Mehmet Akif Ersoy’u Veteriner Hekim Olmaya Götüren Sebebler


MehmetAkifErsoy01 copy

E. Sedat Arslan
Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veteriner Hekimliği
Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı, Aydın
Mehmet Âkif Ersoy; 1873-1936 yılları arasında 63 yıl yaşamış; gerek mesleki ve gerekse özel yaşamı İle onurlu ve deontolojik bir çizgiye sahip olan; İstiklal Marşımızı ülkemize kazandırmış bir veteriner hekimdir.

 

Âkif, inançlı bir Türk ailesinden gelmektedir. Her ne kadar Mülkiye Mektebi’nde okumak istese de, yaşadığı olaylar ve bazı tesadüfler O’nu sonradan şiirlerinde söz edeceği baytarlık mesleğine götürecektir.

 

Mesleğini yaparken sergilemiş olduğu tutumlar ve meslektaşlarıyla ilişkilerinde yaşamının diğer anlarında da olduğu gibi örnek davranışlar sergilemiştir. İyi bir hekim profili çizen Akif, aynı zamanda iyi bir arkadaş ve dost olduğunu da göstermiştir.

 

Bu çalışmada, Âkif ’i veteriner hekim olmaya götüren nedenler,tesadüfler ve mesleğimizi yaparken göstermiş olduğu etik tutumlar ile örnek veteriner hekim ve insan yönleriyle ele alınacak ve değerlendirilecektir.

 

Mücadeleli ve Mücadeleci Yaşamı

 

Mehmet Âkif Ersoy’un kişisel özelliklerini anlamak ve karakterini doğru değerlendirebilmek için O’nun mücadelelerle dolu yaşamının ana hatlarına bakmak gerekir.

 

Akif, Hicri 1290’da doğdu

 

1) Babası, ebced hesabıyla tarih düşerek O’na «Ragıyf» ismini vermiştir. Evde ve mahallede halk bu ismi anlayamamış ve Âkif ’e çevirmişlerdir. Yalnızca babası O’nu «Ragıyf» diye çağırmaya devam etmiştir (Tüzdil,1955; Berkman, 1961;Din- çer, 1965; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011; Göze, 2009).

 

Eğitimine 4,5 yaşında,Fatih civarındaki «Emîr Buhâri mahalle mektebi’nde» başlamış ve iki sene sonra Fatih’teki İptidaîsi’nde ilk eğitimine devam etmiştir. Bu okul, Maarif Nezareti’ne bağlı resmi bir okul olup, burada üç yıl öğrenim görmüştür. Aynı süreç içinde babasından da Arapça öğrenmiştir. Fatih’te Otlakçı yokuşunda bulunan ve yaşadığı dönemin en modern binasına sahip Fatih Rüştiyesi’nde ortaokul öğrenimini görmüştür (Tüzdil, 1955;Berkman, 1961; Dinçer, 1987; Dinçer,2011; Göze, 2009).

 

Bu mezuniyet, aile içinde görüş ayrılığınayol açmıştı. Annesi Emine Şerife Hanım, Âkifin medrese tahsiline devam ederek, sarıklı olmasını istemişti.

 

Babası Tahir Efendi ise medresede okuyacağı şeyleri, oğluna kendisinin de öğretebileceğini düşünüp, yeni açılan ve revaçta olan mekteplerden birinegitmesini tercih etmiştir (Tüz- dil,1955;Berkman, 1961; Dinçer, 1987; 2011;Göze, 2009;Hilmi, 2009).

 

Âkif ’in anne ve babası arasındaki bu görüş ayrılığı dönemin toplumsal tercihlerindeki farklılaşmayı da ortaya koyuyordu. Bir tarafta geleneğin bütün çizgileriyle yaşandığı Fatih’te evladını bir inanç ve ilim adamının, bir müderrisin saygınlığı içinde görmek isteyen anne, diğer yanda değişen dünyanın gereklerini fark eden, kendisi de bir inanç ve ilim adamı olan baba (Göze,2009; Hilmi, 2009).

 

Bu açıdan bakıldığında Âkif annesiyle babasının özlemini kendi şahsında bütünlemiş ve uygun bir senteze kavuşmuş gibidir. Bu kişilik sentezi daha sonra Âkif ’in mesleki ve özel yaşamındaki etik yönü ortaya koyacaktır.
Tahir Efendi mektep ve meslek tercihini oğluna bırakır. Âkif, dönemin en gözde okullarından birisi olan Mülkiye Mektebi’ni tercih eder ve babası ile kaydını yaptırmaya gider.Kayıt sırasında istenen harcı ödeyecek miktarın yanlarında bulunmaması ve ancak ertesi gün ödeyebilecek olmaları Âkif için bir dönüm noktası olmuştur.

 

Belki de ilmi eğitiminden vazgeçmek zorunda kalabilecek ve annesinin istediği gibi dini eğitim almak zorunda kalacaktır. Bu durum daha sonra bir veteriner hekim olmasını da önleyecek bir andır (Göze, 2009; Hilmi, 2009).

 

Âkif, Mülkiye’nin İ’dâdî bölümünde üç sene okuduktan sonra şehadet-nâme (diploma) almış ve yüksek kısmına kaydolmuştur.

 

Bir süre sonra, 14 yaşında iken (H.1305/1887-88) ilk tahsilini aldığı babasını kaybetmiş ve ardından, aynı yıl ailesi bir yangın sonucu evlerini kaybedince,babasının talebelerinden Prizenli Hoca Mustafa Efendi tarafından,küçük bir yardım etkinliği ile evlerinin yanmasını telafi edebilmiştir. Bu sadık ve vefalı öğrenci, yanan evin yerine üçdört odalı bir ev yaptırarak, hocasının ailesini bu zor durumdan kurtarmıştır.

 

Böylelikle, Âkif de 1893’de öğrenimini tamamlayacağı baytar mektebine gidebilecekti.

 

Bu Âkif ’in veteriner hekim olma yolundaki ikinci önemli dönüm noktası olacaktı (Göze, 2009; Hilmi,2009). Veteriner Hekimliği Yolunda Evlerinin yanmasının ardından, Mülkiye’ye nehari (gündüzlü öğrenci) olarak devam etmesi imkânsız hale gelmiş ve mezunlarına hemen iş verileceği için o yıl açılan ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Mülkiye’nin Baytar Mektebi’ne (Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi,Bknz. Şekil 2) leyl-i (yatılı) öğrenci olarak geçmişti (Tüzdil,1955; Berkman,1961; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011; Göze,2009; Hilmi, 2009).

 

O zaman Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi iki sene gündüzlü, iki sene de yatılı(veya akşamcı) olmak üzere 4 yıl eğitimveriyordu. Âkif gündüzlü kısmını bitirince Halka- lı’daki yatılı kısmına geçmiştir (Bknz. Şekil 3) (Erk ve Dinçer, 1970; Dinçer, 1987; Dinçer, 2011).

DİĞER HABERLER
İran, Türkiye yasağını kaldırdı

 

Çoğu kendisi gibi babasız ve yoksul öğrencilerden oluşan bu okul, Akif ’e sağlam ve ömür boyu sürecek dostluklar kazandırdı. Yine bu okulda, Âkif ’in sağlam bir dini bilgi ile müspet bilimin uyumunu sağlayan zihin yapısı gelişti(Göze, 2009).

 

Şiire ilgisi de bu yıllarda, okulun son iki yılında başlar. Bu yıllardaki şiirleri,döneminin yaygın kanaatlerinin izleriniyansıtır ve divan şiirine nazireler şeklindedir (Yarar, 1960).

 

Âkif Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’nde,kendisini etkileyecek bir öğretmenle karşılaşır. Bu kişi, Türk Hekimi olan, Türkiye’ye mikrobiyolojiyi getiren Rıfat Hüsamettin’ten başkası değildir. Pasteur’un öğrencisi olan bu hocasından, Pasteur sevgisini de almıştır. Pasteur’un fotoğrafına bakıp,hayranlıkla: «Bu ne ilâhi yüzdür.» dediği,fotoğrafını öptüğünü ve ardından «Mu’tekid de!» (inançlı da) diye eklediği aktarılmıştır (Göze, 2009; Hilmi,2009).

 

Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’ nin ilk müdürü Mehmet Âli Bey, Türkiye’de ilk hayvancılık ve tarım dergisini 1880 yılında çıkarmış ve memleketin hayvan zenginliği ile halk elindeki hayvanların hastalıklardan korunması gerektiğini bu dergide işlemeye başlamıştı.

 

Daha ilk ve orta öğreniminde okumayı çok seven Mehmet Âkif, bu dergideki yazılardan çok etkilenmiştir. Özellikle Mehmet Âli Bey’i tanıdıktan sonra hayvan sevgisi daha da gelişmiş ve veteriner hekimliği hizmetini ülkenin en önemli konularından biri olarak görmüştür. Hatta bir şiirinde; «Lakin bize lazım, hekimden çok baytar»mısrasıyla bu görüşünü dile getirmiştir(Berkman, 1961).

 

Bugün dünyanın ileri ülkelerinde hayvan sağılığı yanında insan sağlığı ve koruyucu hekimliğe de çok önemli katkıları veteriner hekimlerin sağladığını düşünürsek, Âkif ’in meslek sevgisini ve memleketin veteriner hekime olan ihtiyacına bakış açısını anlayabiliriz.

 

Âkif bu inançla daha okulda başlattığı çalışkanlığını, ilk sivil veteriner okulumezunları arasında birinci olarak ispatlamıştır(Tüzdil,1955; Berkman, 1961;Dinçer, 1987; 2011; Erk ve Dinçer, 1970;Göze, 2009; Hilmi, 2009).

 

Veteriner Hekim Mehmet Âkif Dönemdeki adı ile Mülkiye Baytar mektebinden 22 Aralık 1893’te birincilikle mezun olmuş ve kısa bir süre İstanbul Şehremaneti’nde (İstanbul Belediyesi – kuruluş 1857) çalışmış, ardından «Orman ve Ma’âdin ve Ziraat Nezareti’nde (XIX. Yy’da kurulan Orman ve Ziraat Bakanlığı) Baytar Müfettiş Muavini olarak tayin edilmiştir (Dinçer, 1985).

 

Âkif, daha sonra bir yandan Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’nde kitabet dersleri, diğer yandan Dârülfünûn’da (üniversitede) edebiyat dersleri vermiş,ancak aldığı diğer görevlere rağmen veteriner hekimlikle ilişkisini kesmemiştir (Berkman, 1961; Dinçer, 1987; 2011).

 

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra da 2 yıl süre ile Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür yardımcılığı yapmıştır (Tüzdil,1955; Berkman,1961; Dinçer, 1987; 2011; Göze,2009;Hilmi, 2009).
Âkif, 1908’de, bilimsel çalışmalar yürüten ilk veteriner hekimliği derneği olan «Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Baytariyesi’nin(Osmanlı Veteriner Bilim Derneği) kurucu üyelerinden olup,yönetim kurulunda Başkan Yardımcısı olarak görev almıştır (Dinçer, 1965).

 

Derneğin kuruluşundan bir ay sonra yayımlanmaya başlanan «Mecmua-i Fünun-u Baytariye» adlı derginin yayın üyeleri arasında Mehmet Âkif de vardır. İstanbul’da 25 Şubat 1910’da “Baytar Mekteb-i Alisi Mezunin Cemiyeti” (Yüksek Veteriner Okulu Mezunları Derneği) kurulur. Bu cemiyet Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Baytariyesi’nin yerini alır. Cemiyetin başkanı Mehmet Akif ’tir. Cemiyet, 16 Haziran 1914 ‘e kadar çalışmalarını sürdürür.

 

Cemiyetin “Risale-i Fenn-i Baytari” adlı yayın organı Mehmet Akif, Cafer Fahri ve Civani Bey tarafından yönetilmiştir(Dinçer, 1965).

 

Akif, Orman, Meadin ve Ziraat Nezareti’ndeki 20 yıllık hizmetleri süresince sık sık Bakanlık adına yolculuklara çıkmış, zaman zaman da ek görevler yüklenmiştir. Görevi İstanbul’daki Bakanlık merkezi olmakla beraber, dört yıl kadar Rumeli’de, Anadolu’da, Arabistan’da bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla mücadele çalışmaları yapmıştır. Yine bu süre içinde “Dar’ül Edeb” adını taşıyan bir özel okulda fahri olarak dört-beş sene ders verdiğini bizzat kendisi bildirmektedir. Bilgegil’in yayınladığı Sicil-i Ahval kayıtlarına (1971) göre,bu hizmetlerin bir kısmını 18931896 yılları arasında Edirne’de icra etmiştir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009;Dinçer, 2011).

 

Mehmet Akif Edirne’den sonra, orduya alınacak atları seçmek için kurulan ekiple, görevli olarak Şam, Halep ve Adana illerine gitmiştir. Böylece memuriyetinin ilk dört yılını sürekli olarak halkın arasında geçirerek, memleketin sosyal durumunu, vatan ve milletin çeşitli sorunlarını yerinde görme imkânı bulmuştur. 17 Ekim 1906’da Halkalı Ziraat Mekteb-i Alisi Kitabet-i Resmiye (Halkalı Yüksek Ziraat Okulu Resmi Yazışmalar) hocalığı ek görev olarak sorumluluğuna verilmiştir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

DİĞER HABERLER
Memduh Ün hayatını kaybetti...

 

Aynı yıl Mülkiye Baytar Mekteb-i Alisi HEKİMLER ODASI 27 (Yüksek Sivil Veteriner Fakültesi)’nin Zabıta-i Sıhhiye (sağlık zabıtası), Kitabet-i Baytariye (veteriner yazışmaları, resmi raporlar),Hukuk-u Ticariye(ticaret hukuku) ve Kanun-u Tıb (hekimlik mevzuatı) hocalığı sorumluluğu da verilmiştir. Ancak Akif, yüklendiği diğer görevlerle birlikte bu görevi de kabullenmesinin mümkün olamayacağını beyan ederek görevi almamıştır (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009;Dinçer, 2011).

 

Âkif ’in memuriyet hayatı 1893’de başlamış ve 1913 tarihine kadar devametmiştir. 1913 yılında memuriyetinden istifa ettiğinde «Umur-u Baytariye Müdür Muavini» idi. Bir taraftan da Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi ve Dârülfünûn’da ders vermeye devam etmiştir.

 

Balkan Harbi’nden sonra Ziraat Nezareti’ndeki memuriyetinden ve Dârülfünûn’dan istifa etmiş, yeni veteriner hekimlerin iyi yetişmesine olan inancı ile Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi’ndeki görevine devam etmiştir(Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

 

Umur-u Baytariye Müdür Muavinliği görevinden istifa etmesinin nedenini Mithat Cemal Kuntay Âkif ’in sınıf ve kader arkadaşı Hasan Efendi’nin ağzından şöyle aktarır (Hilmi, 2009): “Âkif ’in Umur-u Baytariye Müdür Muavinliği döneminde, Ziraat Nazırı, Baytar Müdüri Umumîsi Abdullah’ı derecesini indirerek başka yere kaydırır.

 

Âkif, bu duruma öfkelenecek; kendisine ait olmayan bu haksızlıktan kendi aleyhine bir netice çıkartacak ve ertesi günü istifa edecekti.” Hasan Efendi: – “Âkif ’in mektepte verdiği arkadaşlık ve sadakat sözlerine içimden gülüyordum. Çünkü okul arkadaşlığı geçicidir, herkes okul arkadaşının kendisini koruyup, kollayacağınısanır. Ancak zaman geçip, çoluk çocuğa karışınca Akif ’in arkadaşlığa bakışını ve çalışma arkadaşlarını koruyacağını anladım”.

 

Mehmet Âkif ’in en karakteristik özelliklerinden biri de haksızlığa tahammül edememesi ve meslektaş sevgisi- dir. Şu hatıra, onun bu konuda ne kadar hassas olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır (Hilmi, 2009):

 

“1911 yılı başlarında Baytarlık Dairesi, kâtiplik için imtihan açar ve kazanan bir genç işe alınır. Mehmet Âkif daha önce tanımadığı, fakat zeki ve kabiliyetli bulduğu bu gençle ilgilenir, ona yardım eder. Mülkiye’ye devam etmesi için yarım gün izin verir. Âkif ’in bu alâkasından, onun genci daha önce tanıdığı ve ona imtihanda yardım ettiği neticesini çıkaranlar, çocuğun işine son verirler. Olayı ve nedenini birkaç gün sonra öğrenen Âkif, derhal istifa ederek, daireden ayrılır. Genç geri alınır ve ricalar sonucu Âkif de görevine döner.” Akif, dostlarına karşı da çok vefalıydı. Birisini dost edindi mi, ömür boyu budostluğu devam ederdi. Cemal Kuntay,bu konudaki bir hatırasını şöyle nakleder(Hilmi, 2009):

 

 

“Mehmet Akif ile Baytar Mektebi’nde birlikte okudukları ve sevdiği arkadaşı İslimyeli Hasan Tahsin Bey karşılıklı sözleşmişler ve hayatta kalanın, daha önce ölenin ailesine bakacağına dair söz vermişlerdi. Hasan Bey, Edirne Baytar Müfettişi bulunduğu sırada 1910 yılındavefat edince, Akif Bey -daima olduğu gibi- sözünde durarak, merhumun üççocuğunun bakımını üzerine almıştı.”

 

Akif’in Veteriner Hekimliği ve Meslek Sevgisine Örnekler Mehmet Akif ’in düşüncesinin bir ucunda bilim ve teknik, diğer ucunda memleket gerçekleri vardı. Bu iki noktayı birleştiren kuvvet ise Akif ’in mesleği, yani veteriner hekimliğiydi.Mehmet Akif “acı memleket gerçekleri”ile mesleğini icra ederken karşılaştı.

Memleketin en ücra köşelerini, sosyal yaraların en onulmazlarını bu vesile ile tanıdı. Mehmet Akif halkın yaralarını sarmak için harekete geçmek gereğine inanırdı ve bu yolda mesleğine de büyük güven duyardı (Bekman, 1961;Dinçer, 1987).

 

Mehmet Akif ’in meslek aşkını ve özlemini, kendi kaleminden en güzel biçimde dile getirdiği Köse İmam ile konuşmasında buluyoruz (Bekman,1961):

 

-”Kimi bid’atçı diyor… Duyduğum en çok bunlar. -Daha var mıydı, İmam? -Hayır. Var var unuttum: Baytar!
-Keşke baytarlık edeydim…
-Yine et mümkünse.
-Yapamam.
-Belki yapardık be… -Unuttum be köse.
-Keşke zihninde kalaymış, ne kadar lazımmış:

Beni dinler misin evlad, yine kabilse çalış: Çünkü bir tecrübe etsen senin aklın da yatar, bize insan hekiminden daha lazım baytar”.

 

Bu satırlardan Mehmet Akif ’in hekimlik ve ilminin şairliğine etkisini buluyoruz.

 

Adnan Adıvar, “Ben Akif ’i yalnız şair diye değil, daha çok büyük bir insan ve büyük bir fen adamı diye severim. Onun Fatih kürsüsü eşsiz bir abide-i fendir, o eserin her kelimesi ilm-ü fen deryasından seçilmiş inciler, meyvelerdir” demiştir (Yarar, 1960; Bekman,1961). Bu, ifade tümüyle müspet bilime dayanan veteriner hekimliğin Mehmet Akif ’in dehasını aydınlatan bir ışık olduğuna delil olarak gösterilebilir.

DİĞER HABERLER
Eker’den Çanakkale’ye 23. Depo

 

Mehmet Akif ’in gördüğü öğrenim ve edindiği mesleğin şairliğine ve kişiliğine etkilerini meslektaşlarının kaleminden aktarmakta yarar vardır:

 

Göze (2009) ve Hilmi’ye (2009) göre;”Akif, her biri uzun bir ömre kâfi gelmeyen müspet ilimleri heyecanla takip etmemiş olsaydı ruhu yükselmez,kafası inkişaf etmezdi. Mehmet Akif,irfanının temelini Baytar Mektebinde kurmuştur. Onun tetkik ve tafahhus kabiliyeti o mektepte açılmıştır. Eğer Mehmet Akif baytarlığın yüklediği vazifeleri görmek için Türk köylerinde at dolaştırmamış olsaydı, Türk’ün yüksek cevherini, asil özünü yerinde ve içinde tetkik etmeseydi ne bir İstiklal Marşı yazabilir, ne de Çanakkale şiirini doğurabilirdi. O, Türk’ü özünden gördü, candan sevdi, duydu ve yazdı.

 

Bu itibarla Baytar Mehmet Akif, Şair Mehmet Akif ’e yükseklik vasfını kazandıran bir varlık oldu”. Süleyman Nazif de Akif ’in yüksek tahsilinde aldığı fizik, kimya, biyoloji, zooloji, anatomi ve fizyoloji gibi ilimlerin genç şairin iman ve inancını güçlendirdiğini ileri sürmüştür

 

Mehmet Akif, 1935 yılında Şefik Kolaylı’ya “Bakteriyolojihane”nin durumunu sorduğu mektupta, okuldan mezun olan öğrencilerin beş altı ay kadar okula devam etmelerini, bunun yararlı olacağını belirtmiştir. Mehmet Akif ’in meslekten uzak kaldığı zamanlarda bile mesleki eğitimle ilgilendiği, günümüzde uygulanan mezuniyet sonrası eğitim ve mesleki oryantasyon konularının önemini daha o yıllarda farkettiği görülmektedir (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009; Dinçer, 2011).

 

Mehmet Akif ’in veteriner hekim yönüyle uluslararası alana tanıtılması ölümünün 20.yılına rastlar. PTT Genel Müdürlüğü 1956’da Akif ’in fotoğrafı üzerinde İstiklal Marşından birer mısra bulunan üç seri pul çıkarmıştır.

 

Bu pullar, Alman Hoechst İlaç Firmasının dünyaca ünlü ve üç dilde (İngilizce, Almanca, Fransızca) çıkarılan yayın organının 1971 yılı sayılarında yer almış ve Mehmet Akif Ersoy’un biyografisine de yer verilmiştir. Bu yayında bahsedilen Pasteur, Koch, E.V. Behring, Erlich, Roux, Marex, Cruz, Calmette,Henle, Ramon gibi dünyaca ünlü âlimlerin arasında Akif ’in de yer alması gerçekten büyük bir önem taşır. Denebilir ki Akif memleketine ve mesleğine ölümünden 20 yıl sonra da uluslararası anlamda bir şeref kazandırmıştır (Dinçer, 1987; Göze, 2009; Hilmi, 2009;Dinçer, 2011).

 

Açıkça görülmektedir ki Mehmet Akif ’in görev aldığı cemiyetler ve onların yayın organları tamamen mesleki ve ilmi bir yapıya sahiptir ve zamanının önemli kurumları arasındadır.

 

Akif ’e bu görevlerin verilişi O’nun mesleki ve ilmi kişiliğine duyulan güvenin göstergesidir.

 

Diğer yandan, Âkif; ülkenin sorunlarına duyarlı bir tutumun yanı sıra meslektaşları ve dostlarına karşı da sorumlu bir kişilik de ortaya koymuştur. Nedeni ne olursa olsun, çalışma arkadaşının arkasında durmuş, bu  davranışıyla herkese ve özellikle de arkadaşlarına sadakat ve dostluk dersi vermiştir.

 

Bu ve diğer sözü edilen tüm çabaları dikkate alındığında, bilimsel bir kişilik sergilerken, deontolojik ve etik bir tavra da imza atmıştır denebilir.

 

Kaynaklar
Bekman, M (1961). Veteriner Mesleğinde Fikir ve
Sanat Adamları. Hüsnü Tabiat Matbaası. S. 8-21.
İstanbul.
Dinçer, F (1965). Türkiye’de Kurulan Veteriner
Derneklerile Bugüne Kadar Olan Gelişmeler. Türk
Veteriner Hekimleri Derneği Dergisi. Yeni Desen
Matbaası. S. 487-502. Ankara
Dinçer, F (1985). Mehmet Âkif. Yeni Kalem Aylık
Kültür Edebiyat ve Sanat Dergisi.S. 7-8.
Dinçer, F (1987). Mehmet Âkif Ersoy’un Veteriner
Hekim Olarak Meslekî ve İlmî Kişiliği. Ölümünün
50. Yılında Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Kitabı-Ayrı
Basım- Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları.
Ankara. S. 37-66.
Dinçer, F (2011). 2011 Mehmet Âkif Ersoy Yılı
Anısına Veteriner Hekim Gözüyle Veteriner Hekim
Mehmet Âkif Ersoy Dosyası. Türk Veteriner
Hekimleri Birliği Yayını (Hazırlayan: Prof. Dr.
Ferruh Dinçer). ISBN 978-605-62046-0-9. Atalay
Matbaacılık.
Erk, N ve Dinçer, F. (1970). Türkiye’de Veteriner
Hekimlik Öğretimi ve Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Tarihi. A.Ü. Vet. Fak. Yayınları: 259.
Ankara Üniversitesi Basımevi. S. 19-29.
Göze, H (2009). Mehmed Âkif Hüzünlü Bir Yolculuk.
Kubbealtı Neşriyatı no: 150. 2. Baskı. ISBN:
978-975-6444-65-8. Özal Matbaası. 152 s.. İstanbul.
Hilmi, T (2009). Mehmet Akif Ersoy. Anonim
Yayıncılık. 1. Baskı, Kasım 2009. ISBN: 978-605-
100-283-5. 170. S. İstanbul.
Tüzdil, AN (1955). Türk Veteriner Hekimliği Tarihi.
Türkiye’de Veteriner Fakültesi’nin Tarihi ve Lâboratuvar
Hayatının Başlangıcı. Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Yayınları: 73. Ders Kitabı: 30.
A.Ü. Basımevi. S. 3-17.
Yarar, MT (1960). Veteriner Şairler: Mehmet
Âkif-Halkalı Ziraat Mektebi Muallimi. Gürsoy
Basımevi. S. 9-15. Ankara.

 

Kaynak:İZMİR VETERİNER HEKİMLER ODASI E-DERGİ NİSAN 2013

M.Akif Belgeselini izlemek için:

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=bJlwhfCOCpk


11 Mart 2014. 12:16
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
İlker
İlker
10 yıl önce

Ben bugüne kadar sosyal medyada herkesin yaptığı gibi binlerce video izledim.Kimi zaman güldüren kimi zaman düşündüren kimi zaman ağlatan bu videoların hiçbirisini yorum yapmaya değer bulmadım ta ki Mehmet Akif’in hayatını özetleyen bu belgesele kadar…
Günümüzün toplum yapısı ve değer yargısı ile kendisinin sahip olduğu o yüce, ulvi duyguları karşılaştırınca ne halde olduğumuz açıkça görülüyor.
Herkesin çoluğuna çocuğuna defalarca izletmesi gereken hariki bir yapım.Emeği geçen herkese teşekkürler.Mehmet Akif’i rahmetle, hayırla ve giderek büyüyen özlemle anıyorum.

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
1
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x