Lüfer Koruma Timi işbaşında…!


7 kadın, sırtlarında “Lüfer Koruma Timi” yazılı kıyafetleriyle sabah saat 3.30’da İstanbul Balık Hali’nde ne yapıyor?

Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar Grubu, bir süredir “Lüfer” için özel bir çalışma yürütüyor. Amaçları, lüferin yavru hali olan çinekop ve sarıkanatın avlanmasını durdurabilmek… Çünkü yavruyken avlanan lüferin soyu tükeniyor… Bir yandan buna izin veren yasanın değişmesi için uğraş verirken bir yandan da restorantlara ve tüketicilere çinekop ve sarıkanat almamaları yönünde çağrıda bulunuyorlar…

Ancak, tüm bu çabalar bir yana İstanbul Boğazı’nda bu günlerde büyük bir telaş yaşanıyor. Boğaz’da gırgırla balık avlanmasına izin veren yasalar sayesinde, denizde adeta adım atacak yer kalmadı. Adım başı bir gırgır teknesi, metrelerce ağını sahilden iki metre açıklığa atıveriyor… Henüz yavru olan, daha yumurtalarını bile bırakmaya fırsat bulamayan çinekoplar da ağları dolduruyor…

“Bunları şimdi avlarsak, lüferin soyu tükenir, çocuklarımız Boğaz’dan tutulmuş bir balık yiyemez birkaç yıl içinde” deseler de Fikir Sahibi Damaklar Grubu’nun sesleri gırgır motorlarının gürültüleri  içinde kayboluyor. Ama onlar henüz pes etmiş değil…. Kararlı bir şekilde çalışmalarına devam ediyorlar… Son olarak bir avuç kadın sabahın 3.30’unda soluğu İstanbul Balık Hali’nde aldı… Hem de sırtlarında “Lüfer Koruma Timi” yazılı yağmurluklarıyla… Hikayenin bundan sonraki kısmını kahramanlarının ağzından dinleyelim… Önce Ergem Şenyuva’nın Yeşilist adlı blogunda yazdıklarına kulak verelim:

“Geçen hafta Defne (Fikir Sahibi Damaklar Grubu Kurucu Lideri) dedi ki, hep beraber sabaha karşı sessiz sakin İstanbul Balık Hali’ne gidelim. Hal’de çinekopların, lüferlerin durumu ne bir bakalim. ‘Lüfer Koruma Tim’i olup balıkçıya sesimizi duyuralım. Lüfer için, bir grup Fikir Sahibi Damaklar üyesi parmak kaldırdık ‘geliriz’ diye. Dün akşam, yani 19 Ekim’i 20 Ekim’e bağlayan gece, saat 3.30’da balık hali önünde buluştuk. Benim kalbim küt küt. Girmemişim daha evvel İstanbul Balık Haline. 7 Kadınız. Defne, hepimize arkasında “Lüfer Koruma Tim”i yazan yağmurluklar yaptırıp, getirmiş. İnsan üniforma giyince rolünü daha bir benimsiyor, daha bir güçlü hissediyor kendini. Sessizce balıkçı teknelerinin Hal limanına doğru süzülmesini izliyoruz. Bu arada Defne bize anlatıyor. Geçen gün Şile açıklarında gırgırlar öyle bir avlanmış ki, çinekop Kefken’den arkasına bakmadan kaçarak Doğu Karadeniz’in yolunu tutmuş. Balık bile dur demek istiyor, soyunu tüketecek olan bu katliama.  Hepimiz merak ediyoruz, acaba balıkçı nasıl tepki verecek bizim ‘Lüfer Koruma Tim’i görünce diye. Gecenin sessizliğinde gırgır tekneleri, trol atanlar usulca Hal’in limanına yanaşıyorlar.  Saat 4.30-5.00 sularında, 7 kadın, sırtımızda “Lüfer Koruma Tim”i yazan yağmurluklarımız, ellerimizde çinekopları, lüferleri ölçmek için mezuralar, balıkçıların şaşkın bakışları arasında hale giriyoruz…”

DİĞER HABERLER
Orkinos avlanma kotasında zafer Türklerin oldu

Lüfer Koruma Tim’ini biraraya getiren Defne Koryürek de halde yaşananları şöyle anlatıyor:

“Bu tim nihayetinde Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar’ın bir devamı/parçası. SF, FSD dahilinde hep olumlu kampanyalar, pozitif ifadeler ve yapıcı öneriler sunmak gibi temel bir prensibimiz var. Hal baskın/ziyaretimizde de paralel bir tasa dahilinde hareket ettik: niyetimiz hal’deki balıkçıya dahi ulaşabilmek ve onunla aynı teknede yol aldığımıza, onun ekmeği ile bizim tasamızın aynı olduğuna dikkatini çekebilmekti.

 Biz bize teslim edilen dünyayın çocuklarımıza hasarsız teslim edemeyecek bir kuşağız, maalesef. Dolayısıyla hızla ve kararlılıkla “yerine koymaya” “onarmaya” ve “korumaya” yönelmek zorundayız. Gelecek, onu hayal edebilenlerindir. Biz lüfere sahip çıkan bir İstanbul’un Boğazı’na gün gelip orkinosların da döneceğini hayal ediyoruz.  Defne Koryürek 
Kadın grubu olarak toplandık ve elimizde mezurolarımız, sırtımızda Latif Demirci’nin karikatürüne gönderme “Lüfer Koruma Timi” yazılı yağmurluklarımızla hale girdik. Nihayetinde balık av kanunlarına göre denetlenmekten bir gıda olarak denetlenmeye halde geçiyor. Bu dönüşüme aracılık edenlerle bizzat tüketicinin muhattap olması, gıdasının tasasına düşen tüketici ile avını satarak evine ekmek götüren üreticinin karşılaşmasıydı, planladığımız. bu nedenle de tartışmaya girmemek, fikri bir çatışma yaratmamak gibi net bir kararla hareket ettik. Hürmet prensipleri içerisinde buluşan ve konuşan tüketici ile üreticinin ortak noktası olan balığa dair daha gerçekçi bir işbirliği kurabileceğini düşündük.

DİĞER HABERLER
Şimdi de "Balık Gribi" çıktı

Bilemiyorum, bu yukarıda saydığım niyet ve hayalleri paylaşan 5-6 kadın oluşumuz mu, diyaloğun ana bağlayıcısının her halükarda hürmet olduğu mu, yoksa zaten yokolan bir balık türünün 7’den 77’ye, ev kadınından balıkçı reisine hepimizin içinde açtığı yaranın tahmin edebileceğimizden çok daha derin ve çok daha ortak bir acıya sebep verişi mi… Ama, ziyaretimiz bol sohbetli, güleryüzlü ve ortak tasalarımız etrafında biçimlendi.

Grubumuzdan bir arkadaşım 14 cm ölçtüğü çinekopun elinde ne kadar küçük, ne kadar çelimsiz, ne kadar bebek durduğuna bakıp ama yasal oluşuna vurguyla neredeyse ağladı. Yerinde tanıklık etmekle, meseleye uzaktan bir mesafeden bakmak arasındaki farkı ilk elden yaşadık, biz de. Niyetimiz ve tecrübemiz örtüştü: kaybettiklerimizi bizzat idrak ettik.

Balıkçımız ve mezat alanındaki aracılar bize “yeni mi çalışmaya başladınız burada” diye takıldılar, kimisi turist zannedip “lüfer koruma timiymiş, öyle diyor” gibi birbirlerine anlattılar bizi, bizlerden üçüncü tekil şahısta bahsedip kimisi de balıkçı olduğunu, adresine kadar verip, “satmıyorum ben zaten ama bu işe devletin el atması lazım, katliam var katliam” diye dert yandılar.

Bu ziyaretlerimiz Kadıköy, Eminönü, Karaköy ve Beşiktaş balık pazarlarında devam edecek. Benzer ziyaretleri İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın imza kampanyasına imzasını atan işletmeci ve aşçılarımızın mekanlarını ziyaret ederek yükselteceğiz. ayrıca konuya hassasiyetle ilgilenen her tüketiciyi bölgesindeki süpermarketi aramak ya da mektup yoluyla uyarmak konusunda teşvik ediyoruz.

DİĞER HABERLER
Su ürünleri üretimi azaldı

Biz bize teslim edilen dünyayı çocuklarımıza hasarsız teslim edemeyecek bir kuşağız, malesef. Dolayısıyla hızla ve kararlılıkla “yerine koymaya” “onarmaya” ve “korumaya” yönelmek zorundayız. Gelecek, onu hayal edebilenlerindir. Biz lüfere sahip çıkan bir İstanbul’un Boğaz’ına gün gelip orkinosların da döneceğini hayal ediyoruz.”

Onlar “Çocuğumun lüferine dokunma” diyorlar… Yarınlarımız için çaba harcıyorlar… Tüm bu çabalara destek olmak ise çok kolay. 24 cm’den küçük lüfer yememek yeterli…. Ne dersiniz?( NTV)


24 Ekim 2010. 08:58
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x