Büyük Ustaya Son Görev
Türk edebiyatının ulu çınarı yazar Yaşar Kemal sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlanıyor.
Türk edebiyatının ulu çınarı Yaşar Kemal için Teşvikiye Camisi’nde kılınan cenaze namazına, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, İstanbul Valisi Vasip Şahin ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da aralarında yer aldığı siyasetçiler ve devlet adamları katıldı.
Türkiye Ermenileri Patrikvekili Başepiskopos Aram Ateşyan ve Süryani Katolik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, sanatçılar Zülfü Livaneli, Orhan Gencebay, Türkan Şoray, Kadir İnanır, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Mustafa Erdoğan, Berhan Şimşek, Suavi, Mustafa Alabora, Eşber Yağmurdereli, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, gazeteciler Can Dündar, Muhsin Kızılkaya, Hasan Cemal, Tuncay Özkan, Ali Kırca, Cengiz Çandar, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin de törende yer aldı.
Cenaze namazı öncesinde Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban, yeğeni Sadık Gökçeli, manevi oğlu Ahmet Güneştekin, yakın dostu Zülfü Livaneli ile diğer yakınları taziyeleri kabul etti.
Musalla taşının önüne, “Güle güle usta” yazılı Yaşar Kemal fotoğrafları konuldu.
Cenaze namazını İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran kıldırdı. Namazın ardından Yaşar Kemal’in cenazesi sevenleri ve yakınları tarafından omuzlara alınarak, alkışlar eşliğinde cenaze aracına taşındı. Bu sırada Kemal’in tabutuna vatandaşlar tarafından karanfil atıldı.
Cami önünde toplanan bir grup, “Yaşar Kemal onurumuzdur” diye slogan attı. Semt sakinleri de binaların pencerelerine çıkarak, alkışlarla Yaşar Kemal’i son yolculuğuna uğurladı.
Daha sonra Yaşar Kemal’in cenazesi defnedilmek üzere Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürüldü.
Köyünde gıyabi cenaze namazı kılındı
Bu arada, Yaşar Kemal için memleketi Osmaniye’nin Hemite (Gökçedam) köyünde vatandaşlar, gıyabi cenaze namazı için Gökçedam Camisi’nde toplandı.
Öğle namazının ardından Osmaniye Müftü Yardımcısı Ali Yazıcı tarafından gıyabi cenaze namazı kıldırıldı.
Namazdan sonra köylüler ve sevenlerinden helallik alınarak, Yaşar Kemal için dua edildi.
Gıyabi cenaze namazına, Osmaniye Vali Yardımcısı Alperen Yılmaz, İl Emniyet Müdürü Nurettin Gökduman, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Tayfun Dündar, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
Çukurova’nın dünya edebiyatına ve insanlığa armağanı, çağdaş destancımız, barışın çocuk gülüşlü dev destekçisi Yaşar Kemal son yolculuğuna uğurlanıyor
Türk edebiyatının ulu çınarı Yaşar Kemal son yolculuğuna uğurlanıyor. Büyük ustanın cenazesi Teşvikiye Camisi’ne getirildi. Cami avlusu sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. Cenazeye katılanlar Yaşar Kemal’ın eşi Ayşe Semiha Baban ve manevi oğlu Ahmet Güneştekin’e taziyelerini sunuyor.
Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek olan Yaşar Kemal, bütün büyük sanatçılar gibi eserleriyle yeni kuşakların yolunu aydınlatmaya devam edecek. Sevenleri, bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda saat 15.30’da da onu anmak için buluşacak. Açılış ve saygı duruşuyla başlayacak törende “Yaşar Kemal Belgeseli” gösterilecek ve ustanın yapıtlarından bölümler okunacak. Biz de Kültür-Sanat sayfamızda usta yazarı, yakın dostu sanatçıların hayatlarına dokunduğu ve onu, yaşama bakışını, “insan Yaşar Kemal’i” daha iyi anlamamızı sağlayacak hatıralarla sonsuzluğa uğurluyoruz…
Gülriz Sururi’nin 50 yıllık arkadaşı
Gülriz Sururi, Yaşar Kemal’in en eski dostlarından biri. Yaşar Kemal’in “Cadılar Padişahı” diye seslendiği kadim dostu, yazarın kaybının ardından sosyal medyada “Yaşar Kemal artık yok. Büyük romancımız, eşsiz insan, en değerli, en güvendiğim, 50 yıllık dostumuz Yaşar Kemal yok artık” notunu paylaştı.
Sururi’nin “Teneke”sinde sahneye de çıktığı ünlü yazarla tanışma hikayesi hayli ilginç: Sururi, Taksim’den Nişantaşı dolmuşuna biniyor yıllar yıllar önce. Yanına iriyarı bir adam oturuyor ve “üstüne düşecek neredeyse.” Bir de dolmuşta iki kişi kalmasınlar mı… Gülriz Sururi panikle iniyor dolmuştan, iriyarı çapkın da peşinden. “Hişt hişt küçükhanım, tanışabilir miyiz?” diye sesleniyor. “Sen peşimi bırakacak mısın, yoksa polis mi çağırayım?” diye tersliyor Sururi… Sonra bir öğle vakti dönemin sanatçılarının uğrak yerlerinden Kulis’te yemek yerken kapıdan aynı “iriyarı Anadolu çapkını” giriyor. Doğruca masalarına gelip “Bu küçükhanımla beni tanıştırır mısınız?” diyor. Sururi’nin şaşkınlığına katıla katıla gülüp “Ne korkak şeymişsin sen be!”yi yapıştırıyor ve yıllarca bu öyküyü herkese anlatıyor…
Türkan Şoray’ın omzunda dev sorumluluk
Şoray anlatıyor: “Yaşar Kemal’in ‘Yılanı Öldürseler’ romanının uyarlamasında oynayacaktım. Anadolu’nun binlerce yıllık mitolojilerinden, efsanelerinden kaynaklanan bir destan. Çukurova’da Anavarza’da yaşanan bir olaydan esinlenerek yazılan çağdaş bir trajedi (…) Heyecanla yönetmenliğe evet derken nasıl ağır bir sorumluluk üstlendiğimin de farkında değildim. Yaşar Kemal’in eserini filme çekmek çok zordu. Romanlarındaki gerçekle iç içe geçmiş gerçeküstü dünyayı ve doğanın inanılmaz tasvirlerini görsel olarak anlatmak kolay değildi (…) Yaşar Kemal filmi beğenecek miydi? Boğaziçi Üniversitesinde adına düzenlenen törende, ikimizi yanyana gören basın mensupları Yaşar Kemal’e benimle ilgili sorular soruyorlardı. Yaşar Kemal, ‘Benim bir eserimin aktrisliğini, yönetimini yaptı. Benim sinema yapılan eserlerimden en iyisi bu’ deyince “Bana en büyük ödülü verdiniz” dedim. Yaşar Kemal üsteledi; ‘Bin defa söyledim, ya yapma. Yazdım da bunu…’ Ben de bunu kendisinden duymanın inanılmaz olduğunu, büyük mutluluk duyduğumu söyledim. İyi ki Yılanı Öldürseler filmini çektim; Yaşar Kemal gibi değerli bir insanı tanımış oldum. Onun o babacan, sevimli halini çok seviyorum. Yılanı Öldürseler‘in senaryo çalışmaları sırasında evinde bize kendi elleriyle pişirdiği balıkların lezzetini unutamam.”
Ferhan Şensoy’a bir çift kanat
Ferhan Şensoy ilk kitabını yazarken, Şile’de ustayla karşılaşıyor. Yazdıklarını veriyor hemen, Yaşar Kemal de onu meşhur yürüyüşlerinden birine de davet ediyor. Şensoy şöyle anlatıyor gerisini: “Birkaç kilometre süren yürüyüş, dönüşüyle birlikte şehirlerarası bir yolculuğa dönüşüyor. Yürüyecek halim kalmamış, ayaklarıma kara sular inmiş. O hem anlatıyor hem de hiç yorulmadan tamamlıyor maratonu. ‘Çehov okuyacaksın! Ben her şeyi Çehov’dan öğrendim. Dönüp dönüp okuyacaksın Çehov’u!’ diyor. İki gün sonra kahvaltıda kitabımı okuduğunu ve beğendiğini söylüyor. Dünyalar benim oluyor. Yaşar Kemal beğenmiş, kim beğenmese ne yazar? Kanatlarım var. Birden kahvaltı masasından bir martı olarak uçup tur atmaya başlıyorum Karadeniz dalgası üstünde…”
