Büyükşehir , Bütünşehir….


2398040-2a8da387327c8823
Giriş

 

Bilindiği üzere 6063 sayılı Büyükşehir-Bütünşehir Yasası 2012 yılında çıkarıldı. Yasa marifetiyle köyler mahalleye dönüştürüldü, kentlere bağlandı.
Öncelikle belirtelim ki mahalleler kendinden daha büyük yerleşimlerin parçalarıdır. Uzuvlarıdır. Parçası oldukları ana gövdeye göre çalışır. Bağlı olduğu gövdeyle uyum içinde işlemek zorundadır. Üretim, yaşam ve kültürel yapıları bağlı olduğu/bağlandığı kentin olanaklarına, yönetim tarzına ve kentin çizdiği yasal çerçeveye, belirlediği kararlara göre biçimlenir. Farklılaşır.

 

Bu gerçekler bize köylerin artık eskisi gibi olamayacağını, yaşamın, kültürün ve üretim tarzının değişmesinin zorunlu olduğunu göstermektedir. Kısacası yasadan sonra köylerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Artık yasadan önce o köyler ve yasadan sonra bu mahalleler olacak.

 

Bu yazıda Yasa ne getiriyor, ne götürüyor ne yapmalı veya yasayı savunanlar, karşı çıkanlar ve ne yapmalı ile yerel seçimlere yönelik birkaç mütevazı önerme çerçevesinde ele alınacak. Anlatılmaya çalışılacak.

 

6063 sayılı Büyükşehir/Bütünşehir Yasası

 

Köylerin nüfusu kente göre daha azdır. Toplumsal çevreden çok, doğal çevreye yakındır. Ekonomik yapısı tarımsal üretime dayalı olan yerleşimlerdir. Bu yerleşimlerde çiftçiler yaşar ve üretim yaparlar. Tarımsal faaliyet yürüten bu çiftçiler, kendilerini besledikleri gibi, kentte yaşayanları da beslerler.

 

Geçtiğimiz 15-20 yıllık süreçte köylerde aile tarımı yapanlara karşı uygulanan yanlı ve yanlış politikalarla çiftçilik hızlı bir tasfiye sürecine sokuldu. Bu durum artık herkesin malumu, biliniyor. Ürün fiyatlarının düşük, tarımsal girdi fiyatlarının yüksek, desteklemelerin yetersizliği nedeniyle bir kısım köylü artık üretim yap(a)mıyor. Çiftçiler, toprakların sekizde birini ekemiyor; boş bırakıyor.

 

Tarım ve gıda sistemi sayıları onu geçmeyen uluslararası büyük tarım, gıda ve ecza tekellerinin çıkarları doğrultusunda şekillendiriliyor. Tarım endüstrileştiriliyor.

 

Endüstrileştirilen tarım ve gıda, çiftçilerin tarım ve gıda tekellerinin boyunduruğu altına girmesine yarıyor. Sadece üretici çiftçilerin değil, tüketicilerin de gıda güvencesi ve sağlıklı gıda tüketme hakları gasp ediliyor. Tüketiciler de, artık ne yediğini ve ne yiyeceğini bilemez duruma hızla geliyor.

 

Tarım politikalarındaki bu yanlış ve eksiklikler tarımı ve üretici köylüyü çökertmiştir. Şimdi de, çıkarılan Büyükşehir/Bütünşehir Yasası ile köylülere başka bir darbe daha indiriliyor.

 

Daha önce var olan 16 büyükşehir sayısı 2012 ‘de çıkarılan 6063 sayılı “Büyükşehir Yasası ile 30’a yükseltildi. Yasayla değişim adı altında kırsalda yeni bir yıkım gerçekleştiriliyor.

 

Yasanın kırsalda yaratacağı tahribatı rakamlara döktüğümüzde karşımıza endişeyi büyüten bir resim çıkıyor. Resme birlikte bakalım.

 

Yasayla birlikte 1085 belde ve 16.562 köy, mahalleye dönüştürüldü. Ayrıca 51 il kapsamındaki 559 belde de köy yapıldı. Bir başka ifadeyle köylerin yüzde 47’si halka sorulmadan ortadan kaldırıldı; nüfusun yüzde 90’na yakını “şehirli yapıldı”.

 

30 Büyükşehirde toplam nüfus yaklaşık 58 milyon civarındadır. Köyden mahalleye dönüştürülen yeni kırsal nüfus 10 milyondur. Bu yasa ile birlikte Türkiye’de köy nüfusu 6,5 milyon daha azaltıldı. Yüzde 22,7 olan kır nüfusu bir gecede yasayla yüzde 10’a indirilmiş oldu. Köy sayısı 34.283’ten 18.446’ya düşürüldü.

 

Türkiye’nin toplam, tarım, orman, çayır ve mera alanı 641.639 km2’dir. Yüzölçümü 407 bin km2’ye çıkarılan 30 büyükşehrin 270 bin km2 yakın bölümü tarım, orman, çayır ve mera alanıdır. Yasayla birlikte bu alanların tasarrufunda köyler dışlanmıştır.1

 

Köylerin yüzde 78’i toplu, yüzde 28’i dağınık yerleşme karakterlidir. Köylerin yüzde 11’i vadilerde, yüzde 20’si ovalarda, yüzde 24’ü dağ eteklerinde, yüzde 45’i sırt ve yamaçlarda kuruludur.2

 

Aslında köyleri mahalleye dönüştüren yasayla birlikte Avrupa Birliği’ne girme yolundaki kriterlerden biri daha gerçekleştirildi. Yani Hükümet bir taş ile iki kuş vurmuş oldu. Ama köylüler; “köyleri mahalleye dönüştüren yasa ikinci ecelimiz olacak” diyor.

 

Köylüler haklı. Çünkü Büyükşehir Yasası, kır nüfusunun refahı, kültürü, adet ve gelenekleri, köylülerin yaşamına getireceği yeni ek yükler, tarım arazileri ve doğal varlıkların amaç dışı kullanımı konusunda tehditler barındırıyor. Kaygıları çoğaltıyor ve büyütüyor.

DİĞER HABERLER
Tarım, gıda ve içecek sektöründe dış ticaret fazlası, geçtiğimiz yılın gerisinde kaldı

 

Köyleri köy yapan, otlakları, meraları, yaylakları, çayırları, harman yerleri ve diğer toplumsal ortak varlıklarıdır. Köylerin bu toplumsal ortak varlıklarını ham etmek için söz konusu yasanın çıkarıldığı kanısı yaygın bir kanıdır. Nitekim şu anda yeni mahallelerle ilgili yapılan envanter çalışmalarının verileri henüz merkezde tamamen toplanmadan başlayan talan bunu kanıtlamaktadır.

 

Kanunun çıkmasını olumlayanlar kadar yanlış bulanlar da var. Önce savunanların ardından yanlış bulanların görüşlerini konfederasyonumuzun bakış açısıyla birlikte paylaşalım.

 

Savunanlar

 

Bilindiği üzere yasayı hazırlayıp Meclise sunan ve oylarıyla mecliste kanun haline dönüştüren AK Partiydi. Yasayı savunanlar ise daha demokratik bir gaye güttüklerini söylüyorlardı. Ayrıca AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, yasayı savunurken: “Avrupa Konseyi’nde 1989 senesinde imza attığımız yerel yönetim özerklik şartnamesi gereğince yapılması gerekenleri daha yeni yapabiliyoruz” diyordu.

 

Evet, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na imza atan ilk ülkelerden biri Türkiye’dir. Ancak bu Şart, hizmetin halka en yakın yönetim birimlerince verilmesi ilkesi üzerine oturur. Köyler ve Belde Belediyeleri, halkın yönetime ulaşması ve katılması bakımından geliştirilebilir yönetimlerdi. Yerel halkın yönetim/yönetme yetkisini ve olanağını ortadan kaldırmak anti-demokratik bir uygulamadır. Çıkartılan yasayla bu anti-demokratik uygulamalar yaşama ve üretime egemen kılınmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla söyledikleri gibi öyle demokratik bir gaye gütmedikleri ayan beyan ortaya çıkmıştır.

 

Yanlış Bulanlar

 

Köylülerin söz konusu kanunla uğrayacağı hak kayıplarını özetle şöyle sıralayabiliriz. Köyde yaşayıp hayvan yetiştirenler hayvanlarına içirdiği su, yaşam alanlarındaki çöp vb şeyler için para vermiyorlardı. Şimdi ödeyecekler. Su ve çöp gibi daha birçok ihtiyaçlarını para ile satın almak zorunda kalacaklar. Gezgin, özgür hayvan yetiştiriciliği yapamayacaklar. Köylerinde ve evlerinin bahçesinde özgürce tavuk yetiştiremeyecekler. Üreterek aile bütçesine katkı sağladıkları sütün, yoğurdun, tavuğun ve yumurtanın tüketicisi/satın alıcısı olacaklar.

 

Köylü nüfusu yarıya düşecek; kırlar ıssızlaşacak, korumasız, bekçisiz kalacak. Tarım şirketleşecek; tarımda kimyasal kullanımı artacak, insan ve hayvan sağlığı bozulacak. Toprak ile birlikte yeraltı ve yerüstü suları daha da kirlenecek, kullanılamaz hale gelecek.

 

Mahalleye dönüştürülen köylerin toprak, harman yeri, mera ve yaylakları gibi ortak varlıkları belediyelerin tasarrufuna geçecek. Köylülerin köy statüsündeyken sahibi oldukları ortak varlıklar mahalleye dönüştükten sonra belediyelerce amaç dışı kullanılabilecek. Amaç dışı kullanım oranında doğal denge bozulacak. Başka bir deyişle doğal varlıklar ve kır yaşamı ekosistem dengesi gözetilmeksizin tahribata uğrayacak/uğratılacak.

 

Tarımsal ürün üretimi azalacak. Çiftçiler işsiz kalacak. Köyden kente göç artacak. Üretim kaynaklarına ve yaşam biçimine müdahale edilen köylerde yaşayan halk daha zor koşullarda yaşamaya, iş bulmaya ve barınmaya zorlanacak. Kısacası, köylüler yaşam ve iş alanları üzerindeki haklarını kaybedecekler.

 

Geçmişte Yol Su Elektrik (YSE) ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü köye hizmet götürme işi bu kuruluşların kapatılmasından sonra ağır aksak da olsa Özel İdareler tarafından yürütülüyordu.

 

Yasa, Özel İdarelerinin tüzel kişiliğini kaldırarak hizmet götürülmesi yükümlülüğünü Belediyelere verirken ”Jeotermal ve doğal mineralli sular ruhsatına ilişkin yetki ve görevler, maden üretim faaliyetleri ile bu faaliyetlere dayalı ruhsat sahasındaki tesisler için işyeri açma ve çalışma ruhsatına ilişkin yetki ve görevleri, valiliklere” vermiştir.

 

Belediyeler, nüfus yoğunluğu fazla olan yakın mesafe ve kentselleşebilecek alanlara oy kaygısından dolayı daha çok ilgi gösterebilir. Hizmet de, buralara öncelik verebilir. Fakat nüfusu az olan daha uzak yerleşimlere hizmet götürmede isteksiz davranabilir. Iraklar hizmetten mahrum kalabilir. Yasada hizmette eşitliği esas alacak yaptırım yer almıyor. Alsa da bilindiği gibi politik tercihin oluşumunda menfaat belirleyici oluyor. Bu nedenle köy kent sosyalliği ve hizmete erişimde uçurum daha da büyüyebilir.

 

Köyleri mahalleye dönüştüren Büyükşehir Yasası köylülerin üretme haklarının yanı sıra demokratik yönetim olanaklarını da ellerinden alıyor.

 

Kanun çıkmadan önce köylerde ortak sorunların nasıl çözüleceğine köyde yaşayanların karar verme, birlikte çözüm üretme ve el birliğiyle uygulama olanakları vardı. Bu yasayla bu olanakları da ellerinden alınmıştır. Çünkü Yasa ile köylerin tüzel kişiliği sona eriyor. Mahalle muhtarları ile mahalle sakinlerinin ortak kararları belirleyici olmayacak, uygulamalarda belediye mevzuatları ve Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde Valiliğe bağlı kurulacak olan “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” (Madde 28/A) kurulacaktır. İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerle çalışma usul ve esasları belirlenen Yatırım ve izleme koordinasyon başkanlığının kararları esas alınacaktır. Bu durumda köyün ortak varlıklarıyla birlikte kıyı alanları tüzel kişilik tarafından korunamayacak. Talan edilmesi kolaylaşacaktır. Çünkü bu yasa en ufak bir demokratik katılımı bile ortadan kaldırmış her türlü karar yetkisini merkezi iktidara (Başbakan ve Bakanlara) bağlamıştır.

DİĞER HABERLER
Çin Pazarlama Kooperatifleri Ulusal Federasyonu, mal almak için geliyor…

 

Şöyle ki;

 

Yasa Büyükşehir olan illerde “Yatırım ve İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” kurulmasını zorunlu kılmaktadır. ”Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığının sevk ve idaresi, vali veya vali tarafından görevlendirilecek bir vali yardımcısı tarafından yerine” getirilecek, ”Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları kaynağını aktarmak şartıyla illerde yapacakları her türlü yatırım, yapım, bakım ve onarım işlerini bu başkanlık aracılığıyla” yapabilecekler ve bu Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı “merkezi idarenin adli ve askeri teşkilat dışında taşradaki tüm birimlerinin hizmet ve faaliyetlerinin etkinliği, verimliliği ve kurumların stratejik plan ve performans programlarına uygunluğu ile ilgili hazırlanacak rapor, valinin değerlendirmesiyle birlikte Başbakanlığa ve bu kurumların bağlı veya ilgili olduğu bakanlığa” gönderecektir. Ve Valilik “Gerektiğinde, kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumlarına göre uzman, sözleşmeli personel ve memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye” yetkili olacaktır. Kısacası “seçilmişler” yerine “atanmışlar” bütün kararları vereceklerdir. Bu kanunla her şey Başbakan’a ve zincirleme bir şekilde atayacağı kişilere bağlanmıştır.

 

Kırsaldaki köylerin ve beldelerin ihtiyacı; küçük üreticiyi demokratik ve mali açıdan daha da güçlendirmektir. Köylerin idaresini daha da kolektifleştirecek ve özgürleştirecek, yaşadıkları alanlarda söz ve karar sahibi kılacak idari yapıya kavuşturmaktır. Köyleri mahalleye dönüştüren 6063 sayılı Kanun ne yazık ki bu ihtiyaca cevap verecek öze sahip değildir.

 

Çünkü Kanun, demokratik değil, kâra odaklıdır. Her şeyi merkezde toplayan yönetim modelidir. Köylerin yarısına yakınını tasfiye etmekte, ortak varlıklarına el koymaktadır. Küçük çiftçiliği ortadan kaldıracak olan, köylüyü işsiz bırakacak, tarım ve gıdaya şirketleri egemen kılacak, doğanın dengesini bozacak, demokratik olmayan bir toplum tahayyülüdür.

 

Görüldüğü üzere yasayı yanlış bulanların köylülerin hak kaybına uğrayacağından, doğanın tahrip olacağından endişe ediyorlar. Yasa çıktığında bu nedenle karşı çıktılar ve halen de karşılar.

 

Yerel Seçimler

 

Yaklaşık 18 bin köyü mahalleye dönüştüren, “kentli yapan”, 6360 sayılı Kanunun ardından kırsal alanda yaşayan köylüler ilk kez belediye seçimlerine katılacak.

 

Siyasi partiler seçim meydanlarında birçok vaatte bulunacaklar. Projeler sunacaklar. Çözümler önerecekler.Kentli yapılan bu köylere partiler seçim propagandalarında yer verecekler mi? Yoksa nasılsa kanun çıktı. Köyler mahalle oldu. Kanun belediyelere de köylerin ortak mallarına konmayı sağlıyor. Belediyelere geldiğimizde ganimet paylaşımı yaparız denilerek sessiz mi kalacaklar? Meydanlardaki nutuklarında, televizyon konuşmalarında ve gazetelerin sayfalarındaki demeç ve ilanlarında göreceğiz.

 

Daha önce de belirtildiği gibi Kanunla köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle ortak toplumsal varlıkları belediyenin tasarrufuna geçti. Partiler ve belediye başkan adayları, “biz, mahalle olarak bağlanan köylerin ortak mallarını rantiyeye açmayacağız. Ortak mallarını yaşayanların ortak kullanımına geri vereceğiz”, diyebilir mi? Diyebilir. “Üretimin eskisi gibi devam etmesine değil daha iyi devam etmesine destek olacağız” diyebilir mi? Diyebilir. Peki, yapabilir mi? Yapabilir de. Buna Kanunun 7. Maddesinin “f” fıkrası cevaz veriyor.

 

Şöyle ki; 7. Madde, (f): …” “Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler.” Diyor.

 

Ne yapmalı?

 

Önümüzdeki belediye seçimlerinde köylerin mahalleye dönüştürülmesi durumu politikacıların gündeminde ne kadar yer alacak veya nasıl ele alınıp değerlendirilecek, yaşayarak göreceğiz. Ama yer almalı. Yasa çıkmadan önce acele edildi veya aceleye getirildi. Bu nedenle Kanun üzerinde yeterli tartışma olanağı sağlanamadı. Tartışılamadı. Seçimlerde mutlaka tartışılmalı, ne olduğu herkes tarafından bilinmeli.

DİĞER HABERLER
Sektörden plaket ile onurlandırıldılar

 

Bilindiği üzere her melanetten bir çıkış yolu mutlaka vardır. Aranırsa bulunur. Çözüm için köyün ortak mallarının rantiyeye açılması, talancılara verilmesi yerine, tarımsal üretim yapan çiftçilere yeniden fakat bu kez daha da güvenceli kazandırılması üzerinde düşünülmesiyle işe başlanabilir. Belediyeler, çiftçiler ortak çözümler üretme amacıyla bir araya gelebilir. Sorunun sahibi köylüler ve çözümün parçası olabilecek belediyeler ortak mücadele ile çıkış yolu bulabilir.

 

Köylerde üretim yapan çiftçiler, bitkisel üretimde kimyasal kullanıyor. Bu da toprağı ve suyu kirletiyor. Kullanılmaz kılıyor. Doğal olmayan yöntemle elde edilen ürünler kimyasal kalıntı oluşturuyor, sağlık sorunları yaratıyor.

 

Hayvanlarını merada otlatmaktan çok kapalı alanlarda besliyor. Hayvancılıkta kullanılan antibiyotik ve fenni yemler hayvansal ürünlerin kalitesini düşürüyor. Sağlık sorunu yaratıyor.

 

Üretici köylülerin alınteri ürünlerini pazarlama sorunları var. Aracılar çiftçilerin malını ucuza alıyor, pahalıya satıyor. Çoğu zaman aracılar üreticilerin paralarını vermiyor, dolandırıyor.

 

Çiftçilerin ekonomik örgütlenmeleri yok denecek düzeyde. Piyasayı tüccarlar ve sanayiciler istedikleri gibi evirip çeviriyor.

 

Bu noktada, muhalefet; “bizi oylarınızla belediyeye seçerseniz sizin meralarınızı ve diğer ortak mallarınızı elinizden almayacağız. Ancak siz de, kuracağınız kooperatifleriniz aracılığıyla örgütleneceksiniz. Biz bu ortak malları rantiyecilere değil, kurduğunuz kooperatiflerinizin ortak kullanımına vereceğiz. Eğer ürettiğiniz ürünler de kimyasal kullanmazsanız, bu yöntemle elde ettiğiniz ürünlerinizi pazarlamak için kurduğunuz/kuracağınız kooperatiflerinize kent merkezlerinde açık ve kapalı satış alanları sağlayacağız. Doğrudan aracısız biçimde ürünlerinizi halkla buluşturmanıza bu şekilde olanak sunacağız. Kimyasalsız üretim yapabilmeniz için gerekli olan bilgi desteğini vereceğiz. Doğadan eskisi gibi doğrudan yararlanacaksınız. Üretimde kullandığınız sudan para almayacağız. Meraların ıslahında bilgi, teknoloji ve ekonomik destek vereceğiz. Birlikte çalışacağız. Kapalı alan hayvancılığı yerine özgür mera hayvancılığı yapmanıza, meraları örgütlerinize açarak destek vereceğiz.

 

Yapacağımız bütün çalışmalarda doğrudan katılımınızı sağlayacak olan sizin oluşturacağınız köy meclisleriyle birlikte kararlaştıracağız.

 

Köylerle ilgili çalışmaları, sorunları belirleme ve çözümleri birlikte karar altına alma çalışmalarını seçilmiş belediye meclis üyeleriyle birlikte köylerde oluşturulacak olan köy meclisleriyle ortaklaşa kararlaştıracak, birlikte yapacağız.” Açılımıyla ortaya çıkarlarsa, hükümetin yanlışını hem pratikte gösterebilir hem rantiyecilerin emellerini ters düz edebilirler. Bugüne kadar uygulanan yanlış tarım politikaları bu sayede düzelme yoluna da girebilir. Hükümetin uyguladığı tarım politikaların alternatifini uygulamak için alan açabilir. Köyleri kültüründen koparmadan hiç olmadığı kadar sosyalleştirebilirler. Kırsalda doğayı hem korur hem refah düzeyini hiç ulaşılmadığı kadar yükseltebilirler. Bu konuda, köylüden yana politikaları uygulamayan belediyelere örnek teşkil edebilirler. En önemlisi de örgütlü toplumun oluşmasına bu yolla katkı koyabilirler.

 

Köyü kente katarak yok edilmemiş olur. Kentin sosyal yönünü, refahını köye taşıyarak/kazandırarak zengin köy kültürünü görünür kılabilir. Korumak için önlem, geliştirmek için çaba harcayabilir ve kalıcılaştırabilir.

 

Bu vesileyle, mahalle, belde, kent meclisleriyle siyaset tabana yayılabilir. Belediyelerde doğrudan demokrasi hayata geçirebilir. Özgür belediyecilik ve diyalektik doğa anlayışı buluşturulabilir. Doğayla koparılmış ilişkiler yeniden kurulabilir.

 

Yasayı hazırlayanların uygulamak istediği yukarıdan aşağıya akan baskıcı güç ve yönetim anlayışının yerini halkın aşağıdan yukarıyı demokratik olarak besleyeceği, geliştireceği, özgürleştireceği bir güç ve anlayışa terk etmesine katkı koyabilirler.

 

Köylülerin, öncelikle toprak ve su başta olmak üzere doğal varlıkları koruyacak politikalara ihtiyacı vardır. Gezegenimize yaşatılan küresel iklim krizi ve kuraklıkları dikkatte alacak biçimde geleceğimiz için tarım arazilerini ve su havzalarını tahrip edecek değil, koruyacak yasal düzenlemelere ve birlikte çözüm üretebilme mekanizmalarına ihtiyaç vardır. İstenirse 6063 sayılı Büyükşehir Yasası’na bu işlev gördürülebilir.

 

Abdullah Aysu Çiftçi-Sen Genel Başkanı

Ali Bülent Erdem Çiftçi-Sen Genel Sekreteri


10 Aralık 2013. 23:42
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x