‘Tarıma küresel bakış’ Toplantısı İstanbul’da Yapıldı


Tarıma küresel bakış…

Ali Ekber Yıldırım

Uluslararası Tarımsal Kredi Konfederasyonu(CICA)’nun Merkez Komite Toplantısı İstanbul’da yapıldı.

Tarımın finansmanı ve kırsal kalkınma konularında faaliyet gösteren dünyadaki başlıca tarım bankalarının üst düzey yöneticilerinin katıldığı “Tarıma Küresel Bakış” konulu toplantıya konfederasyonun Türkiye’deki tek üyesi Ziraat Bankası ev sahipliği yaptı.

Ziraat Bankası’nın daveti ile Türkiye genelinde tarımın değişik alanlarında faaliyet gösteren yaklaşık bin kişi katıldı.

Toplantıda neler konuşuldu?

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Komisyonu Başkanı AKP Adana Milletvekili Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ nin seçim meydanlarını andıran konuşmaları bir yana bırakılırsa iki konu öne çıktı. Birisi açlık ve gıda güvenliği, diğeri ise çevrenin korunması ve alternatif enerji kaynaklarının değerlendirilmesi.

Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Karslı’nın altını çizdiği gibi dünyanın önünde iki önemli sorun var. Yaklaşık 7 milyar insanı doyurmak ve çevreye zarar vermeden, ekolojik dengeyi sağlayarak üretim yapmak.

Uluslararası Tarımsal Kredi Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Jean-Marie Sander, konuşmasının önemli bölümünü gıda güvenliğine ayırdı. Sander: “Gezegenimizin 20-30 yıl sonra nüfusu besleyip besleyemeyeceği tartışılıyor. Önümüzde çok ciddi bir sorun var. Gelecek kuşaklar için ortak çözümler bulmak zorundayız” diyerek toplantının ana gündemini özetledi.

DİĞER HABERLER
Tarımda Türkiye-Ukrayna işbirliği

Toplantıda yabancı yatırımcılara Türkiye’de yatırım yapması çağrısı yapıldı. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı’nın verdiği bilgilere göre çok hassas bir sektör olan tarım için yabancı yatırımcılara dünyada hep kuşkuyla bakılıyor. Bu kaygıları ortadan kaldırmak için Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu ve Dünya Bankası bir araya gelerek “sorumlu tarım yatırımları” için belirlediği 7 ilke var. Bu ilkeler şöyle:
1-Toprak ve toprakla ilintili doğal kaynaklar üzerinde mevcut haklar tanınmalı ve bu haklara riayet edilmeli.
2-Yatırımlar gıda güvenliğini tehlikeye sokmamalı aksine gıda güvenliğini güçlendirmeli.
3-Uygun yasal ve düzenleyici bir iş ortamında tarım yatırımlarında süreçler şeffaf olmalı, izlenebilmeli ve tüm paydaşların hesap verilebilirliklerini temin etmeli.
4- Maddi olarak etkilenen herkesle istişare edilmeli ve istişareler neticesinde ulaşılan mutabakat kayıt altına alınmalı ve uygulanmalı.
5-Yatırımcılar projelerinin hukuk devleti ilkesine uymasını, sektörün en iyi uygulamalarını yansıtmasını, ekonomik olarak uygulanabilir olmasını ve kalıcı ortak değerler ile neticelendirilmesini sağlamalı.
6-Yatırımlar arzu edilen toplumsal ve dağılımsal etkileri doğurmalı ve kırgınlıkları-zayıflıkları artırmamalı.
7-Bir projenin çevresel etkileri ölçülmeli ve olumsuz etkilerin riskini ve boyutunu asgariye indiren, sürdürülebilir kaynak kullanımını teşvik eden önlemler alınmalı.

DİĞER HABERLER
Tarım bakanından şok açıklama

İlker Aycı’nın dile getirdiği bu ilkelere ne kadar uygun davranıldığı tartışılır. Fakat, dünyada yaşanan açlık ve yoksulluğun temel nedenlerinden birisinin çok uluslu şirketlerin tarım ve gıdadaki egemenliğinden kaynaklandığı tartışılmaz bir gerçek.

Çok uluslu şirketlerin tohumdan başlayarak tarımsal girdilerde ve üretilen ürünlerdeki egemenliği açlığın en önemli nedenlerinden biri. Dünyada gıda üretiminden çok üretilen gıdanın bölüşülmesinde sorun var. Bir yandan ellerinde milyonlarca ton gıda stoku olan şirketler veya ülkeler diğer tarafta gıdaya ulaşamadığı için açlıktan ölen insanlar. Ne yazık ki, gezegenimizin gerçeği bu.

Önlem alınmazsa bu sorun büyüyecek ve derinleşecek. Gıda fiyatlarındaki artışı körükleyen de bu çok uluslu gıda devleri. Üreticiden çok ucuza alınan ürünler tüketiciye çok pahalıyla satılıyor. Çok uluslu gıda devleri karşısında rekabet edemeyen küçük ve orta ölçekli çiftçiler tüm dünyada üretimden çekilmeye zorlanıyor. Bu nedenle nüfus arttıkça açlık ve yoksulluk artıyor.

Türkiye tarımı için en büyük tehlike, son 10 yılda uygulanan tarım politikaları ile küçük çiftçiliğin tasfiye olmasıdır. Yakın gelecekte ülke tarımı ve gıda sektörü çok uluslu şirketlerin denetimine girerse bu, ülke için en büyük felaket olur. Ne yazık ki, uygulanan politikalar adım adım ülkeyi bu felakete sürüklüyor. Üretici üretim yapmaktan kaçıyor.

DİĞER HABERLER
Pandemi, sürdürülebilir tarımı ciddi bir şekilde tehdit edityor

Tarıma Küresel Bakış toplantısının ev sahibi Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, katılımcılara Türkiye’de tarımın finansmanı ve Ziraat Bankası’nın rolünü anlattı. Çağlar’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye’de 23 milyar lirayı bulan toplam tarımsal kredi hacminin yüzde 75’ini Ziraat Bankası karşılıyor. Bankanın toplam kredileri içinde tarımsal kredilerin payı son 10 yılda yüzde 0.7’den yüzde 14.7’ye ulaşmış. Bir başka önemli gelişme ise tarımsal kredilerde yatırım kredilerinin payı yüzde 7’den yüzde 41’e ulaşması.

Özetle, dünyada açlık ve gıda güvenliği her geçen gün tarımın önemini daha da artırıyor. Kendi kendine yeterlilik kimilerinin söylediği gibi palavra değil, zorunluluk. Bu nedenle, tarımda daha bilinçli ve daha akılcı bir politikaya ihtiyaç var.


3 Mayıs 2011. 16:30
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x