Organik hayvancılık yapana devlet desteği


63736_345920892181716_1756013589_nDevlet ilk kez organik hayvancılık desteklerini çeşitlendirdi. Artık anaç sığır, buzağı, koyun, keçi, manda üreticilerine destek veriliyor
Devlet ilk kez organik hayvancılık desteklerini çeşitlendirdi. Artık anaç sığır, buzağı, koyun, keçi, manda üreticileri ve arı, alabalık, çipura ve levrek yetiştiricileri hibe yoluyla destekleniyor. Destek miktarları hayvan başına 0.35-150 TL arasında değişiyor…
ORGANİK tarım Türkiye’nin en dinamik sektörlerinden biri. Organik üretim alanları, organik ürünler ve bu alanda üretim yapan çiftçi sayımız sürekli artıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 42 bin 460 çiftçi organik tarım yapıyor. Ancak bunların tamamına yakını meyve ya da sebze yetiştiriyor. Aralarında organik hayvancılık yapanların sayısı son derece sınırlı. Ancak önümüzdeki dönemde bu alanda muazzam bir büyüme bekleniyor. Zira devlet ilk kez organik hayvancılık için kesenin ağzını açtı. Artık organik hayvancılık yapanlar da devletin tarım sektörüne yönelik hibe desteklerinden yararlanabilecek.
DOĞUDA FIRSAT VAR
Uzmanlara göre özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndeki mera ve yaylalarda yeniden hayvancılığın yapılabilecek olması, bu alandaki iş potansiyelini daha da artıracak. Sektör temsilcileri de bu konuda hemfikirler. Uzmanlar organik hayvancılık ve organik gıda üretiminin geleceğinin çok parlak olacağını söylüyorlar. Evet, önümüzdeki dönemde büyük kentlerimizde organik et ve hayvansal gıda ürünleri popüler olacak. Bu alanda sayıları az da olsa faaliyet gösteren küçük ölçekli firmalar arasında yaşanan rekabet bunun ilk işaretleri.
Girişim uzmanı Nur Demirok, “Eğer bir keçi çiftliğini organik sertifikası desteğiyle kurarsanız, gelecekteki işiniz hazır. Birbirini destekleyen tüm projeler ‘organik keçi eti satan kasaplar’a kadar gidebilir. Hatta büyük marketlerde tüm etlerden daha pahalıya satılan organik keçi eti çeşitlerinin görülmesi hiç de uzak olmayan bir ihtimal” diyor. Yetiştiricilikten et ya da süt işleme tesislerine kadar hemen her şey yapmanız mümkün” diyor. Organik hayvancılık tabii ki keçi üretimiyle sınırlı değil. Organik çipura, levrek çiftliği ya da alabalık çiftliği kurabilirsiniz. Bunların yanı sıra arıcılık yapabilir, besi çiftlikleri kurabilirsiniz. İşte bu ve benzeri alanlarda yatırım planlarınız varsa, devlet desteklerinden yararlanmayı ihmal etmeyin. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Organik Tarım Destekleme Programı” kapsamında verilen hibelerden yararlanabilirsiniz…
 
BAŞVURULAR İL TARIMA
Organik Tarım Destekleme Programı kapsamında organik hayvancılık destekleniyor. Programdan yararlanmak isteyenlerin ilçe ya da il tarım müdürlüklerine başvurması gerekiyor. Söz konusu programla insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyecek şekilde tarımsal üretim yapan, doğal kaynakları koruyan, sürdürülebilir, izlenebilir ve gıda güvenliği sağlamaya yönelik organik tarım yapan çiftçiler desteklenecek.
Başvuruda bulunan çiftçilerin, kimlik, arazi ve ürün bilgileriyle, tarımsal desteklemelere ilişkin bilgilerin de kayıt altına alındığı bir veritabanı olan “Çiftçi Kayıt Sistemi”ne üye olması şart. Ayrıca “Organik Tarım Bilgi Sistemi”ne (OTBİS) de üye olmaları gerekiyor.
Organik üretim yapacak çiftçinin öncelikle üretimi yapacağı arazisini geleneksel üretim yapılan bölgelerden, işlek anayollardan, ağır sanayi tesislerinden, maden işletmelerinden, kentsel atıkların toplu olarak bırakıldığı alanlardan, kirletici atıklar içeren akarsu ve yeraltı sularından etkilenmeyecek bir mesafede konumlandırması gerekiyor. Ardından kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna başvurması lazım. Ardından organik tarım üretiminin her aşaması kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından kontrol ediliyor.
 
ÇEVRE DOSTU PROJELER
Organik hayvancılık desteklerinden; doğal kaynakları koruyan, hayvan refahını gözeten, gıda güvenliği sağlayan yetiştiriciler yararlanabiliyor. Bu bölümde hayvan hastalıklarıyla mücadele, anaç sığır, anaç manda, anaç koyun, keçi, tiftik ipekböceği, arılı kovan, polinasyon amaçlı bombus arısı, buzağı, çiğ süt ve besilik erkek sığır için destekler veriliyor. Yetiştiriciler yılda bir kez olmak üzere hayvan başına desteklemeden yararlanabiliyor.
Örneğin, anaç koyun ve keçi başına 10 TL, manda başına 150 TL hibe veriliyor. Anaç koyun ve keçilerin aynı ırktan olma şartı yok. Göçer yetiştiriciler de söz konusu desteklerden yararlanma imkanına sahip. Bunun için bulundukları il ya da ilçe müdürlüklerinden alacakları veteriner sağlık raporuyla müracaat edebilirler.
Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin ve tiftik üretiminin geliştirilmesi için destekleme primi ödeniyor. Çiğ süt üretimi de destek kapsamında. Arılı kovan desteklerinden yararlanacak üreticilerin en az 30, en fazla bin adet arılı kovana sahip olması gerekiyor. Seralarda polinasyon amaçlı bombus arısı kullanan üreticilere, bombus arısı üretim izni verilmiş işletmelerden satın alacakları koloni başına destekleme ödemesi yapılıyor. İpekböceği yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve üretiminin artırılması için yaş ipekböceği kozası ücretsiz olarak temin ediliyor.
 
SU ÜRÜNLERİ DESTEKLERİ
Organik tarım desteklerinden yararlanmak isteyen su ürünleri yetiştiricilerinin de su ürünleri yetiştiricilik belgesine sahip olması gerekiyor. Destekleme kapsamında alabalık, çipura ve levrek türleri bulunuyor. Bu türleri yetiştirenlerin balık yemi ve yavru balık satın alma masrafları devlet tarafından karşılanıyor. Yavru balıkların bakanlıktan izinli kuluçkahanelerden, su ürünleri yetiştiricilik belgesinde yavru üretim izni olan işletmelerden, üniversite veya araştırma enstitülerine ait kuluçkahanelerden temin edilmesi şart. Doğadan toplanan veya ithal edilen yavrular ile ithal yumurtadan elde edilen yavrular destekleme kapsamı dışında tutuluyor.
Bir işletmenin ürün desteğinden yararlanabileceği miktar şöyle hesaplanıyor: Öncelikle yıllık üretimi en fazla 500 tondan fazla olan işletmeler destek kapsamı dışında. İşletmenin 250 tona kadarlık kısmı için belirtilen birim fiyatının tamamı ödeniyor. 250-500 ton arasındaki kısım içinse belirtilen birim fiyatının yarısı karşılanıyor. Türkiye’de organik su ürünleri üreten üç işletme var. Alabalık üreten bu üç işletme Rize’de bulunuyor. Söz konusu üreticiler 2011’de 61 ton organik alabalık üreterek bunların önemli bir kısmını ihraç etmişler. Ancak bu işletmeler ekolojik yem tedariki konusunda sıkıntı yaşadıkları için tesislerini kapatmak zorunda kaldılar.
15 bin ton organik süt ürettik
Türkiye’de 2012’de bin 350 ton organik et (kırmızı, beyaz et), 15 bin ton organik süt ve 26 milyon adet organik yumurta üretildi.
Türkiye’de ekolojik hayvancılık alanında Doğan Holding’in önemli yatırımları var. Doğan, Kelkit Havzası’nda organik süt sığırcılığı yapıyor.
Organik hayvancılık konusunda son yıllarda Çanakkale ön plana çıkıyor. Kars, Erzincan, Gümüşhane, Ardahan, Iğdır, İzmir, Samsun, Bolu, Elazığ, Aydın, Kırklareli, Konya ve Manisa’da da organik hayvancılık yapan işletmeler var.
Yalçın RÜZGAR / Ayvacık Organik Kırmızı Et Üretim Birliği Başkanı
 
 
“40 ton karkas et sattık”
Birlik olarak 2009’dan bu yana organik hayvan yetiştiriciliği yapıyoruz. 52 üye çiftçimiz var. Toplam 2 bin büyükbaş hayvanımız var. Kesimler buradaki mezbahada yapılıyor. Paketleme tesisinde ambalajlandıktan sonra pazarlama şirketi tarafında marketlerde satışa sunuluyor. Bu yıl 50 ton civarında karkas et satışı bekliyoruz.
Organik hayvancılıkla ilgili yeni yatırımlar yapmak istiyoruz. Ancak devletin bu alana verdiği desteklerden şimdiye kadar yararlanamadık. Başvuru koşulları arasında bulunan bazı maddelerin yeniden gözden geçirilmesi şart.
Hayvan başına verilen destekler
Tür Destek miktarı (TL)
Anaç sığır, manda 150
Buzağı 50
Anaç koyun, keçi 10
Arılı kovan 5 (kovan başına)
Alabalık 0.35 (kg)
Çipura-levrek 0.45 (kg)
 
Türkiye yolun başında
Ülkemizdeki bazı hayvan hastalıkları nedeniyle hayvan ve hayvansal ürünlerin ihracatında sorun yaşanıyor. Uzmanlara göre organik hayvancılıkla bu tür sorunları aşılabilir. Organik hayvancılığın iyi değerlendirilmesi halinde hayvansal üretimdeki dezavantajımız avantaja dönüşebilir.
Prof. Dr. İbrahim AK / Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü
 “Devlet desteleri olmadan bu pazar gelişmez”
Yoğun (konvansiyonel) yetiştiricilik hayvan sağlığını tehdit ediyor. Yeterli hareket alanının olmaması, ağır metal artıklarının ve tarımsal ilaç kalıntılarının bulunduğu yerlerde tutulan hayvanlarda bağışıklık sistemi zayıflıyor. Bu nedenle hayvanlarda daha fazla sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Bu tarz yetiştirilen hayvanlarda ayak hastalıkları, asidosis, mastitis, ketosis, abomasum deplasmanı ve bronşit gibi hastalıklar çok yoğun bir şekilde görülüyor.
İşte bu gerçeklerden yola çıkan gelişmiş ülkeler hayvan, çevre ve insan sağlığı açısından önem taşıyan ekolojik hayvancılığa giderek daha fazla önem veriyor. Ülkemizde ise henüz yolun başındayız. İç pazarda tüketici bilinci ve alım gücü yetersiz. Talep yetersizliği nedeniyle bal dışındaki ekolojik hayvansal ürünlerin üretimi ve tüketimi çok düşük düzeyde. Bu nedenle ülkemizde ekolojik hayvancılığın gelişebilmesi için mutlaka desteklenmesi gerekiyor.
Yıllık ticaret hacmi 100 milyar dolar
Organik tarım, sektör içinde en hızlı büyüyen segment haline geldi. Organik tarım, AB ülkeleri ve ABD’de her yıl ortalama yüzde 30 büyüyor. Ekolojik ürünlerin ticaret hacminin yakın bir gelecekte küresel ölçekte 100 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünyada ekolojik tarımda bitkisel üretimin yanı sıra hayvansal üretim de artıyor. Ekolojik olarak üretilen süt ve süt ürünleri, et, yumurta ve bal gibi ürünlerin üretim ve tüketimi büyük bir hızla yayılıyor.
 
Organik üretici olmak kolay mı?
Organik disiplinde iki temel boyut bulunuyor: Organik tarım ve organik gıda üretimi. Organik tarım işin başlangıç aşamasını oluşturur iken, gıda üretimi proses edilmiş bazı ürünleri kapsıyor. Organik olma ilkesi, insan beslenmesi için tüketilen her ürünün bileşim, formül ve proses aşamasında doğallığı amaçlıyor. Bu sürece çoğunlukla hayvan beslenmesi de dahil ediliyor. Süreçte topraktan başlayarak bitki, hayvan ve insan zincirini kapsayan her aşama birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyor.
İki ana dal olan tarım ve gıda üretimi konusunda iki örnekle konuyu biraz daha açalım: Diyelim ki, tarımsal üretim yapıyorsunuz, yani eski tabirle müstahsilsiniz. Eğer toprağınızda kimyasal gübre kullanıyor ve organik olmayan sentetik böcek öldürücüleriyle tarımsal mücadele yapıyorsanız yetiştirdiğiniz ürün organik değildir. Tarımsal mücadele olmadan nasıl üretim yapılır diye soruyorsanız, haklısınız. Ama organik dünyasına adım attığınızda, kullandığınız sentetik ilaçların yerine organik olan başka şeyleri ikame etmek zorundasınız.
Peki, toprağın organiği nasıl olacak? 1960’larda yasaklanmasına rağmen, bazı ülkelerin tarım topraklarında hala ölümcül DDT orijinli ilaçların toksik kalıntıları var. Buralarda yetiştirilen mahsuller değişime uğramış kimyasalları doğrudan insan bünyesine taşıyor. Sonuç, habis hastalıklar ve onlarca amansız yan etki…
Gıda üretimi için de bir örnek verelim: Proses itibariyle en kolay ürün olan ekmek örneğin. Diyelim ki fırıncısınız, aldığınız un insan sağlığına zararlı kimyasallarla beyazlatılmış olabilir. Unlu mamullerde kullanılan bazı kimyasallar var ki, organik üretime zarar vermiyor. Örneğin, un kalitesini düzelten insan organizmasına zararsız kimyasallar. Bir üretici olarak bunların hepsini bilmek zorundasınız. Bugün çok az da olsa zararlı olduğu kanıtlanmış bazı sentetik kimyasallarla un beyazlatmaya kalkarsanız organik üretimle ilginiz kalmamış demektir.
Ersan Çıplak/Para Dergisi

DİĞER HABERLER
Balık neslini korumak için denize 3 bin 600 blok bırakılacak
10 Mayıs 2013. 14:58
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x