Vitaminler…. Dr. Ali Ayyıldız


VİTAMİNLER

 

Dr. Ali AYYILDIZ

Veteriner Hekim – İnsan Anatomisi Uzmanı Dr.

 

Sizlere bu yazımda Vitaminleri anlatmaya çalışacağım .

Vitamin nedir ?

 

Vitamin kelimesi Latince vita : yaşam, hayat , canlı kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. Vitamin in tam anlamı ise ; Hayvansal metabolizma için gerekli olan ve organizmaya besin ya da ilaç olarak dışardan sağlanan biyokatalizör madde ve vücut da yokluğu bazı hastalıklara yol açan ve taze yiyeceklerde ve bazı meyvelerde bulunan organik madde. Olarak tanımlayabilirz. Vitaminler Suda ve Yağda eriyenler olmak üzere başlıa 2 gruba ayrılırlar. Suda Eriyen Vitaminler C Vitamini ve B Grubu Vitaminler ( B 1 , B 2 , Niasin : Vitamin PP , B 6, B 7 : Biotin , Pantotenik Asit B 12 ) lerdir. . Yağda eriyen vitaminler ise A Vitamini , D Vitamini , E Vitamini ve K Vitaminidirler. Şimdi bunları sırayla inceleyelim.

SUDA ERİYEN VİTAMİNLER :

 

C VİTAMİNİ : ASCORBİK ASİT

 

C vitamini yada diğer adıyla Ascorbik asit suda çözünen bir vitamindir. C vitamininin insan vücudundaki etkisi henüz kısmen bilinmektedir. Ancak şu nokta kesinlikle bilinmektedir ki C vitamini hücre metabolizmasında hidrojen partiküllerini bağlamada veya serbest bırakmada ve dolayısı ile vücutta mevcut bulunan hidrojenle , kullanılması gereken hidrojen arasında bir denge kurmada kullanılmaktadır. Bu özellikleri ile C vitamini doku sentezi ve dokuların korunmasında biyokimyasal tepkimelere katılmaktadır ve kollajen doku yapımını uyararak konektif dokunun elastitesini sağlamaktadır. C vitamini başlıca kemik , diş ve kas yapımına katılır. Demirin vücutta emilimini arttırır ve hormon sentezinde rol oynar.C vitamininin İnsan vücudunun direncini arttırdığı bilimsel olarak tespit edilmişti
C vitamini en çok taze meyve ve sebzelerde , özellikle maydanoz , limon , portakal , mandalina ,greyfurt ,kivi, avakado ve tüm yeşil sebze ve meyvelerde bol miktarlarda bulunur.Kırmızı Et ve Tavuk ve balık etinde de C vitamini vardır.

Taze sebze ve meyvenin bekletilmesi , ısıtılması , soyulması .çok fazla miktarda su ile yıkanması C vitamini içeriğini azaltır.Genel olarak kabul edilen günlük C vitamini gereksinimi 100 mg dolayındadır. Ancak gebelik , emzirme , büyüme çağı, aşırı efor sarfetme , aktif spor hayatı , yaşlılık , sigara kullanımı , alkol tüketimi ve enfeksiyon hastalıklar gibi durumlarda tavsiye edilen günlük C vitamini dozu günde 1-2 gram a kadar yükselebilmektedir.

İnsan vücudu C vitaminini üretemez ve bunu ancak dışarıdan aldığı besinlerle karşılamak zorundadır.Sigara ve tütün kullanımı vücutta C vitamini eksikliğine yol açar. Çeşitli araştırmala göre her bir sigara insan vücudundan 30 mg C vitamini atılmasına yol açmaktadır. Bu miktar tekrar sağlanamaz ise bir süre sonra vücutta C vitamini eksikliği ortaya çıkmaktadır. Hafif bir C viatmini eksikliğinde ; yorgunluk , halsizlik , ve enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık görülür. Daha ileri düzeydeki C vitamini eksikliğinde Skorbüt adı verilen hastalık ortaya çıkar.Kemik ve diş gelişiminin bozukluğu , vücudun her bölgesinde kanamalara yatkınlık ve damar sorunları ortaya çıkar. Günümüzde Skorbüt hastalığı çok ender görülür ancak subklinik C vitamini eksikliği oldukça sık rastlanılan bir durumdur.
C vitamini Tıpta ; bir yandan eksiklikleri tamamlamak , diğer yandan gebelik , emzirme gibi yüksek gereksinimi karşılamak ve dengelemek amacıyla sıkca kullanılmaktadır.
C vitamini bunların dışında , yaraların iyileştirilmesi , bazı anemilerin ( kansızlk ) tedavisi için demir emiliminin arttırılmasında , cerrahi şoklarda vücudun doğal defans mekanizmasının arttırılmasında , aşırı fizik , efor sarfedilen durumlarda koruyucu ve tedavi edici olarak kullanılmaktadır.

Son yıllarda yapılan Tıbbi arşatırmalar C vitamininin mide ve barsak kanserlerine karşı koruyucu bir etkiye sahip olduğunu ve yüksek kolesterol ve trigliserid düzeylerinde düşme sağladığını da ortaya koymuştur. C vitamininin bakteriyel hastalıklarda mutlaka dışarıdan alınması gereklidir. Çünkü vücudun direncinin arttırılması gereklidir bunu C vitamini sağlar ve iyileşmeyi cabuklaştırır.

Grip , nezle ve diğer viral hastalıklarda da C vitamininin yüksek dozlarda alınmasında yarar vardır.Etki mekanizması bakteriyel hastalıklardaki gibi direnç artırımı ve iyileşmeyi çabuklaştırmasıdır.

Birde çok önemli bir konuya değinmek istiyorum . Halk arasında akciğerlerini , boğazını , böbreklerini üşütmüş , soğuk almış gibi deyimler , terimler kullanılır. Tıpta böyle bir deyim ve hastalık yoktur. Olay sadece soğuğun vücut direncini düşürmesi ve düşen vücut direnci sonucu bakteri ve virusların ( kısaca mikroplar diyelim ) hücum edip ateş , kırgınlık , öksürük , ağrı , kızarıklık, inflamation : yangı olayını ortaya çıkarmasıdır ve yangılı durum bir Hekim tarafından tedavi edilmez ise enfeksiyona dönüşmektedir.

Bakteriyel ve viral hastalıklarda C vitamininin koruyucu ( profilaktik ) ve iyileştirici olduğu yüksek dozda günde 4-5 gram C vitamini alınması ile mümkündür.. Az miktarlarda alınan C vitamini Örneğin 0,5 mg / gün o da suda çözünüp böbrekler yolu ile idrarla atılacağından hiçbir terapotik( tedavi edici ) yararı olmayacaktır.

C vitamininin çok yüksek dozlarda dahi günde 15 gram alınmasının insan vücuduna zararlı olmadığı bilinmektedir. Ancak günde 5-10 gramlık dozda C vitamini alınması laksatif bir etkinin ( dışkıda yumuşama – ishale kadar uzanan bir durum ) görüldüğü ve bazı durumlarda alerjik reaksiyonların ortaya çıktığı hatırda tutulmadlıdır..

DİĞER HABERLER
Akhisar'ın Medar Beldesi Karantinaya Alındı

C vitaminini mutlaka Hekime danışarak kullanınız .

B GRUBU VİTAMİNLERİ

 

B grubu vitaminleri de tıpkı C vitamini gibi suda çözünen – eriyen vitaminler grubundandır. B Complex vitaminleri adıyla da anılırlar.B grubu vitaminleri ; B1 : Thiamin ,
B 2 : Riboflavin , Niasin ( diğer adı vitamin PP yada Nikotinamid ) , B 6 : Pridoksin , B 7 : Biotin , Pantotenik asit ve B 12 : Siyanokobalamin den ibarettirler . Şimdi sırası ile bu vitaminleri teker teker teker inceleyelim.

B 1 VİTAMİNİ :THİAMİN

 

19. yüzyılın sonuna doğru insanlardaki Beriberi hastalından koruyan faktör keşfedildi. Daha sonra bu faktörün antinöyrik ( sinirsel belirtilere karşı ) özelliği ve büyümede ki etkisi de keşfedildi.İşte bu faktörün adı Thiamin yada vitamin B 1 idi. Beriberi Hastalığı kabuksuz pirinç yedirilen insanlarda ( 19 . yüzyılda gemicilerde uzun deniz yolculuklarında sadece pirinç (kabuğu alınmış ) yedirildiğinde orauya çıkan sinirsel belirtilerle karakterize bir hastalıktı. Bu Beriberili hastalara pirinç kabuğu –kepeği yedirildiğinde hastalık belirtileri kayboluyordu. Çünkü pirinç kabuğunda bol miktarda Thiamin : vitamin B 1 bulunuyordu.
B 1 vitamini (thiamin ) sinir sisteminde ve vücudun bir çok biyokimyasal olaylarında görevlidir.

B 1 vitamini insan vücuduna besinlerle alınınca önce ince ve kalın barsaklardan emilir ve karaciğere gider , çok az miktarda depo edilir. Suda eridiğinden fazlası hemen idrarla dışarı atılır.

B 1 vitaminin bulunduğu başlıca besin kaynakları ; tüm kabuklu tanelerden hazırlanmış tahıl ürünleri ( esmer un , kepek, pirinç kabuğu vb. ) , kırmızı et , balık , yumurta , süt ve süt ürünleri ile baklagillerdir. Bitkilerin özellikle kabuklu ve kabuğa yakın yerlerinde B 1 vitamini bolca blunur.

B 1 vitamini eksikliğinde ; enerji kaybı , güçsüzlük , kramplar , sinirlilik durumu ve daha ileri durumlarda ise Beriberi denilen hastalık ortaya çıkar.
Tedavide yüksek dozlarda kullanılabilir.Suda çözündüğünden günde 250 mg – 500 mg dozlarında 5 gün kullanılabilir.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

B 2 VİTAMİNİ : RİBOFLAVİN

 

B 2 vitamini de suda eriyen vitaminlerdendir.İnsan vücudunda oksidasyon –redüksiyon ( yükseltgenme – indirgenme ) olaylarına katılan enzimler için koenzim görevi görür.
Un , rafine edilerek beyazlatılırken B 2 vitamini : riboflavin büyük ölçüde kaybolur.
Bu yüzden beyaz unlara , buğdaydaki miktarına ulaşacak şekilde B 2 viatamini eklenmesi Avrupa Birliği Ülkelerinde uygulanmaktadır.Ülkemizde ise hala tartışılmaktadır.
B 2 vitamini ( riboflavin ) esmer ekmekte , tahıl tanelerinde , kırmızı ette , balıkta ve baklagiller ile süt ve süt ürünlerinde bulunur.

Vitamin B 2 de ince barsak duvarından fosforla birleşerek emilmektedir ve kan yolu ile flavoprotein olarak dokulara gitmektedir.

En yoğun olarak karaciğer ve böbreklerde bulunur.vücuttan atılımı idrar yolu iledir.B 2 vitamini ( riboflavin ) emziren kadınlarda süt ile de salgılanmaktadır. Yani ana sütünde B 2 vitamini bulunmaktadır.

Çok miktarlarda alkol alan kişilerde vitamin B 2 ( riboflavin ) eksikliği görülür.Bu belirti de dudakların birleşme yerlerinde ( commisura labiorum ) dermatit durumu ve çatlaklar ile dilde ve ağızda acılık , seboreik (yağlı – yağsı ) dermatit (deri iltihabı ) , dilde kızarıklık ve gözde kornea tabakasında damarlanmanın çoğalmasıdır. Kansızlık (anemi ) hemen hemen her zaman vardır.

Ağızdan veya enjeksiyon yolu ile günde 15 mg dozda 7-10 gün veya daha uzun süre kullanılabilir.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

NİASİN : VİTAMİN PP : NİKOTİNAMİD

 

Niasin , nikotinamid ve benzer vitamin etkileri olan nikotinik asit türevleri için kullanılan bir isimdir. Diğer vitaminlerden farklı olarak insan vücudunda sentezlenebilmek-
tedir.Bunun için yeteri miktarda esansiyel amino asitlerden birisi olan Triptofan’ a gereksinim vardır.

Niasin , çok yüksek dozlarda kolesterol fazlalığını düşürmede kullanılmaktadır.
Tün Triptofan içeren protein kaynaklarında , bakla ve baklagillerde , peynirde , yumurtada ve kırmızı ette bol miktarda bulunur.

Hafif eksikliğinde , iştahsızlık , isteksizlik , enerji kaybı , sinirlilik , dilde acılık ve kırmızılık gibi belirtiler görülür. Ağır eksikliklerinde Pellegra adı verilen dermatit ( deri iltihabı ) , ishal ve bunama ( demans ) halinde bir klinik tablo ortaya çıkar.

Niasin eksikliği ile birlikte diğer beslenme eksiklikleri de bulunabilir.Kombine tedavi gereklidir.

Günde 50 mg Niasin’i 5-7 gün süreyle vermek yeterlidir.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

B 6 VİTAMİNİ : PRİDOKSİN

 

B 6 vitamini ( piridoksin ) , insan vücudunda aminoasit metabolizmasında koenzim olarak rol alır.Ayrıca sentez için de gerekli bir vitamindir

Doğada çok yaygındı , aynen vitamin B 1 ve Vitamin B 2 nin bulunduğu kaynak besinlerin tamamında bulunur.

B 6 vitamini ( piridoksin ) eksikliği , tüberküloz ( verem ) ilacı kullananlarda ve ağızdan doğum kontrol ilacı kullanan bayanlarda sıkca görülür.

Eksiklik belirtileri , ağızda ve dilde acılık ve kızarıklık , dudaklarda çatlama , halsizlik ve sinirlilik , ara sıra titremeler ve en sonunda anemi ( kansızlık ) tablosu görülür.
Vitamin B 6 (piridoksin ) eksikliğinin tedavisinde 10-20 mg piridoksini ağızdan 6-7 gün vermek yeterlidir.

DİĞER HABERLER
“Antibiyotik Gelişigüzel Verilmiyor, Verilemez”

B 7 VİTAMİNİ : BİOTİN :VİTAMİN H

 

Vitamin B 7 daha çok Biotin adı ile anılır ve bilinir. Diğer bir adıda Vitamin H dir.
Biotin sebze ve meyvelerde , tahıl tanelerinde , karaciğer , bira mayası ve sütte bulunur.
Çok önemli bir nokta ise yumurtanın akının çiğ olarak içilmesi Biotin eksikliğine yol açar. Bu akılda tutulmalıdır.

Biotin eksikliğinde , büyümede gerileme , saç dökülmesi , kıl dökülmesi , deride kuruma , saçlarda kırılma ve kepeklenme , tırnaklarda çatlama ,kırılma ve tırnaklarda morfolojik ( biçimsel ) bozukluklar görülür.

Tedavide günde 10- 20 mg olarak uzun süre kullanılabilir. Amerika Birleşik Devletlerinde saç dökülmesi e tırnak bozukluklarında günde ağızdan 20 mg biotin 1 ay süreyle kullanılmış , saç dökülmesinde ( kalıtsal olanlar hariç ) dökülme durmuş , tırnaklar ise tamamen eski haline dönmüştür.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

PANTOTENİK ASİT : PANTOTEN

 

En zengin pantotenik asit kaynakları , karaciğer , yumurta sarısı , yonca unu , yer fıstığı , bira mayası , şeker kamışı ve bezelye ile buğday ve pirinç kepekleridir.

Pantotenik asit , bir B Grubu vitaminidir.Yağ , karbonhidrat ve bazı proteinlerin sentezinde çok önemli rolü vardır.Bundan başka sinir uyarımlarının iletiminde de çok önmemli görevi vardır.Kolesterol sentezinde de görevlidir.

Pantotenik asit eksikliğinde , büyümenin gerilemesi , sinir ve sindirim sistemleri ile böbrek üstü bezlerinde ( glandula suprarenalis : adren ) bozukluklar görülür.

Tedavide ağız yolundan az miktarlarda B Kompleks preparatlarla beraber uzun süre kullanılabilir.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

VİTAMİN B 12 : SİYANOKOBOLAMİN

 

Yalnız hayvansal besinlerde en çok karaciğer , böbrek , balık ve kırmızı et de bulunur.
B 12 vitamini insan için elzem ( alınması zorunlu ) bir besin maddesidir. B 12 vitamini eksikliğinde Pernisiyöz anemi ( bir tür kansızlık) ortaya çıkar.

Kansızlığın ( anemi ) tedavisinde B 12 viatmini enjektabl veya ağız yolu ile kullanılır.
Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

YAĞDA ERİYEN VİTAMİNLER

 

Yağda eriyen vitaminler A viatmini , D vitamini , E vitamini ve K vitaminidir. Şimdi bunları sırasıyla inceleyelim.

A VİTAMİNİ : RETİNOL

 

A vitamini , açık sarı renkli kristal görünümlü suda erimeyen fakat yağda çözücülerinde eriyen bir maddedir. Işık ve havanın etkisi ile çok çabuk oksitlenerek yakılır. Yüksek sıcaklıkta oksitlenme hızlanır.Fakat oksijen yoksa A vitamininin kaybı önemli düzeye çıkmaz.

A vitamini en çok yeşil yapraklı ve diğer koyu renkli sebzelerde , karaciğerde , balık yağında ve havuçta bulunur.Süt yağında da bir miktar A vitamini vardır,yumurta sarısında ise çok az bir miktarda bulunur.

A vitamini bitkilerde ancak karotenoidler olarak provitaminler halinde bulunur ve bu provitamin A ‘nın besinlerle alınması ile insan vücudunda A vitaminine dönüşür.
Gerek A vitamini ( retinol ) ve gerekse karoten ( provitamin A : bitkilerde bulunan A vitamininin ön formu ve özellikle havuçta çok boldur ve havuca rengini veren karoten maddesidir.) insan vücudunda ince barsaklardan emilir.

A vitamini birincisi vücutta genel sistemde mukopolisakkaritler’in ( bir çeşit şeker ) .
oluşumuna katılarak mukoz membranların (zarların ) ve kemik dokusunun şekillenmesini sağlar.İkincisi ve en önemli olanı ise , gözle ilgili olanıdır. A vitamininin gözdeki işlevi ışık uyarımlarını gözden beyne ulaştırmaktır. Bunun için A1 ve A2 vitaminleri Opsin denilen özel bir protein ile birleşerek görme pigmentlerini oluştururlar.Bu pigmentlerden retinanın rodlarında bulunanlar Rhodopsin ve Porphyropsin , kandakilere ise İodopsin ve Cyanopsin denir.Rhodopsin ve Porphyropsin hafif ışıkta , İodopsin ve Cyanopsin ise parlak ışıklarla ve renkli görüşle ilgili çok özel ve önemli görevler üstlenmektedir.

Kısaca ışığa duyarlı retina pigmentlerinin (renk maddesi ) oluşumunda ve gelişmesinde A vitamininin (retinol ) çok önemli bir rolü vardır. Ayrıca A vitamini hücrenin büyümesi ve farklılaşması süreçlerine de katkıda bulunur A vitamini , deri , mukoza ile epitelyum dokularının oluşumu ve normal çalışması için gereklidir.

Dünyanın en yaygın vitamin eksikliği A vitamini eksikliğidir. Gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde en sık yağ emiliminin bozulduğu durumlarda , kronik alkoliklerde , iyi bakılmayan psikiyatrik hastalarda görülmektedir.

Eksikliğinde en erken ve dikkatli çeker belirti gece körlüğüdür. Bunun akabinde konjoktiva’lar kuru. Sklera’da ( gözün beyaz kısmı ) küçük beyaz lekeler belirir.,deride de kuruluk ve kalınlaşma vardır.Tat duyusu da azalır.

İleri derecede A vitamininin epitelyum dokusunu tamir etmesinden dolayı kanser olgularından korunmak için çok az miktarlarda devamlı kullanılması konusunda Amerika Birleşik devletlerinde çalışmalar devam etmektedir.

A vitamini Tıp ve Eczacılıkta , deri hastalıklarında , Akne vulgariste ( deride özellikle yüzde yağ bezlerinin iltihabı , bir çeşit sivilce ) erkek ve kadın kısırlıklarında , gece körlüğü , kulak çınlamaları ( tinnitus ) , iç kulak sağırlığı ‘nda kullanılmaktadır.

DİĞER HABERLER
Avrupa’da Salmonella Endişesi Artıyor!

Aşırı Karoten ( Provitamin A ) almak özellikle fazla miktarlarda havuç tüketmek deriyi özellikle avuç içlerini ve ayak tabanlarını sarıya boyar fakat bunun Sarılık Hastalığı ile bir ilgisi yoktur. Görünüm dışında bir zararıda yoktur.Sarılıktan göz akının ( sklera ) sararmayışı ile kolaylıkla ayırt edilir.
A vitamini ağız yoluyla 3 aydan fazla kullanılmamalıdır.

Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

D VİTAMİNİ : KALSİFEROL

 

Bulunuşundan önce Antiraşitik faktör (Raşitizma’ya karşı etkili ) denen D vitamini aslında yeterli güneş ışığı ile temas varsa , insan vücudunun kendisi üretmektedir. Bu üretim üç aşamada gerçekleşir.

1. aşamada deride
2. aşamada karaciğerde
3. aşamada böbreklerde oluşan aktif D vitaminidir.

Yeterli güneş ışığı ile temas yoksa o zaman ön vitamin olan yani klasik D 3 vitamininin ( kolekalsiferol ) besinlerle yeterli miktarda alınması gerekmektedir.

D vitamini piyasada satılan margarinlerde , Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu olarak bulundurulmaktadır. Karaciğerde , böbrekte , balık karaciğerinde ve az miktarda süt ve tereyağında bulunur. Deride D vitamini üretimi için ultraviyole ( kızıl ötesi ) ışınlarına gereksinim vardır. Açık tenli insanlar , D vitamini açısından ultraviyole ışınlarından daha kolay yararlanırlar.Deride oluşan ön vitamin daha sonra sırası ile karaciğerde ve nihayet böbreklerde D 3 vitaminine ( calsitirol ) oluşmuş olur. D 3 vitaminin başlıca etkisi barsaklardan kalsiyum emilimini sağlamaktır.Bunun yanı sıra kemik hücreleri ve böbrek tubulusları üzerine daha zayıf ve dolaylı etkileri olabilir.Diş çıkaramayan süt çocuklarına kalsiyumdan daha rahat yararlanmaları ve dolayısıyla dişlerini daha çabuk ve kolay çıkartmaları amacıyla ağızdan D 3 vitamini verilir.Doz ayarlaması zordur. Tedavi mutlaka Hekim kontrolünde yapılmalıdır.

E VİTAMİNİ : ALFA TOKOFEROL

 

E vitamininin başlıca biyolojik etkisi çok kuvvetli bir antioksidan olmasından dolayıdır. ( yani insan vücudunda oksidasyona engel olur.) Güçlü bir antioksidan maddedir. Hatta bu özelliği nedeniyle Gıda ve İlaç sanayinde koruyucu olarak kullanılmaktadır.

Hücre zarlarını , lipidleri ( yağları ) ve diğer hücre elemanlarını , serbest radikal dediğimiz oksitleyici ajanların hücumundan korur.Selenyum , C vitamini gibi temel besinsel diğer antioksidanlarla birlikte işlev görür.

E vitamini en çok mısır özü yağı , zeytinyağı , ayçiçeği yağı , soya yağı , pamuk tohumu yağı , susam yağı ile balıkta bol miktarlarda bulunur.

Eksikliği çok az görülür.Eksikliğinde anemi ( kansızlık ) , kısırlık ( infertilite ) , kalpte iletim bozukluğu görülür.

Tedavide prematüre doğmuş bebeklerde anemi ve kalp karıncığı (venticuli cordis ) kanamaları gibi durumlarda kullanılır.

Son zamanlarda E vitamininin sürekli kullanımı ile arterioskleroz (damar sertleşmesi ) , erken yaşlanmadan , kalp hastalıklarından ve hatta kanserlerden koruduğu yolunda Tıbbi çalışmalar yapılmaktadır. Biyolojik antioksidan oluşu nedeniyle koruyucu faktör olduğu da inkar edilemez bir gerçektir.

Yağda eriyen vitaminlerin ( A; D; E ve K vitaminleri ) fazlası , bulantı , kusma gibi belirtilerle kendini gösterir.

Günümüzde tüm dünyada Saf E vitamini içeren drajeler antioksidan – antiaging olarak kullanılmaktadır.
Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız.

K VİTAMİNİ : NAFTOKİNON

 

K vitamini de yağda eriyen vitaminlerdendir. K vitamini 1920 yılında Danimarkalı Bilim adamı Henrik DAM tarafından bulunmuştur. Önceleri kan pıhtılaşma vitamini olarak adlandırılmıştır. Kanın pıhtılaşmasında çok önemli bir görevi – işlevi vardır. K vitamini ince barsaklardan emilir ve insan vücudu tarafından depolanabilen bir vitamindir.
K2 vitamini (menakinon) normalde bağırsaklardaki bakteriler tarafından üretilirler ve yetersizliği, barsaklar ağır bir şekilde zarar görmemişse, oldukça nadirdir.
K vitamini Sebzelerin yeşil bölümleri, ıspanak, kabak, lahana, Brüksel lahanası, karnabahar, marul, yeşil domates, fasulye, bezelye, yoğurt, yumurta sarısı, patates, yeşilbiber ve yeşil çay da bol miktarda bulunur. K vitamini insan bağırsağındaki yararlı bakteriler tarafından da üretilir. K vitamininin yalnızca küçük bir bölümü karaciğerde depolanır.

K vitamini yeterince alınmazsa kanın pıhtılaşma özelliği azalır ve bunun sonucu olarak da diş etlerinde ( gingiva ) , sindirim sisteminde, idrar yollarında, akciğerlerde ve deride kanamalar görülür. K vitamini eksikliği, basur, burun kanaması, adet döneminde aşırı kanama gibi sonuçlar doğurabilir. K vitamini takviyesi, yalnızca kanamalı hastalarda, K Vitamini eksikliğini gidermek için kullanılır. Özellikle yeni doğan bebeklerde K Vitamini Eksikliği nedeniyle göbek kanaması oluşur. Bunu önlemek için doğumdan hemen sonra K Vitamini iğnesi yapılır. Günlük K Vitamini ihtiyacı besinler ve yararlı bakteriler yoluyla rahatlıkla karşılanır. Fakat K Vitamini emilimini ve üretimini olumsuz etkileyen durumlar vitamin eksikliğine neden olabilir.

K Vitamini fazlalığı çok ender olmakla birlikte, fazla alınması halinde kanın gereğinden çok pıhtılaşmasına ve damar tıkanıklığı gibi tehlikeli durumlara, karaciğer fonksiyonlarında bozulmalara neden olabilir. Ayrıca, terleme ve göğüs sıkışması meydana gelebilir. Günlük K vitamini gereksinimi yetişkin bir insanda günde 80 – 100 mg kadardır.
Ancak yinede Hekiminize danışmadan kesinlikle ne olursa olsun ilaç kullanmayınız

Sağlıklı günler dileği ile …

 


15 Ağustos 2012. 15:40
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x