2.Dönem kene mücadelebi bitirildi
Giresun ili genelinde bu yıl Nisan-Haziran aylarında yapılan 1. dönem çalışmalarının ardından, Temmuz-Eylül ayları arasında yürütülen 2. dönem kene mücadelesi saha çalışmaları da hedeflenen süre içerisinde tamamlandı.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı yönünden riskli yerler başta olmak üzere büyükbaş ve küçükbaş hayvanların ortalama 1 ay arayla ile iki defa (etap) ilaçlanmasının programlanarak,Giresun İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü tarafından koordine edilen çalışmada; merkez ve ilçelere bağlı köylerde ikinci dönemin 1. etabında: 35 bin 625 büyükbaş ve 31 bin 225 küçükbaş hayvan, 2. etabında ise : 22 bin 681 büyükbaş hayvan ve 25 bin 586 küçükbaş hayvan kene parazitine karşı ücretsiz olarak ilaçlandı. Büyükbaş hayvanların hayvanın sırt çizgisine dökme şeklinde uygulanan bu ilaçlar; keneleri öldürmekte ve ortalama 4-6 hafta korumakta, et ve sütte kalıntı bırakmamaktadır. Koyunlarda ve besi sığırlarında bunların yanı sıra banyo/püskürtme tarzında ilaçlar da kullanılmakta olup, kene başta olmak üzere bit,pire,uyuz gibi çiftlik hayvanlarında verim kaybına ve çeşitli hastalıklara yol açan diğer dış parazitlere karşıda etkilidir.
Giresun ilinde altı yıldır periyodik olarak devam eden kene ilaçlaması ve eğitim-yayım çalışmaları neticesinde çiftçilerin KKKA hastalığından korunma ve kene mücadelesi konusunda bilinçlenme düzeyinde ilerleme sağlandığı gözleniyor.
Kene kabusu bitiyor
Türk bilim insanlarının yürüttüğü çalışmada geliştirilen serum, yüksek risk taşıyan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalarının tedavisinde umut oldu.
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Hürrem Bodur, KKKA hastalığının tedavisinde kullanılan serumla ilgili çalışma konusunda açıklamalarda bulundu.
KKKA tedavisinde kullanılmak üzere antiserum geliştirilmesine yönelik geçmişte Bulgaristan ve Rusya gibi ülkelerde çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Bodur, yeterince antikor geliştiremedikleri için vücutlarında virüs çoğalan bu hastaların yaşamlarını kaybettiklerini söyledi.
Ülkedeki farklı üniversite ve hastanelerden enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve veteriner hekimlerin yer aldığı, 2007’de etik kurul onayı alınarak başlatılan bu çalışmanın, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde KKKA tedavisi gören 26 hasta üzerinde yürütüldüğünü ifade eden Bodur, şu bilgileri aktardı: ”Çalışma için ülkemizde görülen KKKA hastalarının tedavisinde alternatif bir yöntem kullanılabilir mi düşüncesiyle yola çıktık. Bu hastalara daha önce KKKA geçirip iyileşen 22 donörden alınan kanlarla üretilen antiserum verildi. Hastaların 11’inde ölüm riski yoktu, 15’inin ise durumu ağırdı. Yani kanlarındaki virüs yükü nedeniyle bu hastalardan yüzde 90’ının hayatını kaybetme riski yüksekti. Durumu ağır 15 hastadan 13’ünün yaşamını yitirmesi beklenirken, antiserumla uyguladığımız tedavi sonrası sadece 2 hastamızı kaybettik.”
Çalışmayı ”umut verici” olarak niteleyen Bodur, ”(Nihai tedavi bulundu) demek için henüz erken. İncelediğimiz vaka sayımız azdı. Bu nedenle serum ile ilgili çalışmaların devam etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Çalışmanın, Japonya’daki bir bilim dergisinde de yayımlandığını belirten Bodur, hastaların çok büyük bir bölümünde hafif seyreden KKKA’nın kendiliğinden iyileştiğini, yüzde 10 oranında ise ağır seyrettiğini bildirdi. Hastanede yatarak tedaviye ihtiyaç duyanların bu gruptaki hastalar olduğunu kaydeden Bodur, ”Bu hastaları biz gayet iyi biliyoruz. Çalışmayı da bunlar üzerinde yürüttük. Çalışma sonuçları ilerde daha geniş bir hasta grubunda denenmek üzere değerlendirilecek” bilgisini aktardı.
TÜRKİYE’NİN DENEYİMLERİNDEN YARARLANACAKLAR
Öte yandan, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Başkanlığı tarafından düzenlenen, uluslararası katılımlı çalıştayda, KKKA hastalığı ile ilgili son gelişmeler ve yeni tedavi yöntemleri de masaya yatırıldı. RSHM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ertek, yürütülen çalışmalar sayesinde Türkiye’deki KKKA vaka sayısının son yıllarda azaldığını belirtti. Vaka sayısındaki artışın 3 yıl önce durduğunu, son zamanlarda da inişe geçtiğini belirten Ertek, çalıştayda Türkiye’nin deneyimlerinin diğer ülkelerle paylaşıldığını söyledi.
Yunanistan’daki Selanik Üniversitesinin öğretim üyesi Prof. Dr. Anna Papa Konitari, ülkesinde KKKA hastalığına rastlanmadığını, tek vakanın 2008 yılında görüldüğünü belirterek, ”Ancak KKKA salgını Avrupa’ya, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya gibi ülkelere de sıçrayabilir. Buna karşı önlem almak amacıyla Türkiye’nin deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz. Zaten o yüzden bu toplantıdayız” şeklinde konuştu.