Helal gıda pazarı iştah kabartıyor


Dünya Helal Forumu tarafından yapılan araştırmaya göre yalnızca gıdada değil, kozmetik, tekstil, deri, turizm, lojistik, makine gibi birçok sektörde, insan sağlığına zarar vermeyen, sağlıklı hammaddelerle, sağlıklı, hijyenik koşullarda üretimi şart koşan helal pazarı iş hacmi yıllık 2 trilyon dolara ulaştı. Türkiye’nin de bu dev pazarda şansı çok yüksek.

Küresel helal gıda piyasasının değeri Dünya Helal Forumu tarafından yapılan araştırmaya göre 2009’da 632 milyar dolardı. Helal endüstrisi uzmanları, tüm helal gıdalar ve gıda harici ürün ve hizmetlerden oluşan küresel helal piyasasının hacminin yıllık 1,2 trilyon dolar ile 2 trilyon dolar arasında değiştiğini ifade ediyor. Bu sayılar göz ününe alındığında, tüketicilerin de bilinçlenmesiyle birlikte Helal Sertifikası alan markaların diğer markalara göre bir adım önde olacağı görülüyor.

Türkiye’de ise Helal Gıda Sertifikası alan firmaların sayısı her geçen gün artıyor. Bu firmaların en önemli ayağını gıda üreticileri oluşturuyor. Bu gıda sektörleri içerisinde; süt ve süt ürünleri, genetiği değişmiş ürünler ve sıvı içecek sektörleri en baştaki sırada yerlerini alıyor. Ayrıca Mayıs ayında Kamerun’da toplanan 33 İslam ülkesinin helal gıdayla ilgili standartları kabul etmesi ve TSE’nin helal gıda sertifikası vermesine onay vermesiyle yıldızı parlayan Türkiye, 26-28 Kasım günleri arasında Brüksel’de düzenlenecek “Euro Halal Market 2011”in de ‘onur konuğu’ olacak.

Bir markanın Helal Gıda Sertifikası alabilmesi için belirli şartları yerine getirmesi gerekiyor. Şartların yerine getirilmesindeki temel ölçüt ise İslami şartlara uygunluk. Ürünün beslenme bakımından İslami ölçütlere, sağlık ve temizlik şartlarına uygun vasıfları taşıması, Helal belgesinin alınabilmesinde en önemli unsuru oluşturuyor. Uzmanlar bir diğer önemli noktanın, ürünün paketleme malzemelerinin ve depolama şartlarının insani gereklere ve İslami kriterlere uygunluk olduğunu söylüyor.

Türkiye helal gıda üssü oluyor

Türkiye’de helal gıda belgelendirmesinin merkezi haline getirilmesine yönelik ilk adım bu yıl atıldı. Türk Standardları Enstitüsü’nün (TSE) İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) merkezinin İstanbul’da kurulmasını öngören uluslararası anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile Türkiye’nin bu alanda ‘helal gıda üssü’ olacağı kaydediliyor. Öte yandan, 33 İslam ülkesinin TSE’nin helal gıda sertifikası vermesine onay vermesi; Türkiye‘yi Malezya, Amerika ve İsrail’den sonra bu sertifikayı dünyada veren 4’üncü ülke konumuna getiriyor. TSE’nin bu yolla Türk şirketlerinin sertifika için ABD ve İsrail’e ödediği 100 milyon doların yurtta kalmasını sağlayacağı, yabancılara verdiği belgeyle de yılda 200 milyon dolar gelir beklediği vurgulanıyor.

Helal Gıda Sertifikası nedir?

Helal sertifikalama, muteber, ehil ve tarafsız bir kurumun, söz konusu üretimi denetlemesini, helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını teyit etmesini ve buna bağlı olarak, onaylanmış bir belge vermesini kapsayan bir yöntem. Gıdalarda helal olma şartı ile birlikte, sağlığa uygunluk ve safiyet de olması gereken şartlar. Ayrıca Helal Sertifikalama, ülke yönetiminin kontrol birimlerine gıda emniyeti konusunda destek hizmeti de sağlıyor.

Helal Gıda Sertifikası için aranan asgari şartlar

* Ürünün ham maddeden başlayarak mamül madde aşamasına kadar bütün proseslerinin, ürün bileşiminde bulunan bütün maddelerin ve katkı maddelerinin gerek menşei, gerek temin biçimi ve yolları gerekse temin kaynağı bakımından İslami kriterlere ve insani gereklere uygun olması,
* Ürünün paketleme malzemelerinin ve depolama şartlarının insani gereklere ve İslami kriterlere uygun olması, – İyi üretim uygulamaları (GMP), iyi hijyen uygulamaları (GHP) ve HACCP şartlarını sağlıyor olması,   
*Gerek ürünün üretim aşamalarında, ürün bileşiminde yer alan bütün unsurlarda gerekse ürün bileşimindeki her bir unsurun üründe bir araya gelmesiyle oluşabilecek etkilerinde İslami kriterlere, insani gereklere, sağlık ve temizlik şartlarına, beslenme bakımından gerekliliğe uygun vasıfları taşıması helal belgesinin tüm dünyada geçerli olması çok önemli. Malezya JAKIM tarafından akredite olan belgelendirme kuruluşlarından alınan helal belgeleri tüm dünyada geçerli. Kas Sertifikasyon, Malezya Helal Belgelendirme Kuruluşu JAKIM tarafından akredite edilmiş ve belgelendirme yapıyor. Bu belgeler JAKIM tarafından da onaylı ve tüm dünyada geçerli olan helal belgesi.

“Türkiye, bu pazarın çok önemli ve aranan aktörü olacak”

Türkiye’de ’helal sertifikası’ veren ilk kurum olan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES), bireyin ve toplumsal bütünlüğün gıda maddeleri, kozmetik, ilaç ve temizlik ürünleri başta olmak üzere hayatında kullanabileceği bütün ihtiyaç maddeleri konularında bilinçlenmesini sağlamayı amaçlıyor. GİMDES tarafından şimdiye kadar 150 firmaya Helal Gıda Sertifika verildi. 300 civarındaki müracatlar üzerindeki çalışmalar ise devam ediyor. Helal gıda ve sertifikalandırma konusunda merak ettiklerimizi GİMDES Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer’e sorduk.

-Müslüman ülkelerde helal sertifikalı ürün talebinin ve helal gıda üretiminin ulaştığı rakam nedir?

-Bugün artık gerek BM bünyesindeki The Codex Alimentarius Komisyonu, gerek İKÖ “Helal Sertifika” konusunu gündemlerine almış bulunuyor. Malezya, Endonezya ile birlikte birçok ülkede de halklarının talepleri istikametinde “Helal Sertifika”lı ürün talebi artıyor ve market raflarında yerlerini alıyor. Din ve sağlıkla ilgili yönlerinden başka, konunun ekonomik yönü de çok önemli. “Helal Sertifika”lı gıda talebinin 850 milyar dolar, kozmetik, sağlık ürünleri ve hizmet sektörü ile birlikte toplam ürün talebinin 2 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Ürünlerin ülkemizde üretilir duruma gelmesi ile ülkemizin gıda ihracatında da önemli bir artış sağlanabilecek; Türkiye, küresel helal pazarın çok önemli ve aranan aktörü olabilecek. Başta Endonezya, Malezya, Singapur, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri Helal Sertifika talep ediyorlar. Diğer İslam ülkelerinde ve Müslümanların azınlıkta oldukları ülkelerin tüccarlarının Müslüman toplumların talepleri doğrultusunda Helal Sertifikalı ürün tercihleri hızla artıyor.

-Sizden şu ana kadar toplam kaç firma sertifika aldı?

-Kırmızı et ve kanatlı kesimhaneleri, süt ve süt ürünleri, helva reçel ürünleri, unlar, şekerleme ve çikolata, gıda katkı maddeleri, ileri et ürünleri, makarna, salça ve bal sektörlerini içine alan yaklaşık 150 firmaya Helal Sertifika verildi. 300 civarındaki müracatlar üzerindeki çalışmalar ise devam ediyor.

-Etiket Yönetmeliği’ne göre Türkiye’de ürünlerin üzerine helal logosu koyma izni yok bildiğim kadarıyla. Bu konuda bir çalışmanız var mı? Firmalar bu sertifikaya sahip olduklarını nasıl belirtiyorlar?

-AB ülkelerinde üretilen ürünlerin etiketlerinde katkı maddelerinin E kod numaraları ve isimleri mutlaka yazılıyor. Maalesef ülkemizde bu uygulama 2002 yılında üreticilerin istekleri doğrultusunda Gıda Kodeksi yönetmeliğinde bir değişiklik yapılarak E kodu veya isim alternatifinden birinin kullanılmasına izin verildi. O gün bu gündür çoğunluk katkı maddelerinin yabancı dildeki isimleri yazılır oldu, böylece tüketicilerin bilglenmeleri zorlaştırıldı. Bir diğer sorun, helal sertifikalamada büyük bir engel teşkil ediyor. Etiket yönetmeliğinde Bakanlık etikette bulunacak bilgileri belirtti, firmanın bu bilgilerin dışında bir bilgi eklemesi yasaklandı. Bu yasağı çiğneyen firmaya para cezası kesiliyor. Bu yasağın gerekçesi haksız rekabeti önlemek şeklinde bildiriliyor. Ancak her nedense hiçbir kontrol ve denetim olmadan bazı ürünlerde “Bu üründe domuz yağı ve katkı maddesi yoktur” yazısına hiçbir cezai bir işlem yapılmıyor. Bütün dünyada insanların en temel haklarından biri inancını serbestçe yaşama hakkıdır. Bu hak, tüccarın haksız rekabet hakkından daha önceliklidir. Bu sebeple biz diyoruz ki, bu çağ dışı etiket yönetmeliği değiştirilerek sadece müslümanların değil, musevilerin, vejeteryanların onların onay verdiği bir kurumun logosunun etiketlere konabilmesinin önü açılsın. Bu engelin kaldırılması ülkemizin ekonomisine de önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu konuda Tarım Bakanlığı’na gerekli müracaatlar yapıldı.

DİĞER HABERLER
Türkiye,Geçen Sene Çeltik İthalatında Rekor Kırdı...

-Yeni projeleriniz var mı?

-WHC’in 2009 da Çin’de yapılan yıllık kongresinde GİMDES’in talebi üzerine 2010 kongresinin Türkiye’de yapılmasına ittifakla karar verilmişti. 30 Eylül-3 Ekim günleri arasında yapılan bu etkinliğin yanında ülkemizde ilk defa uluslararası nitelikte ‘Helal ve Sağlıklı Ürün ve Finans’ konulu bir fuarın gerçekleştirilmesi de planlandı. Türk üretici ve ihracatçılarımıza bu global helal pazarında önemli bir rol kazandıracağına inandığımız bu fuara olağanüstü bir ilgi gösteriliyor. Bu ilgiden cesaret alarak 13-14 Ekim günlerinde 4’üncü Helal Ürünler Konferansı ile birlikte 13-16 Ekim günlerinde CNR Fuarcılık’la birlikte 2’nci Uluslararası Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı’nın gerçekleştirilmesi için çalışmalar başlatıldı. GİMDES’in son kongresinde alınan önemli bir karardan da söz etmek istiyorum. Üyesi bulunduğumuz çatı kuruluşları ile yaptığımız görüşmelerde uluslararası niteliğe sahip helal ürünler konularında uzman, danışman, denetçi niteliklerinde teknik eleman yetiştirecek ve İngilizce tedrisat yapacak bir meslek yüksek okulunun Türkiye’de açılması teklifi de karara bağlandı.
“Sertifikası olan markalar bir adım öne çıkacak”
Helal Gıda Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Selahaddin Alıç, Helal Gıda Sertifikası olan markaların diğer markalara göre bir adım daha öne çıkacağını belirtiyor.

-Bir firmanın Helal Gıda Sertifikası alabilmesi için hangi şartları yerine getirmesi gerekiyor?

-Helal Gıda Merkezi’ne sertifika için müracaat eden şirketlerden belirli evraklar istenir. Bunlar; şirket ticari faaliyet belgesi, şirket yetkilisinin imza sirküsü,  ticari sicil gazetesi,  şirket yetkisinden onaylı ürün üretim izin belgesi, şirkete ait ISO ve HACCP Sertifikası’nın fotokopisi, işyeri çalışma ruhsatı, müracaat harcı ve ürünün özelliklerinin belirlenmesi için her çeşit laboratuar denetiminin yapılmasında Helal Gıda Merkezi’nin yetkili kılındığına dair şirket beyanıdır. Belirttiğimiz evrakların tamamlanmasının ardından sertifikaya başvuran firmanın imalatını ve üretimini incelemek üzere, sertifikalı denetçiler tarafından firma ziyaret edilerek gerekli denetimler yapılır. Denetim ve kontrollerde elde edilen bilgi ve belgelerle, ürün numuneleri üzerinde yapılan test ve tahlillerin sonuçları, Helal Gıda Merkezi‘nin ilgili denetim kurullarında görüşüldükten sonra ürünün sertifika alıp almayacağına karar verilir. Bu süreçte Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu ile İlahiyat ve Fıkıh Yüksek Kurulunun görüşüne de başvurulur.

-Helal Gıda Denetim Sertifikası rekabet anlamında perakende sektörünü nasıl etkiler?

-Yurt içi ve yurt dışı yeni pazarlar, yeni müşteri beklentilerinin artmasını sağlayacaktır. Bu da beraberinde Helal Gıda Sertifikası olan işletmeleri bir adım öne çıkaracaktır. Aynı zamanda bu sertifika, markanın kurumsal kimliğini tüketicinin gözünde ayrı bir yere konumlandırmasını sağlar. Ülkemizde, üreticilerin sunduğu ürünlerin içinde hangi katkı maddelerinin olduğunu, bu katkı maddelerinin inancımız bakımından nasıl bir önem arz ettiğini tüketici olarak öğrenmek en doğal hakkımızdır. İnanç değerlerimize uygun ürün üreten firmalar elbette ki daha çok rağbet ve ilgi görecek, dolayısıyla satışları daha çok artacaktır.

-Kurumunuza Helal Gıda Denetim Sertifikası almak için başvuran sektörlerle ilgili genel bir bilgi paylaşabilir misiniz?

-Bu sektör grubunun en önemli ayağını genel anlamda gıda sektörü oluşturuyor. Tabii ki gıda sektörünün birçok kolu var. Kurumumuza başvuran belli başlı gıda sektörleri; süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, genetiği değişmiş ürünler ve sıvı içecek sektörleri. Gıda sektörünün dışında sağlık ve kozmetik sektöründen de Helal Gıda Sertifikası’nı almak için başvuran firmalara yardımcı olabiliyoruz. Son olarak da tekstil ürünleri içinde bu sertifikayı verebiliyoruz.

“Bu yıl fuar çok daha büyük olacak”

Helal gıda üretimi ve sertifikası, dünya genelinde gün geçtikçe önem kazanırken, dünyada 2 milyar Müslüman nüfusunun olduğu helal pazarında Türkiye’nin rolü de artıyor. Geçen yıl ilki düzenlenen Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı bu anlamda önemli bir boşluğu dolduruyor. CNR Holding grup şirketlerinden Sine Fuarcılık A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Fatih Mehmet Bakar’la fuarla ilgili konuştuk.

-Geçen sene bir ilke imza atarak Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı’nı gerçekleştirdiniz. Süreç nasıl oluştu ve bu ihtiyaç nasıl doğdu?

-Dünyada Müslüman nüfus 2 milyarı aşmış olmasına rağmen, özellikle gıda başta olmak üzere İslami usullere uygun standartta ürün üretmek ve farklı coğrafyalarda pazara sunmak konusunda belli bir standart maalesef bugün hala yok. Oysa ‘Kosher Standartları’ adı altında tüm dünyanın kabul ettiği Yahudi inancının standartları da bir o kadar yaygın. Öyle ki günümüzde Avrupa’da yaşayan Müslüman nüfus en basit market alışverişinde dahi kosher standartlarında üretilmiş ürünlere yönelmeyi ve marketlerde bile bulabileceğiniz kosher reyonlarından alışveriş yapmayı tercih ediyor. Farklı coğrafyalarda bile olsa İslam inancını kabul etmiş nüfusun bilinçlenmesi ile birlikte helal üretim standartlarının belirlenmesi ve helal ürün sertifikasyonu ihtiyacı kendiliğinden doğdu. Bu ihtiyaç elbette paralelinde bir pazar doğmasını sağladı. Eğer pazara çıkacak ürün/hizmet varsa, normal olarak bununla ilgili fuar gereksinimi de doğuyor.

-İlk kez düzenlediğiniz bu fuarda ne tür geri dönüşler aldınız? Türk perakende sektörünün fuara bakışı nasıl oldu?

-Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı 2010 yılında ilk defa gerçekleşmiş olmasına rağmen, özellikle ithal et ve ithal edilen etin helal standartlara uygun üretilip üretilmediği tartışmalarının başladığı bir döneme denk gelmiş olması, medya tarafından çok yoğun bir ilgiyle takip edilmesini sağladı. Tüm yerel ve ulusal gazete ve televizyon kanallarında fuar ile ilgili haberler yapıldı ve hatta ana haber bültenlerinde bile gündemin önde gelen başlıkları arasında geçti. Bu durum elbette Türk perakende sektörü tarafından da atlanacak bir durum değildi. Hatta fuar ile birlikte şubelerinde helal reyon kurulması hakkında çalışmalar başlatan zincir marketler oldu. Ancak bu konu ile ilgili olarak bir takım yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı, GİMDES’in işbirliği ve destekleri ile gerçekleştirilen bir fuar. Fuarın alt yapısının oluşturulmasında GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kamil Büyüközer’in büyük emeği oldu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan yasal düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesi konusunda sektörün büyük beklentisi var.

-Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı’na daha çok hangi sektörlerden katılımcı geliyor?

-Aslında fuarın adından da anlaşılacağı üzere bu bir gıda fuarı değil. İslami kurallara uygun şekilde üretim yaptığını sertifika ile belgeleyebilen her türlü üreticinin katılarak ürünlerini sergileyebileceği bir fuar. Geçen yıl fuara temizlik, kozmetik, gıda başta olmak üzere pek çok firma katıldı. Ancak fuara katılan firmaların içinde en çok gıda sektöründeki üreticilerin ön plana çıktığını görüyoruz. 13-16 Ekim günleri arasında 2’ncisi gerçekleştirilecek olan fuarda ise bir önceki fuarda olmayan sürpriz ürün gruplarını da görmek mümkün olacak. Ancak bu sürpriz ürün gruplarının neler olduğunu sadece fuarı ziyaret edenler görebilecek.

DİĞER HABERLER
Söke'de pamuğa soya alternatifi

-Geçen yılki fuarla ilgili katılımcı profili hakkında ne tür tespitlerde bulunabilirsiniz?

-GİMDES tarafından gerekli denetimlerden geçerek helal sertifikasını alan firmaların tamamı katılımcı profilini oluşturuyor. Özellikle helal gıda konusunda farklı coğrafyalarda oluşan pazarlarda akredite olan, bu pazarlarda ticaret yapma imkanı veren tek sertifika World Halal Council (WHC) tarafından verilen helal sertifika. WHC’nin sadece Müslüman olan değil, Amerika, tüm Avrupa, Afrika ve Uzakdoğu’daki pek çok ülkede temsilcilikleri var. WHC’nin Türkiye’deki tek temsilcisi ise GİMDES. Dolayısı ile helal pazarında “ben de varım” diyen firmaların GİMDES veya WHC tarafından akredite olmuş diğer ülkelerdeki kurumlardan sertifikalanmış olması gerekiyor. Bu konu ile ilgili olarak geçen yıl fuar katılımcı profilini oluşturan tüm firmalar, WHC standartlarında üretim yapan GİMDES tarafından denetlenmiş ve sertifikalandırılmış olanlardı. Helal ürünler konusundaki bilinçlilik her geçen gün arttığından, buna paralel olarak bu sertifikaya ihtiyaç duyan firma sayısı da aynı oranda artış gösteriyor. Fuar sonrasında sertifika alan firmaların sayısı fuardan öncekinin 7 katına ulaştı.

-Bu yılki fuardan beklentileriniz nelerdir?

-Bu yıl fuarın çok daha büyük olacağı ve daha çok firma ve alıcıyı bir araya getireceği aslında bir beklenti değil apaçık bir gerçek. Bununla birlikte fuar ile eş zamanlı yapılacak olan konferansların bu yıl ilk defa fuar alanının konferans salonlarında gerçekleştirilecek olması bu gerçeği destekliyor.

-Tüm dünyada hızla yaygınlaşarak büyük bir pazar haline gelen helal endüstrisinde Türkiye’nin rolü nedir?
-Bugün tüm dünyada helal ürünler pazar büyüklüğü 635 milyar doları aştı. Ancak maalesef Türkiye bu konuda çok geri kaldı. Her ne kadar Malezya, Endonezya gibi helal sertifikasyon konusunda dikkat çeken ülkeler, konuyla ilgili olarak Türkiye’yi lider ülke konumunda görmek isteseler de, özellikle etiket yasası da dahil olmak üzere, Türkiye’nin bu pazardan en büyük dilimi alabilmesi yolunda bazı yasal engeller bulunuyor. Bir an önce tüm dünya tarafından akredite olan WHC’nin Türkiye temsilcisi GİMDES ve bu kurumun sertifikasyon süreçleri incelenerek dışarıdaki kadar içeride de tanınmalı ve Türkiye’nin helal gıda pazarına hızlıca girmesi sağlanmalı. Bu pazarın en çok hareket ettiği coğrafya tarafından Türkiye’nin lider ülke konumuna gelmesi yolundaki talepler ve ülkemizin pek çok pazarda olduğu gibi helal pazarı için de rahatlıkla lojistik bir üs olabilecek konuma sahip olması Türkiye’nin en önemli artısı.

-Helal sertifikalı ürünlerde hangi ülkeler öne çıkıyor?

-Helal Sertifikalı ürünler konusunda üretim ve tüketim olarak ayrı ayrı inceleme yapmak gerekir. Bugün itibarıyla tüketim elbette İslam ülkelerinde daha çok öne çıkıyor. Ancak pazarda en çok ticaret yapan ülke Brezilya… Elbette standartlar ve üretim süreçleri konusunda bazı farklılıklar ve bunlardan doğan sıkıntılar var. Ancak 2 milyar Müslüman için oluşan helal ürün pazarının en büyük üreticisi bu gün için Brezilya. Bu gerçek bile tüm hazırlıkların yapılarak, bir an önce pazarda yerimizi almamız gerektiğini gözler önüne seriyor. Yaklaşık olarak 2 milyar nüfusun oluşturduğu helal pazarını incelediğimizde bu pazarın 20 milyonu Amerika, 40 milyonu Avrupa, 350 milyonu Afrika, 950 milyonu Asya ve 350 milyonunun da Orta Doğu tarafından üretildiğini görüyoruz. Bu veriler ışığı altında Türkiye’nin zaten ticaret yaptığı ve tanıdığı pazarlarda (coğrafyada) yeni bir pazar oluşturmasından bahsettiğimizin altını çizerek tüm sektörü hızlanmaya ve 13-16 Ekim günlerinde gerçekleşecek olan “Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı”na katılmaya davet ediyorum.
Markalar helalleşiyor
Helal Gıda Sertifikası almış olan firmalara bu sertifikaya neden ihtiyaç duyduklarını, bu adımın markalarına iç ve dış piyasada ne gibi faydalar sağlayacağını, bu sertifikayla birlikte özellikle hangi ülkelerde tercih ediliyor olmayı ve satışlarının hangi oranlarda artmasını beklediklerini sorduk.

Berrak Makarna (Tekinak Gıda A.Ş.) Genel Müdürü Doğan Üstel

Helal Gıda Sertifikası’na yurt dışı satışlarımızda bazı müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda ihtiyaç duyduk. Özellikle Müslüman veya Müslüman nüfusun çok olduğu ülkelerde tüketiciler yabancı menşeli ithal gelen ürünlerin İslami usullere uygun olup olmadığını sorgulamaya başladılar. Helal Gıda Sertifikası uygulaması başlamadan önce, biz bu talebi bulunduğumuz bölgedeki müftülükten ‘Helal üründür’ yazısı alarak karşılıyorduk. Berrak Makarna ve Berrak Un olarak bu belgeyi sektörde ilk alan firmalardan biriyiz. Uluslararası geçerliliği olan bu sertifika, satışlarımızın artmasına destek oldu. Berrak markasıyla üretim yapan firmamız, üretmiş olduğu makarna, un ve irmik olmak üzere bütün ürün gruplarında Helal Gıda Sertifikasına sahip. Helal Gıda Sertifikası’nı alarak daha önce de satış yaptığımız Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu’daki ülkelerde satışlarımızı artırmayı hedefledik. Belgeyi aldıktan sonra bu bölgelerdeki satışlarımız artarak devam ediyor.

Koska İhracat Orta Doğu Bölge Satış Müdürü Azmi Şerbetçi

Vizyonu olan bir firmanın tüm dünyada giderek büyüyen helal gıda sektörüne ve sektörün sunduğu fırsatlara kayıtsız kalması olası değil. Hakkında konuştuğumuz sektörün tüm dünyada 2 milyar nüfusa hitap eden, 2 trilyon dolarlık hacme sahip bir pasta olduğunu ve sektörde bu sertifikaya sahip ürünlerin payının yüzde 15’lerde olup süratle arttığını söylersek sanırım konunun önemi daha iyi anlaşılır. Biz de bu sebeple Helal Gıda Sertifikası’nı bir ihtiyaç değil bir zorunluluk olarak gördük ve bu sertifikayı aldık. Bu sertifikayı almanın iç ve dış piyasada sağlayacağı faydaları söylemek gerekirse, özellikle batı ülkelerinde azınlık durumunda yaşayan Müslümanlar, tıpkı Musevilerin Kosher sertifikasında olduğu gibi, kendi inançlarının kabul ettiği gıda ürünlerini tüketmek için güvendikleri mercilerin onayladığı belgelere sahip ürünlere yöneliyor ve bu sertifikaları talep ediyorlar. Hiç azımsanmayacak sayıdaki bu kitlenin giderek artan bir bilinçle alışverişlerinde bu tür sertifikalara sahip ürünleri tercih etmeleri, bu ürünlerin satışlarının diğer ürünlere nazaran daha çok olmasını sağlıyor. Çoğunluğunu Arap ülkelerinin oluşturduğu İslam ülkelerindeyse Helal Gıda Sertifikası giderek daha çok önem kazanıyor ve İslam ülkelerindeki firmalar alacakları malların bu sertifikaya sahip olmasını özellikle talep ediyorlar. Bu sertifikanın iç piyasamıza girişi ve yaygınlaşması diğer İslam ülkelerine nazaran gecikmeli olduğu için ülkemizde henüz istenen seviyede değil. Ancak bu konudaki bilgi ve bilincin her geçen gün artması bize iç piyasadaki tüketicilerin de ürün alırken bu sertifikayı dikkate aldıklarını gösteriyor. Bu sebeplerden dolayı Koska da Helal Gıda Sertifikası’na sahip diğer firmalar gibi bu sertifikanın sağladığı avantajlardan faydalanıyor. Helal Gıda Sertifikası’nı bütün ürün gruplarımız için aldık. Bu sertifikayla tercih edilmeyi arzu ettiğimiz ülkelerin başında Ortadoğu ülkeleri geliyor. Hemen sonrasında ise başta Rusya Federasyonu olmak üzere Eski Doğu Bloğu ülkelerinin tamamı ve Eski Doğu Bloğu ülkeleri içinde de tabii ki Türk Cumhuriyetleri yer alıyor. Anılan ülkelerin gerek nüfus yoğunluğu ve tüketim alışkanlıkları gerek bizim ürünlerimize olan yoğun ilgileri bu pazarları bizim için daha cazip kılıyor. Bildiğiniz gibi bu ülkelerin çoğunluğunda Müslümanlar nüfusun tamamını, bazılarında ise hatırı sayılır bir yüzdeyi oluşturuyor. Dolayısıyla biz de bu ülkelerde Helal Gıda Sertifikası’yla tercih edilmeyi önemsiyor ve bunu amaçlıyoruz. Sertifikanın satışlarımıza kuşkusuz etkisi oldu ve daha da olacak. Ancak şu an için bu sertifikanın satışlarımıza etkisi ve satışlarımızda oluşturacağı artışın oranları ile ilgili rakamlar vermenin çok sağlıklı olacağı kanaatinde değilim. Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, bu satışlar uzun vadede çok daha fazla artacak.

DİĞER HABERLER
Ocak ayı ihracatı 2020 yılı yüzde 6,1 arttı

Lezita (Abalıoğlu Grubu) Yönetim Kurulu Üyesi Ender Abalıoğlu

Türkiye’nin en büyük ve modern et entegre tesislerinden birine sahip olan Lezita, tesisin kurulduğu günden bu yana İzmir Valiliği İl Müftülüğü’nce verilen “İslami usullere uygun kesim belgesi” ile üretim yapıyor. Tesisimiz, 1 Şubat itibarıyla “helal rızık, hakça kazanç, temiz beslenme, sağlıklı yaşama” ilkesinden hareketle faaliyetleri sürdüren ve uluslararası belgelendirme kuruluşu olan GİMDES tarafından Helal Gıda Sertifikası ile sertifikalandırıldı. Bu sertifika, Lezita’daki tüm piliçlerin tek tek elle kesildiğini belgeliyor. Tüm bu resmi belge ve sertifikalar ile birlikte Lezita’nın ve ürünlerinin, İslami kriterler ve insani gerekler bakımından uygun olduğu resmi olarak da bir kez daha ispatlanıyor ve gerek üretici gerekse tüketicinin ortak bir zeminde buluşmasını amaç ediniyor. Helal Gıda Sertifikası, pazarda ihtiyaç duyulan helal gıda ihtiyacını karşılamak ve bununla birlikte tüketici taleplerine cevap verebilmek adına alındı. Bu sertifika ile birlikte hem iç ve dış piyasadaki hassas tüketici gruplarının kaygıları giderildi hem de İslami kesim kriterlerine uygunluğumuz daha güvenilir bir şekilde belgelendi. Helal Gıda Sertifikası bütün piliç, parça piliç ve sakatat ürünlerimiz için geçerli. Diğer ürün gruplarımız için ise çalışmalar devam ediyor. Bu sertifikayla Irak, İran, Dubai, Tacikistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Arap Emirlikleri’nde tercih edilmeyi ve satışlarımızı artırmayı hedefliyoruz. Elbette, kapasiteye bağlı olarak satış miktarları değişiyor. Sertifikayı almamızla satış oranlarımızda bir önceki yıla göre yüzde 100-150 arası artış oldu.

Muratbey Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol

Helal Gıda sertifikaları dünyada oldukça yeni… Bu standartlara göre, İslami kriterler ve insani gerekler bakımından uygun olan her ürün için bir sertifika türü belirleniyor ve bu hususta gerek üretici gerekse tüketicinin ortak bir zeminde buluşması amaç ediniliyor. Bilindiği gibi yurt içi ve yurt dışında gıda alıp satmak gerçekten çok zor koşullarda sağlanıyor. Tedarikçiler ve Müslüman müşteriler, tükettiği gıdanın helal olup olmadığını merak ediyor ve satın alırken Helal Gıda Sertifikası olan ürünleri tercih ediyor. Yurt dışına gıda ürünleri satan üreticilerin artık karşısına Helal gıda Setifikası olması şartı getirilmeye başlandı. Bu belge artık güvenilir helal gıda olmanın yanında üreticinin pazarlama metodu olarak da kullanılıyor. Tüm ürün gruplarımız için aldığımız bu sertifikayla özellikle Arap ülkelerini hedefliyoruz. Bu ülkelerde hali hazırda zaten talep gören bir markayız. Sertifikaları ihracatta kesinlikle talep ettikleri için ve marka olarak insan sağlığını önemseyen ve doğal hammaddeler ile üretim yaptığımızı belgelemek için tercih ettik. Bu pazarda satışlarımızın yüzde 100 artmasını bekliyoruz.

Selva Genel Müdürü Mehmet Karakuş

Selva olarak üretimimizde kalite ve güvene olan hassasiyetimizi her zaman en üst düzeyde tuttuk. Bu sertifika ile öncelikle bunu tescil ettirmek istedik. Ayrıca ihracat faaliyetlerinde de elimizi güçlendiren bir belgeye kavuştuk. Yaklaşık 70 dünya ülkesine aktif olarak ürün gönderiyoruz. Bu ülkeler arasında Müslüman nüfusa sahip birçok ülke var. Satışları hızlı tutabilmek ve prosedürler ile ihracatımızı kesintiye uğratmamak için bu belgeye sahip olmanın doğru olduğunu düşünerek Helal Gıda Sertifikası’nı aldık. Ayrıca güveni ve kaliteyi temsil ettiği için de bu belgenin duvarımızda olmasına önem veriyoruz. Helal Gıda Sertifikasını; sade makarna, un ve sade irmik çeşitlerimiz için aldık. Uzak Doğu ve Orta Doğu’nun birçok ülkesine ihracatımız ve bağlantılarımız devam ediyor. Aldığımız Helal Gıda Sertifikası ile bu ülkelerde yeni satış noktaları kazanma hızımızın artacağını düşünüyoruz. Bu hız artışıyla birlikte söz konusu ülkelere gerçekleştirdiğimiz ihracatın yüzde 20 oranında artacağını öngörüyoruz.

Sunar Grup Pazarlama Direktörü Mevlüt Nacar

40 yılı aşkın süredir Sunar Grup olarak Uzakdoğu’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ ya kadar 56 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Bu başarımızda özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya gibi Müslüman halkın yoğun olduğu bölgeler önemli rol oynuyor. Bu bağlamda satışımızı artırmada ve yeni müşteriler bulmada Helal Gıda Sertifikası’nın faydalı olduğunu gördük. Uzakdoğu’nun Müslüman ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinde, ürün üzerinde helal gıda logosunun olmasını talep ediyorlar. Yurt dışında bulunan Müslüman müşteri kitlesini düşünerek bu sertifikaya başvurduk. Somut bir örnek vermek gerekirse, Uzakdoğu pazarının Müslüman ülkelerinden sipariş veren müşterilerimiz, ilk önce sertifikamızın olup olmadığını sordu. Helal Gıda Sertifikası tüketiciler için dini vecibe açısından önemli olduğu gibi, sağlıklı ve hijyenik ortamlarda güvenilir bir şekilde tüketime hazır hale getirilen ürünlerin raflarda ayırt edilmesini kolaylaştıran bir güven hissi veriyor. Üretici için de helal ve temiz ürünü temsil eden bu sertifika, üretim anlayışında farklı bir sorumluluğu üreticiye yüklüyor. Bugün yurt dışı pazarlarda tüketici için helal logolu ürün almak bir ayrıcalık haline geldi. Elita Gıda için; ayçiçeği yağı, mısır yağı, fındık yağı, zeytinyağı ve soya yağı, Sunar Mısır için; nişasta ve glikoz, Sunar Özlem için; un grubunda Helal Gıda Sertifikası alındı. Bu sertifika Müslüman nüfusun yoğun olduğu coğrafyalarda ve Müslüman grupların yaşadığı Avrupa ülkelerinde; İsrail dahil olmak üzere ihracat yapılan tüm ülkelerde aranılan bir belge. Resmi açıdan belgeye sahip olmak ne kadar önemliyse, son tüketici açısından ürün üzerinde helal logosunu görmek de o derecede önemli. Bu hassasiyet belki tüm tüketicilerde olmayabilir ama genel olarak tüketici satın aldığı üründe helal gıda logosunu arıyor. Helal Gıda Sertifikası’nın pekiştirdiği güven hissi ile Uzakdoğu ülkelerinde istikrarlı bir şekilde yer almayı planlıyoruz. Ayrıca, Avrupa ülkelerinin etnik pazarlarında da kapasitemizi artırarak yer almayı hedefliyoruz./Özlem Elgün Harputluoğlu – Market


13 Ağustos 2011. 10:33
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x