“Antibiyotik Gelişigüzel Verilmiyor, Verilemez”


Doç. Dr. Erol Şengör,  tavuklara antibiyotik verilmesi konusunda, kamuoyunun aklını kurcalayan sorulara yanıt veriyor:

Hastalanmamaları için tavuklara gelişigüzel ve çok antibiyotik verildiği ve o tavukları yiyen insanlarda antibiyotiklere karşı bağışıklık oluştuğu, sonuçta da antibiyotik tedavisine vücudun  yanıt vermediği ileri sürülüyor.  Siz bu konuda ne diyorsunuz?

Hastalanmamaları için tavuklara gelişigüzel ve çok antibiyotik verildiği ve o tavukları yiyen insanlarda antibiyotiklere karşı bağışıklık oluştuğu, sonuçta da antibiyotik tedavisine vücudun  yanıt vermediği ileri sürülüyor.  Siz bu konuda ne diyorsunuz?

Tavuklara antibiyotik verilmesinin üç cephesi olduğu söylenebilir:

Eğer hastalıklar bakteriyel kökenli ise; tedavide etkin antibiyotiğin kullanılması kaçınılmazdır. Etkin antibiyotiğin belirlenmesi ise, yine tıpkı insanlarda olduğu gibi  “antibiyotik duyarlılık testleri” ile yapılmaktadır. Bunun dışında bir metotla antibiyotik uygulaması, karanlıkta kör atıştır. Çünkü, sürü bazında uygulanan antibiyotik yanıt vermeyecek olursa; maliyeti de çok yüksek olacaktır. Ona karşılık, antibiyotik duyarlılık testlerinin yaptırılması ve çıkan sonuca göre antibiyotik uygulanması; maliyeti çok düşürmektedir.

Türkiye’de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, antibiyotik kalıntısı belirlemek için “Rezidü Kontrol Planı” uygulamaktadır. Bu, uzman nezaretinde alınan numuneler üzerinde yapılan ve sonuçların düzenli aralıklarla Avrupa Birliği’ne bildirilmesine dayalı bir uygulamadır. Bir süre önce AB’den uzmanlar, rezidü (antibiyotik kalıntısı) kontrol planının uygulanış biçimini denetlemek üzere Türkiye’ye gelmişlerdir. Denetim raporunun önümüzdeki günlerde açıklanması beklenmektedir.

DİĞER HABERLER
Brusella ve Koyun-Keçi vebası (PPR) aşısı yapılmaya başlandı.

Kullanılan antibiyotiklerin vücuttan atılması için belli bir süre gereklidir. Bu süre geçtikten sonra vücut dokularında antibiyotik kalıntısına rastlanmamaktadır. Bu süre, her antibiyotik için bazı farklılıklar gösterebilirse de genelde 3-7 gün arasında değişmektedir.

Antibiyotik kullanımındaki bu özellik nedeniyle, son ürünün tüm sorumluluğunu üstlenmiş olan şirketler; kesimden en az 1 hafta 10 gün öncesinden itibaren, hayvanlar hastalansa bile, antibiyotik kullanımına gitmiyor. Kaldı ki, normal uygulamada, antibiyotiğin faydasını görebilmek için, en az 1 hafta 10 gün süre gereklidir.

Kesimden önceki bir hafta ya on gün içinde antibiyotik uygulaması yapılması demek, işlemden beklenen faydanın elde edilmeden hayvanların kesime sevk edilmesi, yani yapılan masrafın heba edilmesi demektir, hiçbir üretici firma da bunu yapmaz.

Markalı üretilen  piliç etini yiyen insanlarda, antibiyotiklere karşı bağışıklık oluşturma riski bulunmamaktadır. Kuralları gözetmeden yapılan her tür hayvan eti üretiminde medyada dile getirilen kaygılar, haklılık payı taşımaktadır ve dikkate alınmalıdır.

  • Tavuklara hem “hızlı büyümeleri” hem de “hastalıklardan korunmaları” için antibiyotik verildiği iddia ediliyor. Gerçek nedir?

Avrupa Birliği, insan ilaçlarında kullanılan antibiyotiklerin yeme ilave edilmesini yasaklamıştır. Bu yasaklama Türkiye için de geçerlidir.

Tavuklara hızlı büyümeleri için verilen bazı antibiyotik büyütme faktörlerinin (antibiotic growth promoter) büyük bir kısmının kullanımı, AB ülkeleriyle birlikte Türkiye’de de yasaklanmıştır. Yemde antibiyotik büyütme faktörlerinin yasaklanmasını içeren yeni düzenleme ile, insan tedavisinde kullanılmayan fakat halihazırda AB’de piyasada satılmakta olan dört ilaç daha 31 Aralık 2005 tarihinde yasaklanacaktır. Bu yasaklama Türkiye’de de geçerli olacaktır.

DİĞER HABERLER
Yamyam olan insan, tavuk değil!

Yasaklanacak olan bu antibiyotik büyütme faktörleri şunlardır:

monensin sodyu (sığırlar)

salinomycin sodyum (domuzlar)

avilamycin (broiler ve domuzlar)

flavophospholipol (broiler, domuz, sığır)

  • Antibiyotik kullanımına ilişkin bir iddia da, ilacın tavukların ciğerlerine etki ettiği yönünde. Bu iddia gerçek olabilir mi?

Hayvanların vücudundan ilaçların atılma süresi söz konusu olduğunda, kastedilen birikimin en yoğun olduğu organ olan “karaciğer”dir. Başka bir anlatımla, yemde kullanılan ilaçların yemden çekilmesini izleyen bir haftalık süre, karaciğerlerin ilaçtan arındırılması için gereken süredir.

Sağlıklı çünkü az yağlı

Tavuk etinin yağlı olduğu yönündeki iddiaları yanıtlayan Doç. Dr. Erol Şengör, günümüzün 2.5 kg ağırlığındaki bir broiler pilici 6 haftada yetiştirildiğini belirterek “35 yıl önce 2.5 kg ağırlığında bir tavuğu yetiştirmek için 2.5 sene (130 hafta) gerekiyordu. Bu sürenin sonunda o tavuğun karın boşluğunda biriken yağları toplayıp tartma şansımız olsaydı bu günkü 6 haftalık pilicin yağından çok daha fazla olduğunu görürdük” diyor.

Şengör şöyle devam ediyor: “Piliç etinde bulunan yağlar özellikleri itibariyle doymamış yağ asitlerinden zengindir ve genellikle deride yoğunlaşmıştır. Kanatlı etlerinin, balık hariç, diğer etlerle karşılaştırmasında ise, diğer etlerin doymuş yağ asitlerinden daha zengin olduğu ve bu özelliklerinden dolayı piliç etinin daha sağlıklı bir et olduğu kabul edilmektedir.

DİĞER HABERLER
Yumurta fiyatı düşüyor vatandaşa yansımıyor

Kolesterol açısından düşünüldüğünde ise tavuk etinde bulunan yağların bileşiminde yüksek yoğunluklu lipoproteinlerin (HDL) yani iyi huylu kolesterolün daha fazla olduğu bilinmektedir. Diğer etlerde ise (balık hariç) tersine düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) yani kötü huylu kolesterol daha fazladır.

Bilinmesinde yarar olan bir diğer konu da diyetinde hiç yağ almayan insanların bile kanlarında belli ölçüde kolesterolün bulunduğudur. İnsan organizması hiç yağ alınmadığı durumlarda kendi kolesterolünü kendisi üretmektedir. Maalesef bu kolesterol bilinen kötü huylu (LDL) kolesteroldür”.


27 Ağustos 2010. 09:38
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x