“Açlık Bir Yoksulluk Tuzağıdır”


29636_10151866788104765_728646280_n

 

Prof. Dr. Mehmet Mert  

 

Geçtiğimiz hafta 10 Aralık tarihi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilanının 65. yıldönümüydü. Bildirgenin 25. Maddesi “Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.” şeklindedir.

Ancak 65 yıl sonra gelinen noktada durum hiç de söylendiği gibi olmadı, yakın gelecekte de olacakmış gibi gözükmüyor. Şöyle ki;Dünyada yaşayan 7 milyar insana fazlasıyla yetecek kadar gıda (1,3 milyar ton) üretilmektedir. Buna rağmen 842 milyon insan açlığın pençesindedir. Açlıktan en fazla etkilenenlerin başında gebe kadınlar ve çocuklar geliyor. Çünkü her yıl 5 yaşın altındaki 3.1 milyon çocuk kötü beslenme koşullarından, 315 bin kadın da yine kötü beslenme sonucu oluşan demir eksikliğinin tetiklediği doğum kanamasından dolayı ölüyor. Ölmeyen çocukları da daha iyi koşullar beklemiyor. Her dört çocuktan biri, yine kötü beslenme nedeniyle kavruk kalıyor. İlkokul çağındaki 66 milyon çocuk, her gün aç karna okula gidiyor.

DİĞER HABERLER
Türkiye Tohumcular Birliği,Ekonomi Gazetecileri Derneği üyelerine bilgi verdi

 

 

 

Dünyadaki aç insanların 553 milyonu Asya-Pasifik, 227 milyonu Afrika, 47 milyonu Latin Amerika’daki gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Ayrıca gelişmiş ülkelerde de 16 milyon aç insan, kentlerin varoşlarında, sokaklarında kaderleriyle baş başa.

 

 

FAO, bu aç insanların yaklaşık yarısının, marjinal topraklarda hayatta kalma mücadelesi veren küçük ölçekli çiftçilerden; diğer yüzde 20’sinin tarıma bağımlı, ancak topraksız ailelerden; yaklaşık yüzde 10’unun geçimlerini avcılık, balık tutma veya orman kaynaklarından sağlayan topluluklardan; geriye kalan yüzde 20’sinin ise büyük şehirlerin çevresindeki gecekondu mahallelerinden oluştuklarını bildiriyor.

 

 

Birleşmiş Milletler, dünyadaki açlığın nedenlerinin en başına yoksulluk tuzağını koyuyor. Mealen “Yoksulluk içinde yaşayan insanlar, kendileri ve aileleri için gıda temin edemezler. Bu onları daha da zayıf yapar ve kendilerini yoksulluktan kurtaracak parayı kazanamazlar. Yoksulluk sadece bir günün meselesi değildir: çocukların kronik bir şekilde kötü beslenmesi veya kavruk kalması, onların gelecekteki gelirlerini etkileyebilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçiler ekecek tohum bulamazlar. Halen ilkel yöntemlerle arazilerini işlerler, ürünlerine gübre veremezler ve sulayamazlar. Kısacası yoksulluk açlıktır ve onların açlığı yoksulluğun bir tuzağıdır.” denilmektedir.

 
Doğru söze ne diyelim. O zaman şu soruları sormamız da gerekmez mi: madem yoksulluk açlıktır, açlık da yoksulluğun bir tuzağıdır, o zaman bu tuzağı kim kurdu? Tuzağın kaldırılması için nasıl mücadele edeceğiz? Ve bütün bu mücadele evrensel boyutta bir bilince dönüşecek mi? Bu sorulara verilecek cevaplar çok önemli. Aksi takdirde tuzak devam ettikçe, yoksul ve aç insanların sayıları, dünyanın toplam kentsel nüfusu ile birlikte daha da artacak.

DİĞER HABERLER
Şişmanlık genetik miras mı? 10 soruda obezite

Pusula Gazetesi

 


21 Aralık 2013. 13:49
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x