Üretimi Engelleyen Tüketiciye Yansımayan Et İthalatı


182226_114051668671435_100001998085681_114785_27749_n

 

 

 

 

 

 

Üretimi Engelleyen Tüketiciye Yansımayan Et İthalatı

 

 

Ülkemiz nüfusunun büyük çoğunluğu gençler ve çocuklardan
oluşturmaktadır. Bu nedenle, kırmızı et, toplumumuzun sağlıklı gelişimi
açısından stratejik öneme sahiptir. Ancak; ülkemizde kırmızı et tüketimi
14-16 kg gibi çok düşük seviyelerdedir. Gelişmiş ülkelerde bu rakamlar
4-5 katı seviyelerindedir. Ülkemizin bu durumda olmasının iki sebebi var.
Birincisi; maliyetlerin yüksekliği, diğeri de üretimin yetersizliğidir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, sürdürülebilir bir hayvancılık
politikası oluşturulması konusunda yıllardır uyarılarımızı yapıyoruz. Ancak;
Et arzını ithalatla arttırmayı ve yine fiyatları ithalatla düşürmeyi
amaçlayan bir politika ile üretimin ve tüketimin arttırılması ve fiyatların
düşürülmesi mümkün değildir. Ve bunun sonucu, kırmızı et piyasasında,
yerli üretimin payı her geçen gün azalmaktadır.

 

 
Hayvan ve hayvansal ürünlerle ilgili her türlü ithalat, yerli üreticiyi olumsuz
yönde etkilemektedir. Özellikle de et ithalatı, üreticimiz açısından çok
büyük oranda haksız rekabet ortamı yaratmaktadır. İthal edilen etin
miktarından ziyade, yetkililerinin et ithalatının yapılacağı ile ilgili
beyanlarının psikolojik etkisi ile piyasa istikrarı üretici aleyhine
bozulmaktadır. Bunun sonucu üretici büyük kayıplar yaşamakta ve
üretimden uzaklaşarak başka sektörlere yönelmekte ve yılların
yatırımları heba olmaktadır. Yıllardan beri yapılan Et ithalatı ile tüketici
lehine de bir yansıma olmadığı gibi sonuçta diğer ülkelerin yetiştiricisi ve
yine spekülatörler kazanmıştır

DİĞER HABERLER
'Emekliler bankalardan promosyon alacak'

 

 
Ülkemizde, elverişli şartların da olmasına rağmen hayvancılık sektörü
istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulamamıştır. Dünyada
gelişmiş 10 ekonomi içine girmeyi hedefleyen ülkemizin, kendine yeterli
hayvansal protein üretmeden, bu ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmesi
mümkün değildir. Bunun için, hayvancılığımızı dünya pazarlarında
rekabet edebilir güce kavuşturmamız gerekir.

 

 
Her sektörde olduğu gibi hayvancılık sektöründe de maliyet faktörü,
bilgi ve teknoloji faktörü büyük önem taşımaktadır. Hayvansal üretim,
bitkisel üretime göre daha yüksek maliyet ve daha fazla emek
gerektiren bir alandır. Bu nedenle, gelişmiş dünya ülkeleri, bir devlet
politikası olarak, hem kullanılabilir tarım alanlarının, hem de tarıma
ayrılan desteklerin büyük çoğunluğunu hayvansal üretime tahsis
etmektedirler. Oysa ülkemizde son yıllara kadar hayvancılık
desteklerinin tarım destekleri içindeki payı % 5-6 seviyelerindeydi, son
yıllarda bu oran % 20 lere yükseltilmesine rağmen bununda direk
üreticiye yansımadığını uygulamalarda görmekteyiz. Bu oran % 45-50
seviyelerine yükseltilmelidir. Yine gelişmiş ülkelerde kullanılabilir tarım
alanlarının en az % 50 si hayvansal üretime ayrılırken, ülkemizde bakımsız
meralarımızla birlikte bu oran % 20-25 seviyesindedir. Bu haliyle
hayvansal üretimin arttırılması ve sürdürülebilir olması, dünya pazarları ile
rekabet etmesi mümkün değildir. Özellikle verimsiz olan meralarımızı en
iyi şekilde değerlendirecek olan küçükbaş hayvancılık özel olarak ele
alınmalı ve yeniden canlandırılmalıdır.

DİĞER HABERLER
93 ülkenin tercihi Türk çayı oldu

 

 
Ülkemiz hayvancılığının sorunlarının ithalatla ve günü birlik popülist
kararlarla çözülmesi mümkün değildir. Öncelikli olarak belirtilen sorunları
içine alan uzun vadeli ve akılcı devlet politikaları oluşturulmalı ve
kararlılıkla uygulanmalıdır.

Talat GÖZET
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı


28 Ocak 2016. 14:41
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x