İnsan Sağlığının Korunması Hayvan Sağlığının Korunması ile Başlar.


Türk Veteriner Hekimleri Birliği, 6 Temmuz Dünya Zoonotik hastalıklar Günü vesilesi ile bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada hayvan sağlığı ve insan sağlığı arasındaki ilişkiye ve veteriner hekimlerin sağlık sınıfına dahil edilmemesinin adaletsizliğine değinildi.

Her yıl 2.7 milyon insanın zoonotik hastalıklardan dolayı öldüğünü ve bu hastalıklara karşı “Tek Sağlık” konseptinin uygulanmasının öneminin anlatıldığı açıklamada ayrıca veteriner hekimlerin her zaman olduğu gibi kurban bayramında da 24 saat görevlenin başında olduğu belirtildi.

Yapılan açıklama şöyle:


“Sağlıkta ayrımcılık olmamalıdır. Sağlık bir bütündür. Veteriner Hekimsiz sağlık olmaz.”

Dünya Zoonotik Hastalıklar Günü, Louis Pasteur tarafından kuduz aşısının başarı ile kullanıldığı 6 Temmuz 1885 tarihi dikkate alınarak her yıl 6 Temmuz’da zoonotik  hastalıklara karşı farkındalık oluşturmak amacıyla anılıyor ve kutlanıyor.

Bu vesileyle, Atlardan insanlara bulaşan ölümcül “Ruam” hastalığı için kendi ölümü pahasına aşı geliştirerek hocasının ve binlerce insanın hayatını kurtaran Veteriner Hekim Yüzbaşı Dr. Kemal Cemil Beyi ve yine aynı hastalıktan hayatını kaybeden Veteriner Hekim Bakteriyolog Yüzbaşı Hüdayi Beyi rahmetle anıyorum.

Yine mesleğini icra ederken zoonotik bir hastalık olan Brusella’ya yakalanarak sağlıkları bozulan ve halen tedavi gören meslektaşlarıma geçmiş olsun diyor, en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını ümit ediyorum.

Dünya Zoonotik Hastalıklar Günü, günümüz insanı ve gelecek nesiller için ciddi anlamda tehlike arz eden ve küresel bir tehdit haline gelen zoonozlara karşı insanları korkutmak ya da insan- hayvan ilişkisine negatif müdahalede bulunmak amacını taşımıyor.

Amaç, hepimizin refahı ve daha sağlıklı bir dünya vizyonunun gerçekleştirilebilmesi için, halk sağlığı stratejilerinde temel kabul gören, tıbbın en önemli ve uygulanabilir konusu olan koruyucu hekimlik kavramını hayata geçirmek için toplumu bilinçlendirmektir.

Yine bu günün amacı; Zoonotik hastalıkların sürdürülebilir kontrolü ve eradikasyonu için kaynakların da birleştirildiği toplum işbirliğinin yapılmasının gerekliliğine dikkat çekmektir. 6 Temmuz’da Dünyaya hayvanları korumanın insanları korumak olduğunu hatırlatmak amaçlanmaktadır.

Zoonotik hastalıklarla ilgili risk analizi yapılması, epidemiyolojik çalışmaların artırılması, entegre bir veri tabanının oluşturulması, tehditlerin önceden belirlenmesi, yeni ortaya çıkabilecek veya mevcut hastalıkların halk sağlığı tehdidi oluşturma boyutuna gelmeden önlenmesi ve kontrolüne yönelik faaliyetler COVID-19 Pandemisi ile daha önemli hale gelmiştir.

Yapılan araştırmalarda COVID-19’a kadar Dünya üzerinde her yıl 2 milyar vaka olduğu ve 2,7 milyon insanın zoonotik hastalıklardan öldüğü tahmin edilmektedir. İnsanlarda görülen hastalıkların %61’i hayvansal kökenlidir. Yeni oluşan patojenlerin (Ebola, Batı Nil, COVID-19, Maymun Çiçeği, Kuş Gribi)  % 75’i hayvanlardan insanlara geçmektedir. Gıda kaynaklı hastalıkların %90 dan fazlası hayvansal gıdalardan kaynaklanmaktadır. Her yıl ortaya çıkan 5 yeni insan hastalığının 3’ü hayvan orijinlidir. Zoonotik hastalıklar grubunda yer alan etkenlerin %80’i potansiyel biyoterör etkenleri arasında bulunmaktadır.

Sağlık Bakanlığı’nın tehlikeli görüp ihbarını mecbur kıldığı 50 hastalıktan 26’sı hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar olup, ülkemizde Dünyadaki 200’ün üzerindeki zoonotik hastalığın ortalama 5/2’sine rastlanmaktadır. Halen en çok rastlanan zoonotik hastalıklar olarak Brucella (Malta humması), Şarbon, Salmonellozis, Tüberküloz, Kırım Kongo Kanamalı ateşi, Tokzoplazma, Kist Hidatik ile Kuduz hastalığı sayılabilir.

Zoonotik hastalıklar; Hasta hayvana temasla, hasta hayvanlardan elde edilen kontrolsüz gıdaların tüketimiyle, hayvanın salgılarına, kanlarına veya diğer çıkartılarına dokunmayla, deri, kürkleri veya deriden yapılan eşyalara doğrudan veya dolaylı temasla ve kene, sivrisinek vb. aracılığıyla bulaşmaktadır.

Sayın Basın mensupları;

Geçtiğimiz yakın zaman içinde yaptığımız 4 basın açıklamamızı hatırlatmak istiyorum.

Bunlar;

1-12/05/2022;Halkımızın Sağlığını ve Gıda Güvenliğini Temin Etme Uğrunda Daha Ne Kadar Can Kaybetmemiz Gerekiyor.

2-25/05/2022; Küresel salgınları önlemenin yolu “Tek Sağlık” yaklaşımıdır.

3-16/06/2022 “TVHB’ den, TBMM’ye dikkat çeken uyarı; Sağlık Sınıfında ayrım yapılamaz”

4-18/06/2022 Tüm dünyada sağlık sınıfındayız, Türkiye’de tanımlanmıyoruz

Yasal ünvanımız “hekim” ama “hekim” sayılmıyoruz

“Veteriner hekimlerin sağlık sınıfına dahil edilmemesi haksızlığını ve hukuksuzluğunu yargıya taşıyacağız”

TVHB Merkez Konseyi Baskani Ali Eroglu
Ali Eroğlu

Bugüne kadar kamuda çalışan veya mesleğini serbest olarak icra eden yüzlerce veteriner hekim hayvan sağlığını koruma, hastalıklarla mücadele, veteriner halk sağlığı ve milletine sağlıklı gıda sunma derdinde iken sahada, mezbahada, gıda denetiminde ya da kliniğinde görevleri başında kendini bilmezler tarafından darp edildiler ve birçoğu ağır yaralandı. 25 Nisan 2022 tarihinde Sorgun’da yaşanan acı olay bir canımıza mal oldu. Meslektaşımız görevi başında şehit edildi.

DİĞER HABERLER
Türkiye'deki hayvancılık modeli değişmelidir

Veteriner Hekim Volkan LALE, görevi başında iken, eli bıçaklı bir hainin gerçekleştirdiği saldırıda hayatını kaybetti.

Veteriner hekimler sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışında olduğu sürece bu hadiseler artarak devam edecektir. Ne ilk ne de son olacaktır. Çareler henüz tükenmeden tedbir alınırsa canlar kaybedilmeyecektir.  Bu konuda ağır yaptırımlar uygulanmadıkça şiddet şiddeti doğuracaktır.

Tüm Dünyada olduğu gibi Veteriner Hekimlerin de bir sağlık çalışanı olduğu gerçeğinden yola çıkarak fiili hizmet zammı, emeklilik özel hizmet tazminatı vb. düzenlemelerde hakkımız olanın verilmesini istiyoruz.

Yarın yeni güne yeni ümitlerle uyanmak istiyor, herkesin sorumluluğunu bir kez daha haykırıyor, ilgili makamları sağlıkta şiddet yasası kapsamı için bir kez daha göreve çağırıyor, bir sağlık çalışanı ve temel sağlık hizmetlerinin aktörü olan veteriner hekimlerin bir an önce sağlıkta şiddet uygulaması kapsamına alınmasını zaruri görüyoruz.

Sağlık çalışanlarının özlük-mali haklarının ve emekli hekimlerin maaşlarının iyileştirilmesini içeren teklifin TBMM’de kanunlaşması ile sağlık çalışanı olup düzenlemeye dahil edilmeyen veteriner hekimler hayal kırıklığına uğramıştır.  Sağlık ordusunun bir neferi ve sağlık sisteminin ayrılmaz bir parçası olan veteriner hekimlerin,  bu düzenlemede dışlanması hakkaniyetsizliktir, kabul edilemez. Bu tavır hem veteriner hekimleri, hem de veteriner hekimlerimizin hizmet alanı olan toplum sağlığını derinden etkilemiştir.

Bugün 6 Temmuz Dünya Zoonotik Hastalıklar Günü. Veteriner hekimlerin çalışmaları esas itibarı ile zoonotik hastalıklarla mücadele ve gıda sağlığının korunması olduğundan insan sağlığı ile iç içe geçmiştir. Tıp Fakültelerinde birçok akademisyen veteriner hekim, geleceğin beşeri tıp hekimlerine anatomi, mikrobiyoloji, fizyoloji, biyokimya, histoloji, farmokoloji, parazitoloji, patoloji, viroloji,  gıda hijyeni ve teknolojisi gibi temel sağlık bilimlerinde dersler vermekte, onlara hocalık yapmaktadır.

657 Sayılı Yasaya göre de sağlık sınıfında sayılan veteriner hekimler, konu özlük hakları olduğunda sağlık çalışanı kabul edilmemektedir. Bu durumu bilim ve hukuk ile izah etmek mümkün değildir.

Bu açıdan bir an önce bu mağduriyetin giderilmesi noktasında veteriner hekimleri de kapsayacak yeni bir çalışmanın başlatılmasını talep ediyoruz.

Aksi halde Anayasa’nın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı olan, hakkaniyetten uzak uygulamalar,  bu haliyle sağlık çalışanları arasındaki ayrımı daha da derinleştirecek, kamu düzenini, çalışma barışını olumsuz etkileyecektir. Camia olarak bu haksızlık ve hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için gerekli tüm argümanları kullanacağımızın bilinmesini isteriz.

Bizler de sağlık sınıfındaki beşeri hekimlerin ‘Hipokrat Yemini’ gibi mesleğe adım atarken bir ant ile başlarız. Bu andımız, ‘Yaşamımı insanlık yoluna adayacağıma’ diye başlar.

Maymun Çiçeği Hastalığı ile bir kez daha zoonotik hastalıkların toplum sağlığını tehdit ettiği ve küresel tehlike oluşturduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.

 Sağlıkta “bir olunmazsa”“hiç olunacağı” unutulmamalıdır.

 Zoonotik Hastalıklarla mücadelede en etkili yol “Tek Sağlık” yaklaşımıdır. Sağlıklı Hayvan, Sağlıklı Gıda, Sağlıklı Çevre ve Sağlıklı Toplum olgusu Tek Sağlık yaklaşımı ile mümkün olacaktır.

 Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ortak yayınladıkları deklarasyonla hükümetlere “Tek Sağlık” yaklaşımını benimsemeye ve uygulama çağırısında bulunmuştur.

2019 – 2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planının Tarım Sektörü Hedefleri arasında; Hayvancılığın geliştirilmesi başlığı altında, hayvan sayısından sağlığına, beslenmesine kadar işletmelerin büyüklüğüne kadar ve özellikle “İşletme Odaklı Koruyucu Veteriner Hekimlik Sistemi ile hayvan refahını içerecek şekilde insan ve hayvan sağlığına yönelik tek sağlık politikası hayata geçirilecektir” ifadesi yer almaktadır.

DİĞER HABERLER
TVHB: Sağlıklı Süte Erişim Herkesin Hakkı

 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planının hazırlanmasına temel teşkil eden Tarım ve Gıdada Rekabetçi Üretim Özel İhtisas Komisyonu Raporunda;“Hayvan sağlığının doğrudan insan sağlığını etkilediği ve hayvansal ürünlerin insan   beslenmesindeki tartışmasız önemi düşünüldüğünde, insan sağlığının hayvan sağlığına bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Zoonozlar yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar ve halk sağlığı giderek ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle bugün dünyada “Tek Sağlık” konseptinin önemi her geçen gün artmaktadır. “Sağlıklı İnsan İçin Sağlıklı Hayvan” gerekliliği üzerine kurulu “Tek Sağlık” yaklaşımında, hayvan sağlığı ve refahı, gıda güvenilirliği ve halk sağlığı konuları da önem kazanmaktadır.” İfadesi bulunmaktadır.

 Bu durumda Tek Sağlık uygulamaları için işlevsel yapılar oluşturulmalı. Doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı Hastalık Kontrol ve İzleme Merkezi kurulmalıdır. Burada Beşeri hekimler, veteriner hekimler, Çevre uzmanları, gıda hijyenistleri ve diğer sağlık grubu birlikte multidisipliner faaliyetlerde bulunmalıdır. Yine, çok başlılığa son veren, etkin, motivasyonu yüksek, hızlı karar alabilen, problemlere anında çözümler getirebilecek, uluslararası kurallara uygun, 5996 sayılı kanunla uyumlu bir “Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün” kurulması ve bu Genel Müdürlüğün taşra yapılanmasının sağlanması ile yeterli sayıda veteriner hekimin (en az 5000) istihdam edilmesi öncelikli bir konudur. Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1984 yılında kapatılması ülkemiz için bir kırılma noktası olmuştur.

  3 gün sonra Kurban Bayramı idrak edilecektir. Her yıl 2.5 milyon civarında Küçükbaş, 1 milyona yakın Büyükbaş hayvan kurban edilmektedir. Bu da kurbana dönük önemli uygulamaları beraberinde getirmektedir. Hayvan sevklerinden, satış yerlerine, kesimlerden etlerin muhafazası ve tüketilmesine kadar her konu hayvan, insan ve çevre sağlığı açısından önemli olup bilimsel ve yasal anlamda belirlenen kurallara uymayı gerektirmektedir.

 Ülkemizde başta KKK Ateşi,tüberküloz, brusella, şarbon, ekinokok kisti ve tenya olmak üzere çeşitli zoonoz hastalıklar büyük ve küçükbaş hayvanlarda görülmektedir.

Kırsalda yapılan ve riskli olan bölgelerde kenelere dikkat edilmelidir.

Bazı hastalıklar canlı hayvanlarda belirtiler oluşturabilirken. ( yüksek ateş, öksürük, güç veya sesli nefes, ağız. burun akıntısı, ishal gibi) bazıları herhangi bir belirti oluşturmaz. Bu nedenle kesim öncesinde hayvanların, kesim sonrasında ise kan, et ve iç organların veteriner hekim muayenesinden geçmesi gerekir. Ayrıca hayvan sağlıklı dahi olsa kesimin hijyenik yapılmaması neticesinde pek çok hastalık etkeni etlere; deri, bağırsak içeriği, kesim aletleri veya kasaptan da geçebilmektedir. Bu nedenle kesimlerin bu işlem için yetkililer tarafından belirlenmiş alanlarda, eğitimli kasaplar tarafından ve veteriner hekim kontrolünde yapılması önerilmektedir.

Ancak kırsal bölgelerde yapılan kesimlerde kurbanını yetkilendirilmiş kesim alanına getiremediğinden kendisi kesmek durumunda kalan vatandaşlarımız da olabilmektedir. Bu vatandaşlarımızın kesim esnasında kanda, ette veya iç organlarda normalin dışında şüpheli bazı renk ve oluşumlar görmeleri halinde mutlaka veteriner hekim ile irtibata geçmeleri önerilmektedir. Veteriner hekim kesim yerine gelene kadar ise şüpheli hayvana ait hiçbir parçanın atılmaması, özellikle baş, karkas ve iç organların muayene için muhafaza edilmesi önem taşımaktadır. 

Kurban kesiminde el ve kullanılan ekipmanın temizliğine özen gösterilmeli, kesim işlemi maksimum 30 saniye içinde yapılmalıdır. Derinin dış yüzeyine temas edildikten sonra eller ve kullanılan ekipman yıkanmadan tekrar ete temas ettirilmemelidir. Bu nedenle kesim en az iki temiz bıçakla yapılmalıdır.  Etin yer ve derinin dış yüzü ile teması önlenmelidir. Gövdeye bulaşan pisliğin uzaklaştırılmasında bıçak kesinlikle kullanılmamalıdır. Ayrıca iç organların çıkartılması esnasında mide ve bağırsaklara zarar verilmemeli ve içeriklerinin ete bulaşması engellenmelidir. İç organların kesimden sonra en geç 30 dakika içerisinde çıkarılması gerekir. Önce karın içi, sonra göğüs içi organları çıkarılmalıdır.

Yine hastalıkların hayvanlar, insanlar ve çevrede yayılımında kesim esnasında ortaya çıkan atıkların usulüne uygun olarak bertaraf edilmemesi önemli rol oynamaktadır. Çoğu zaman hastalık belirtisi gösteren, görsel olarak insani tüketime uygun olmadığı düşünülen organ ve dokular çöpe veya çevreye gelişi güzel atılabildiği gibi hayvanlara da verilebilmektedir. Bu durum ise etkenlerin yaşam döngüsünün devam etmesine ve hastalıkların hayvanlar ve insanlar arasında daha da fazla yayılmasına neden olmaktadır. Tüketime uygun olmayan hayvansal atıkların tekniğine uygun olarak bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kurban kesimlerinin yetkili makamlarca belirlenmiş alanlarda yapılmasının istenmesindeki faktörlerden birisi de budur. Zira belirlenen kesim alanlarında atıklar usulüne uygun olarak toplanabilmekte ve imha edilebilmektedir. Eğer kesim kırsalda yapılıyor ve kesim alanına gitme imkânı yoksa atıkların sokak ve vahşi hayvanların ulaşamayacağı derinlikte çukurlara gömülmesi ve üzerlerinin kireç ile kapatılması gerekir.

DİĞER HABERLER
Rusya gıda ambargosundaki delikleri kapatıyor

Kurban derisi milli servettir ve israf edilmemelidir. Kurban derisinde bıçak yarası ve kesik olması değerini düşürmektedir. Yüzülen deriler yıkanmamalı ve kesimi takiben en geç 1 saat içinde tuzlanmalıdır. Bu amaçla deri temiz ve kuru bir yerde et yüzeyi üste gelecek şekilde sererek havalandırıldıktan sonra tüm yüzeyi kaplanacak şekilde tuzlanmalıdır. Bu için küçükbaş hayvan derilerinde 2 kg, büyükbaş hayvan derilerinde ise 6 kg tuz yeterli olmaktadır. İyice tuzlanan derinin tuzlu yüzeyleri bir biri üzerine katlanıp serin ve gölge bir yerde bozulmadan muhazafa edilebilmektedir.

Kurban etleri, serin bir yerde hava alması sağlanarak kesim sıcaklığından oda ısısına düşmesi beklendikten sonra buzdolabına kaldırılmalıdır. Kesim sonrasında elde edilen kasların ete dönüşmesi için yaklaşık bir gün buzdolabında bekletilmesi gerekmektedir. Bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde tüketilecek etler buzdolabının soğutma bölümünde muhafaza edilebilir. Daha uzun süre saklanacak etlerin ise dondurularak saklanması gerekmektedir. Etlerin tekrar tekrar dondurulup çözündürülmesi daha çabuk bozulmasına ve gıda zehirlenmelerine yol açabilir. Bu nedenle etler, hane halkının bir öğünde tüketebileceği miktarlarda porsiyonlara bölünerek buzdolabı poşetleri içerisinde buzdolabının dondurucu bölümünde -18C°’de muhafaza edilmelidir. Kavurma yaptıktan sonra dondurulan etler ise daha uzun süre dayanabilmektedir.

Etlerin kesiminde ve parçalanmasında kullanılan bıçak, satır ve kesme tahtası gibi gereçler kesim öncesinde ve sonrasında iyice yıkanmalıdır. Et ile uğraşacak kişilerin hem ete temas etmeden önce hem de etlere temas ettikten sonra ellerini sabun ve su ile iyice yıkaması gerekmektedir. Etlerin doğranmasında kullanılan gereçler kesinlikle salata ve meyve gibi çiğ olarak tüketilecek gıdaların hazırlanmasında kullanılmamalıdır. Etlerin çiğ yada az pişmiş olarak tüketilmesi sağlık açısından bazı sakıncalar oluşturabilir. Bu nedenle etler iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir. Etlerin merkezi sıcaklığının 70°C’nin üzerine çıkarılması önerilmektedir. Bunun anlaşılmasında dikkat edilmesi gereken kriterlerden birisi etten sızan kanlı sıvının kırmızı görünümünün tamamen kaybolarak gri/kahverengi renge dönmesidir. Etlerin merkezinde de aynı şekilde kırmızı görünümün kaybolarak gri/kahverengi renge dönmesi gerekmektedir. Bir öğünde tüketilemeyen pişmiş etler mutlaka buzdolabında muhafaza edilmeli, oda sıcaklığında ve açıkta bırakılmamalıdır. Buzdolabından çıkarılan etler tüketilmeden önce yeniden çok iyi bir şekilde merkezleri 70°C’nin üzerine çıkacak şekilde ısıtılmalıdır.

Et ve et ürünleri bakterilerin çoğalmaları için son derece uygun bir ortam niteliğindedir. Bir bakteriden uygun koşullarda 12 saatte 16 milyar bakteri üremektedir. Bu durum hafif bir bakteri yüküne sahip bir etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından ne derece büyük bir tehlikeye dönüşebileceği konusunda fikir vermektedir.

Her zaman olduğu gibi Kurban Bayramı dolayısıyla 7/24 hizmetlerine devam edecek veteriner hekim meslektaşlarımıza teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

Katılımlarınız için tekrar teşekkür ediyor, sizlerin, milletimizin ve tüm meslektaşlarımızın Kurban Bayramlarını kutluyor, sağlıklı, huzurlu nice bayramlar diliyoruz.

Ali EROĞLU
TVHB Merkez Konseyi Başkanı


6 Temmuz 2022. 15:40
0 0 Oylar
Okuyucu puanı
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x