“Her 100 liranın 35’i Devlete gidiyor”
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün,, “Türkiye’de işverenin asgari ücretli bir çalışanı için yaptığı her 100 liralık ödemenin 35,2 lirası devlete gidiyor. İşçiye ise bunun 64,8 lirası kalıyor” dedi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, “Türkiye’de şu anda bir işverenin asgari ücretli bir çalışanı için yaptığı her 100 liralık ödemenin 35,2 lirası devlete gidiyor. İşçiye ise bunun 64,8 lirası kalıyor” dedi.
Türkiye Personel Yönetimi Derneği’nin (PERYÖN) ATO Meclis Salonu’nda gerçekleştirdiği “2011 Yılı Ücret ve Performans Yönetim Trendleri Sempozyumu”nun açılışında bir konuşma Sinan Aygün, küreselleşen dünyada işletmelerin çok büyük rekabet baskısı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi.
Bu nedenle ihracatla kalkınmayı seçen ülkelerin çok büyük bir küresel rekabet baskısına karşı koyma zorunda olduklarını belirten Aygün, tek başına işletmelerin, genel olarak da ülkelerin uluslararası piyasalarda rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü elde etmesinde diğer unsurların yanı sıra ülkenin ücret politikasının da önemli bir rol oynadığını kaydetti. Çünkü ücretin işletmelerin en önemli kalemi olduğunu, bu yüzden ücret politikalarının ülkelerin sadece ihracatını değil, ithalatın yıkıcı etkisine karşı ekonomiyi ve istihdamı korumada da önemli bir rol oynadığını belirten Aygün, “Öylesine bir ücret dengesi kurabilmeliyiz ki ne kendi çalışanımızın emeğini ucuz bir şekilde başkalarına satmalıyız, ne de kendi istihdamımızı, Çin, Hindistan ve benzeri ülkelerin ucuz işgücü için üstlendiği maliyetin tam karşılığını alamamaktan şikayetçi” dedi.
Her iki tarafında bu memnuniyetsizliğinin en önemli nedeninin istihdam vergisi diye adlandırılan ücretler üzerinden ödenen vergi ve sigorta primi gibi yüklerin ağırlığı olduğunu belirten Aygün, “Türkiye’de şu anda bir işverinin asgari ücretli bir çalışanı için yaptığı her 100 liralık ödemenin 35,2 lirası devlete gidiyor. İşçiye ise bunun 64,8 lirası kalıyor”‘dedi.
Aygün devletin, gelir vergisi, SSK primi işçi payı, İşsizlik Sigortası İşçi Payı, gelir vergisi, damga verisi, SSK primi işveren payı, işsizlik sigortası işveren payı gibi isimlerler paranın yarısına yakınına el koyduğunu anlatarak bu durumu eleştirdi. Aygün, OECD ve Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü’nün hesaplamalarına göre Türkiye’de ücret üzerindeki vergi yükünün sosyal sigorta ve işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere yüzde 36,5 düzeyinde olduğunu bu rakamın evli ve 2 çocuklu bir çalışan esas alınarak yapıldığını bildirdi. Aygün, bu hesaplamaya göre Türkiye’nin ücret üzerindeki vergi yükü OECD ülkeleri arasında 8. sırada olduğunu bildirdi.
Aygün, bu haliyle Türkiye’deki ücret üzerindeki kamu yükünün aralarında Almanya, İtalya, İspanya, ABD, Kanada, Kore, Japonya, Meksika, Slovakya, Portekiz gibi ülkelerinde yer aldığı 20 OECD ülkesinden yüksek olduğuna işaret etti. Türkiye için önerdikleri ücret sistemini de konuşmasında anlatan Aygün, ülkenin ve işletmenin stratejik hedefleriyle uyumlu, ekonomik dalgalanmaların işgücü maliyetleri üzerindeki etkisini dengeleyebilecek biçimde esnek, verimlilik, kalite ve kar ölçütlerine bağlı ücretler üzerindeki kamu yükünün acilen azaltıldığı bir ücret sistemi istediklerini anlattı.
Son zamanlarda yapılan zamlar nedeniyle halk arasında bir fıkra da dillerden düşmez oldu.Bu fıkrayı sizler için sunuyoruz;
KÖPRÜNÜN ORTASINDAKİ ADAM (!)…*
Vezirler huzura çıkmışlar:
– Padişahım, hazinede para kalmadı.. Yeni vergilere ihtiyacımız var,
diyerekten.. .
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,
– Eeee! Ne vergisi koyalım? , demiş…
Vezirler:
– Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah,
– Tamam, demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
– Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Her hangi bir şikayet var mı?
– Hiç bir tepki yok Sultanım!
– İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da
bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine:
– Var mı halinden şikâyet eden?
– Yok!
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
– Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geceni köprünün
ortasında becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen
Padişah, çağırmış vezirlerini,
-Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler köye, Padişah sormuş:
– Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?
Ses yok.
Padişah tekrar :
-Ulan demiş, taş üstünde taş omuz üstünde baş komam!!! Var mı şikayeti
olan hemen söylesin!
diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
– Şey padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
– Eeee!, demiş Padişah bir umutla… Ne olmuş o köprünün
ortasındaki adama???
– Aksamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz,
mümkünse bir adam daha koysanız ?…
* YOK CANIM !. BİZİMLE, ÜLKEMİZLE, HALKIMIZLA HİÇ BİR İLGİSİ YOK…
SADECE BİR FIKRA !…