Yunanistan’a göç edenler baba ocağına geri geliyorlar

Yunanistan’da ekonomik krizin baş göstermesinin ardından işsiz kalan ya da gelirleri azalan İstanbullu Rumlar’ın tekrar ‘baba topraklarına’ dönmeye başladığı belirtilen haberlerde, 1960’lı yıllarda Yunanistan’a göç eden Rum ailelerin yeni bir ‘köklerinden koparılma’ olayı yaşadığı yazıldı.

Atina’da yayımlanan Proto Thema gazetesi, bazı Yunanlar’ın İstanbul’daki Patrikhaneye ve Rum kuruluşlarına bu konuda kendilerine yardımcı olmaları için mektup gönderdiğini ve telefon açtığını duyurdu.

Rum Vakıfları Birliği Başkan Yardımcısı Andonis Parizianos Proto, Thema gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’de kendilerine iş ve kalacak yer bulmaları için, Yunanistan’daki Rumlar’dan ve Yunanlar’dan onlarca telefon aldıklarını belirterek, İstanbul’a dönen Rumlar’ın yanı sıra, yüksek lisans için Türkiye’ye gelen çok sayıda kişinin de çalışmak için ülkede kalmaya çaba gösterdiğini söyledi.

Çalışmak için Atina’yı terk ederek İstanbul’a yerleşen Rumlar’dan biri olan psikolog Odisseas Vuçinas da böyle bir karar almadan önce çok düşündüğünü ancak İstanbul’a gelmekten memnun olduğunu söyledi. Türkler’in, İstanbul’a gelen Yunanlılar’a kötü gözle bakmadığını, aksine yakınlık gösterdiğini anlatan Vuçinas, “Düşünün ki Rumlar’dan daha çok Türk müşterilerim var. Türkler, bizleri işlerini ellerinden almaya gelenler olarak görmüyor. Türkler’i yakından tanıdığım için, bize karşı olumlu bir yaklaşım olduğunu görüyorum” dedi.

Atina’da yayımlanan Proto Thema gazetesi, Rumlarla birlikte çok sayıda Yunanlının da iş bulmak için Türkiye’ye yöneldiğini belirttiği haberinde, bazı Yunanlıların İstanbul’daki Patrikhaneye ve Rum kuruluşlarına bu konuda kendilerine yardımcı olmaları için mektup gönderdiğini ve telefon açtığını duyurdu.

“Bugün Kara Pazartesi olabilir” diyen çok insan var Atina’da.

Savaş Ay’ın Takvim gazetesi’nde bu konu ile ilgili yaptığı söyleşilerde ilginç.

Savaş Ay bu konuda şunları yazıyor:

“Yani geçen haftaki olayların ardından 2-3 günlük sükunete kavuşan Atina’da yeni haftayla beraber ‘hareket’ bekleniyor.
Endişe içindekilerden bazıları da çeşitli nedenlerle Türkiye’den gelip, uzun süredir Yunanistan’da yaşayanlar.
Bunlardan biri de Atina’nın Sofokles Caddesi’ne yakın yerde büyük bir pastırma, sucuk imalathanesi ve satış mağazası sahibi Kayserili Petro.
Mükemmel Türkçe konuşuyor ve anılarını paylaşıyor benimle.
Derken mağazaya başka müşteriler de geliyor. Aralarında İstanbullu Türk vatandaşı genç bir kaptan, Büyükada’da doğup büyüyen bir Rum vatandaşımız ve bazı Türk mülteciler var.
Konu dönüp dolaşıp “kara pazartesi” beklentisine geliyor.
Soruyorum anlatıyorlar endişenin temelini:
– Olaylar giderek köpürecek ve önü alınmayacak diye mi tedirginsiniz?
– Savaş Bey. Halkın ekonomik çöküntüye karşı tepki göstermesi tabii bir şey. Ama çok büyük kalabalıklar oluşuyor ve kontrolden çıkan eylemler başlıyor. Bankada 3 kişinin hatta hamile kadını düşünürsek 4 kişinin ölümü bu şekilde oldu.
Türkiye’de çocuklar taş atıyor ya polise. Burada da kalabalıkların arasına karışan çocuk denecek yaşta eylemciler var. Onlar önünü arkasını düşünmeden davranabiliyor.
– Konuşup anlaşarak çözme yolu yok mu bunun?
– Çok zor artık. Bize yalan söylenmiş çünkü.
Giden Karamanlis Hükümeti bilançoları yanlış açıklamış, yeni hükümet gelince Papandereu durumu gördü ve ilan etti.
Aksini söylese de alınan önlemlerin bu işte en az günahı olan emekçi halktan, orta sınıftan, esnaftan çok şey götüreceği anlaşılınca kıyamet koptu elbette.
– Tepkinin temeli bu demek ki?
– Evet, yani şimdiki kriz son 2-3 ayda meydana çıkan bir kriz değil.
Savurganlık, üretime özen göstermemek bunun başlıca sebebi.
Kredi notu düşmeye başladı ve kriz patladı. Memur maaşlarını bile zor ödüyorlar. Tek avantajları biz batarsak euroyu da kendimizle birlikte aşağı çekeriz o nedenle Avrupa’nın euro bölgesi bize yardım eder.”