İsrail bir şehir efsanesi mi?


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tohumda ‘İsrail’e bağımlıyız’ iddialarına cevap verdi. Eker Genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili de net konuştu.   Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tohumculukta Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, ”Bu bir şehir efsanesi, doğru değil. Türkiye tohumculukta dışa bağımlı bir ülke değildir. Tohumculuk sektöründe muazzam bir gelişme sağlandı” dedi. Bakan Eker, AA Editör Masası’na konuk oldu gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Eker, Türkiye’de tohumculuk sektöründe büyük artış yaşandığını, birçok tohumculuk firmasının mevsimsel şartlardan etkilenmemek için dünyanın çeşitli ülkelerinde tohumculuk üretimi yaptığını söyledi.

Türkiye’nin tohumculukta dışa bağımlı bir ülke olmadığını vurgulayan Eker, ”Bu bir şehir efsanesi, doğru değil. Türkiye tohumculukta dışa bağımlı bir ülke değildir. Tohumculuk sektöründe muazzam bir gelişme sağlandı” diye konuştu.  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin tohumculuk sektöründe İsrail’e bağımlı olduğu iddialarına ilişkin de ”İsrail’e geçen sene yaklaşık 140 milyon dolar tarım, gıda ürünü sattık. Bunun içerisinde tohum da var. İsrail’den aldığımız yaklaşık 27 milyon dolar, onun da içerisinde gıda maddesi var, tarım var, tohum var. Aldığımız belli, sattığımız belli, sattığımız aldığımızdan 4 kat daha fazla. Buna rağmen birileri kalkıp ‘bizi İsrail tohumuna mahkum ettiler, muhtaç ettiler’ diyor. Bu efsane, öyle bir şey yok. Türkiye, bugün tohumculuk sanayinde hamdolsun çok çok iyi bir noktada, dünyada ihracatı giderek artan bir ülke” dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, anasınıfından başlamak üzere ilkokulunun ilk 5 sınıfındaki 7 milyon öğrenciye özellikle süt arzının fazla olduğu dönemlerde tüketilmek üzere 200 mililitrelik sağlıklı sütlerden verileceğini belirterek, ”Bununla ilgili prosedür dün itibarıyla başladı, Sayın Başbakanımız imzaladı” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı öğrencilere süt dağıtımı uygulamasının, süt piyasasını nasıl etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Eker, Türkiye’de uygulanan hayvancılık politikalarıyla Türkiye’nin süt üretiminin son 8-9 yılda 8 milyon tondan 13,5 milyon tona çıktığını bildirdi.

Bunun sayısal olarak hayvan varlığında artış olmadan, elde edilen süt verimi artışı olduğuna işaret eden Eker, kendilerinin de zaten verimliliği artırmayı hedeflediklerini söyledi. Eker, şunları kaydetti: ”Burada mevsimsel bir etki de var, kışa girerken doğumlar olur, o doğumların hemen ertesinde süt verimi yavaş yavaş artar, doğumdan sonraki üçüncü ayda süt verimi maksimum noktaya çıkar. İlkbaharda yağışların, yeşil yemlerin miktarının artmasıyla süt veriminde ilave artış olur, süt verimi arttığında tüketim aynı şekilde artmazsa fiyatlar düşüyor, üretici lehine. Fiyat dalgalanmaları üreticinin taşıyamayacağı noktaya geldiğinde ne olur, üretici elindeki dişi hayvanı elinden çıkarır. ‘Anası olmadan danası olmaz’ prensibi gereği yavru doğuran dişi materyal kesileceğinden dolayı bu defa et sıkıntısı karşımıza çıkar. Böyle birbirini izleyen fasit daireye dönüşme tehlikesi var.”  2009’dan itibaren böyle bir durumun yaşanmaması için süt arzının yüksek olduğu dönemlerde piyasadan taze sütü çekmeye başladıklarını ve fiyatın belirli bir seviyede durmasını sağladıklarını anlatan Eker, eskiden ithal edilen süt tozu yapımını da teşvik ettiklerini ifade etti.   Giderek süt veriminin ve üretimin arttığını ancak yeni nesillerde reklamların etkisiyle okul kantinlerinde bir takım gazlı, boyalı, renkli yüksek kalorili içecekleri tüketme eğiliminin arttığını belirten Eker, bunun da obeziteye yol açan bir neden olduğunu ifade etti.  Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile obeziteyle mücadele konusunda birlikte adım attıklarını ve okul kantinlerinde bir takım tedbirler aldıklarını anlatan Eker, ancak bunun yetmediğini çocukların sağlıklı bedensel gelişmelerinin, ruhsal ve fiziksel gelişimlerin sağlamak için mutlaka sağlıklı beslenmeleri gerektiğini bunun için de süt ve et ürünleri tüketmeleri gerektiğini vurguladı.

DİĞER HABERLER
Cargill,  İzmir’de yeni bir hayvan beslenmesi teknoloji uygulama merkezi açıyor

 ”Sadece bir değil, birkaç amaca hizmet ediyor”

Bu doğrultuda birkaç amaca hizmet eden bir uygulama başlattıklarını anlatan Eker, şöyle devam etti:  ”Sayın Başbakanımız talimat verdi ve biz de kararları hazırladık anasınıfından başlamak üzere ilkokulunun ilk 5 sınıfındaki 7 milyon öğrenciye özellikle süt arzının fazla olduğu dönemlerde tüketilmek üzere 200 mililitrelik sanayide hazırlanmış sağlıklı sütlerden verilecek.  Bununla ilgili prosedür dün itibarıyla başladı, Sayın Başbakanımız imzaladı. Tabii Bakanlar Kurulu kararı uygulamaya giriyor. Biz 90 milyon lira bu iş için, başlangıç için para ayırdık hesapladığımız zaman 5 gün 200 mililitre 7 milyonla çarptığımız zaman 100 binlerce ton yapar.”  Kampanyada öğrencilere dağıtılacak sütlerin özel sektörden, sanayicilerden usulüne göre ve uygun fiyat verenlerden alınacağını bildiren Eker, bu konunun paydaşlarının sadece Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı olmadığını söyledi.

Eker, ”Aslında bununla biz bir yandan üretimi desteklemiş oluyoruz, bir yandan süt sanayicileri süt sanayisini, hayvancılığı desteklemiş oluyoruz. Dolasıyla bunlarla birlikte ele alınacak ve onların da faydasına olacak bir gelişme. Sonuçta toplumda çocukların süt içme alışkanlığı kazanması, ileriki hayatlarında süt tüketmeleri son derece önemli. Bunu hayata geçiriyoruz.”

”Hayvancılığa olumlu etkisi olacak”

Söz konusu projenin genel manada hayvancılığı olumlu etkileyeceğini ifade eden Eker, kendilerinin etle ilgili biraz daha orta ve uzun vadede ayrı stratejileri olduğunu, Türkiye’de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi eti bir manada sütten ayırmaya çalıştıklarını belirtti.  Sütçü ırkların erkeklerinden et alınmasının gelişmekte olan ülkelerin, fakir ülkelerin işi olduğunu anlatan Eker, ”Kaliteli et, etçi ırklardan, etçi hayvanlardan elde edilen ettir. İkisini birbirinden ayırmak suretiyle et fiyatlarını o şekilde regüle etmeyi düşünüyoruz. Et ve süt Kurumu adı altında yeni bir kurum oluşturduklarını ve Et ve Balık Kurumu’nun fonksiyonlarına ilave fonksiyonlar getiriyoruz” şeklinde konuştu.   Eker, süt tüketiminin artmasının birebir et fiyatlarıyla ilgisi olmadığını ama genel anlamda hayvancılığa olumlu etkisi ve katkısı olacağını sözlerine ekledi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, eskiden bozuk gıda imal eden, satanlarla ilgili teşhir yapamadıklarını, firma ismini ilan edemediklerini hatırlatırken, ”Yeni düzenlememizde bu var ve önümüzdeki günlerde teşhir edeceğiz. Çok kısa süre içerisinde, muhtemelen bir hafta, 10 gün içerisinde Bakanlığımızın sitesinden bunları ilan edeceğiz” dedi.

Eker, AA Editör Masası’nda, AA’nın yurt dışı temsilcileri, bölge müdürleriyle Ankara’da görev yapan birim editörlerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.  Bal ile ilgili televizyonlarda yayımlanan reklamların hatırlatılması üzerine Eker, bal ile ilgili çok ciddi bir piyasa araştırması yaptıklarını bildirdi.  Çok sayıda numuneler aldıklarını ve bu numunelerin bir kısmının yerel laboratuvarlarda sonuçları alındığını anlatan Eker, bunların sonuçlarına referans laboratuvarlarında şu anda bakıldığını ifade etti.  ”Doğrusu reklamları abartılı ve şüpheli karşılıyorum, kişisel kanaatim bu” diyen Eker, gıda ürünlerinde herhangi bir kusur, yanlışlık tespit ettiklerinde çok ağır cezalar verdiklerini söyledi. Bakan Eker, şöyle devam etti:  ”Maalesef bu bitki menşeli gıda takviyeleriyle ilgili de aynı şeyi söyleyeceğim. Onunla ilgili olarak da biz asla bakanlık olarak üretim izni veya ithalat izni verdiğimiz ürünlerin hiçbirinde ‘bu tansiyonu düşürür, şekeri azaltır, bu saç çıkartır, kilo verdirir, kilo aldırır’ diye bir şey yok, yasak.  O amaçla da izin verilmiyor, sadece ve sadece gıda takviyesi, beslenmenize bir takviye. İzni alıyor, izni aldıktan sonra internet üzerinden gidiyor… Biz bunlarla mücadele ediyoruz, RTÜK’e, Reklam Kurulu’na şikayette bulunuyoruz.  Televizyonlardaki bal reklamları içinde aynı şey. Ben görüyorum, hayret ediyorum, yok öyle şey. Bunlarla ilgili şikayette bulunuyoruz, takip ediyoruz, ürünleri toplatıyoruz. İllerde piyasadan toplatıyoruz.”

DİĞER HABERLER
Danıştay uygulamayı bir kez daha durdurdu.

Bozuk gıda imal edenler, satanlar teşhir edilecek  Eskiden bozuk gıda imal eden, satanlarla ilgili teşhir yapamadıklarını, firma ismini ilan edemediklerini, hukuki mevzuatın buna müsait olmadığını hatırlatan Eker, şöyle konuştu:  ”Yeni düzenlememizde bu var ve önümüzdeki günlerde teşhir edeceğiz. Bütün gıda maddeleri için geçerli bu. Çok kısa süre içerisinde, muhtemelen bir hafta, 10 gün içerisinde. Firma adı vereceğiz, mevzuatı değiştirdik, engelini kaldırdık. Bakanlığımızın sitesinden bunları ilan edeceğiz.  Buradaki bal reklamlarından da sık sık örnekler alınıyor ve onlarla ilgili olarak da toplatma, idari para cezaları, savcılığa suç duyurusu, üretim iznini iptal edilmesi, ürün toplatma dahil bütün tedbirlerin hepsi alınıyor. Reklam Kurulu’na, RTÜK’e başvuruda bulunuyor, bu haksız reklamdır, doğru değildir, tüketiciyi aldatıyor, yönlendiriyor, yanlış bilgi veriyor şeklinde bildiriyor, takip ediyoruz.  Hep birlikte mücadele etmemiz gereken bir alan. Süreç şöyle; ürünün numunesini aldık, yerel veya merkezi laboratuvarda sonuç aldık fakat bunun itiraz üzerine referans laboratuvarına gitmesi son konusu. Birde referans laboratuvarımız var.  Referans laboratuvarını 2010 yılında kurduk, dünyanın en büyük ve en etkin çalışan laboratuvarlarından bir tanesi. Her türlü analizi yapıyoruz, hormon analizi, vitamin analizi, GDO analizi, dijoksin analizi yani yok yok. Muhteşem, muazzam bir laboratuvar, milyonlarca Avro ile yaptık. Orada kesinleşince bitiyor süreç.”

 ”Tohumculukta dışa bağımlı değiliz”

Bakan Eker, Türkiye’nin tohumculukta dışa bağımlı olup olmadığının sorulması üzerine, ”o bir şehir efsanesi, doğru değil, biz bağımlı değiliz” dedi.

Türkiye’nin sadece belirli alanlarda Dünya Ticaret Örgütü üyesi olarak ticaret yaptığını belirten Eker, özellikle 2004’te çıkarttıkları Bitki Islahçılık Kanunu ve arkasından hayata geçirilen Tohumculuk Sektör Kanunuyla birlikte Türkiye’de tohumculuk alanında muazzam gelişme sağladığını belirtti.

Şu anda, Türkiye’deki tohumculuk firmalarının Güney yarım küredeki ülkelerde bile üretim yaptığına dikkati çeken Eker, ”sadece mevsimsel avantajdan istifade etmek için, oranın yazında gidip orada üretim yapıyorlar” diye konuştu.  Türkiye’nin geçen sene tohum ihracatının 100 milyon doların üzerinde olduğuna işaret eden Bakan Eker, şunları kaydetti:  ”Burada muazzam bir gelişme var. Bütün hububat ve bakliyat tohumlarının yüzde 99 küsüru Tarım Bakanlığı’nın enstitülerinin geliştirdiği tohumları kullanıyor. Hibrit sebzede, Türkiye ihtiyacının yüzde 90’ını dışarıdan alıyordu. Hibrit sebze, seralarda yetiştirilen domates, salatalık, yeşil biber daha çok bunlar. Bu üç ürünün tohumu. Bu da seralarda yetiştirilir.  Sera alanı Türkiye’ye yaklaşık 650 bin dönüm. 5 milyon hektar civarındaki sebze, meyve ekiliş alanında bunun sadece 600 bin dönümü. 5’te 1’i de değil, yüzde 10’u civarındaki üretileni dışarıdan alınıyordu. Onun da sebebi şuydu: Türkiye 1984 yılında hibrit sebze ticaretini libere etti.

DİĞER HABERLER
İşte yangının ardındaki gerçek!

Fakat Türkiye kendi ülkesinde bunun üretimini teşvik edecek yasal alt yapı oluşturmadı. Ben o tarihte Tarım Bakanlığında çalışıyordum, bunun taslağı hazırlandı fakat hükümet ve ondan sonraki hükümet bunun kanunun çıkarmadılar.  Neydi o kanun; Bitki Islahçı Hakları Kanunu yani bitki patent kanunu. Bu şunun için gerekli, hibrit sebze tohumu geliştirdiğiniz zaman yeni bir tohum çeşidi. Yeni bir domates tohumu geliştireceksiniz, bu doğal ıslahtır, normal ıslahtır, iyileştirmedir. Bunu 4 yıl, 5 yıl çalışıyorsunuz.  Teknoloji, bilgi, sermaye kullanıyorsunuz. Rengi daha çok kırmızı olan domates geliştiriyorsunuz, eğer bunun size ait olduğunu kanıtlayacak yasal bir düzenleme yoksa, patent kanunu yoksa siz o ülkede onu yapmazsınız. Sanayici olsanız yapmazsanız, bilim insanı olsanız yapmazsanız. Bu kanun yapılmadığından dolayı Türkiye’de bu alanda yatırım yapılmadı, çalışma yapılmıyordu”  Kendilerinin 2004 yılında ilgili kanunu çıkarttığını ve hemen arkasından bakanlığın üniversiteler ve özel sektörle birlikte bu alanda bir proje başlattığını anlatan Eker, Türkiye’de hızla bu çalışmalar yapıldığını söyledi.

 ”Türkiye ihtiyacının tamamını karşılayacak durumda”

”Şu anda Türkiye eğer bir gram, hiç ithalat yapmazsa, Türkiye bütün ihtiyacının tamamını içeriden karşılayacak durumda” diyen Bakan Eker, ithalatın mecbur veya bağımlı olunduğundan yapılmadığını söyledi.  Bakan Eker, şöyle devam etti: ”Bu sonuçta bir teknoloji pazarı, piyasası. Dolayısıyla bu daha çok verim veriyor, üretimi pazar için yapıyor. İnsanlar, (ben parasını veririm, alırım her sene tohumu yenilerim. Fransızların, Kanadalıların, Almanların, Hollandalıların yaptığı, geliştirdiği tohum var, ondan alırım) diyor.

Uluslararası piyasası aynı şuna benziyor; Almanların BMW’si, Audi’si var, Mercedes’i var, ama Almanya’ya diyebilir misiniz? ‘Siz Japon arabası, Fransız arabası satma’. Diyemezsiniz. Fransız için de, Alman için de, Hollanda için de böyle.”

 ”İsrail’den aldığımız belli sattığımız belli”

İsrail’den tohum ithalatına ilişkin soruya karşılık da Türkiye’nin İsrail’e geçen sene yaklaşık 140 milyon dolarlık içerisindetohumda bulunan tarım ve gıda ürünü sattığını belirten Eker, İsrail’den alınan yaklaşık 27 milyon dolarlık ürünün içinde de gıda maddesi, tarım maddesi ve tohum bulunduğunu kaydetti.

Eker, ”Aldığımız belli, sattığımız belli. Sattığımız aldığımızdan 4 kat daha fazla, ama bütün bunlara rağmen birileri, ‘efendim, bizi İsrail tohumuna mahkum ettiler, muhtaç ettiler’… O efsane, öyle bir şey yok. Mecbur değil, geçmişte vardı, tedbirleri alındı, alınan tedbirlerle de Türkiye bugün tohumculuk sanayinde hamdolsun çok çok iyi bir durumda. İhracatı da dünya pazarlarında giderek artan bir ülke” diye konuştu.

Dünyanın Çin ve Amerika’dan sonra 3. büyük tohum gen bankasını Türkiye’de kurduklarını belirten Eker, Tohum Gen Bankasını 2010 yılında Ankara’da Yenimahalle’de hizmete açtıklarını ve şu anda içinde yaklaşık 70 bin çeşit tohumun özel iklim odalarında, basınç altında ve özel ambalajlar muhafaza edildiğini söyledi.

Eker, Gen Bankası’nda bu tohumların sürekli çimlenme testinin yapıldığını, canlılıklarını muhafaza edip etmediklerinin kontrol edildiğini ifade etti.


24 Mart 2012. 12:01
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x