AB Yeşil Mutabakatında Sancılar


Prof. Dr. Nazımi AÇIKGÖZ

AB Aralık 2019 tarihinde açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olmayı hedeflemiştir. Buna ulaşmak için yeni bir stratejisi benimseneceği ve tüm politikaların iklim değişikliği doğrultusunda yeniden şekilleneceği bir gerçek. Tarımdan sanayiye, enerjiden ulaştırmaya uzanan bir dizi alanda AB politikalarında temel değişiklikler öngören Yeşil Mutabakat, AB’nin en büyük girişimlerinden birisidir. 

AB’nin iklim krizine karşın gerekli tedbirleri alması için nedenler oldukça fazladır. Örneğin 2022 yazında bazı ülkelerde 500 yılın en kötü kuraklığı yaşanması[1]; mısır, soya fasulyesi gibi ürünlerde %30 a varan verim kaybı; Güney doğu ülkelerinde çiçeklenme dönemindeki aşırı sıcaklar ve kurak dönemi nedeniyle verim kayıpları; başta elektrik olmak üzere, su ve diğer üretim girdilerinde büyük bir artış yaşanması hatta girdilerden bazılarında fiyatlarda %300 aşan artışlar…

AB iklim, enerji, arazi kullanımı, ulaşım ve vergilendirme politikalarının 2030 yılına kadar 1990’daki seviyesine kıyasla %55 emisyon azaltımı sağlanacak şekilde gözden geçirilmesi için “55’e Uyum” mevzuat değişikliği paketi Avrupa Komisyonu’nca 14 Temmuz 2021’de yayımlanmıştır.

Avrupa daha geçen yıl organik beslenme adına, önümüzdeki yıllarda uygulanmak üzere bir seri kararlar almıştı[2]. Tabi bu kararlarda CO2 emisyonlarının ortadan kaldırılması, enerji verimliliğinin geliştirilmesi gibi hedefler de vardı. Bu kararlar: 2030 yılına kadar kimyasal pestisit kullanımının %50 azaltılması, 2030 yılına kadar gübre kullanımının en az %20 azaltılması, 2030’a kadar organik tarım alanlarında %25 ve organik su ürünleri yetiştiriciliğinde belirli bir artışın olması vb. 

DİĞER HABERLER
100 Tarım Ekonomisi Yanılgısı

Ne var ki iklim krizi ve savaşın da etkisi ile, Polonya, İspanya ve Macaristan söz konusu “Tarladan Çatala” yönetmeliklerinin değiştirilmesi doğrultusunda harekete geçtiler. AB’de gıda güvenirliği doğrudan tehdit altında olmasa da Avrupa Birliğinin kuşkusuz karmaşık bir dönem geçirdiği bir gerçek.  COVID-19’un devam eden etkileri, dünya gıda, enerji ve gübre piyasalarında fiyat şokları yanında bazı hammaddelerin kıtlığına yol açan mevcut jeopolitik durum da inkâr edilemez. Yüksek enflasyona ilave olarak patlak veren Kovid-19 krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı AB’yi negatif etkiledi. Son 2 yıl içerisinde 7 milyon civarında sığınmacı Avrupa ülkelerine sığındı. Rusya’ya karşı AB tarafından uygulamaya konulan ekonomik yaptırımlar ve doğalgaz akışının kesilmesinden kaynaklanan sanayi üretim kapasitesinin gerilemesi nedenleriyle olumsuz ekonomik etkiler daha da arttı ve ekonomik durgunluk baş gösterdi.

Yeşil mutabakat çerçevesinde AB üyesi devletlerin ekolojik geçişi, tarım ilacı ve gübre kullanımının azaltılması, organik tarımın geliştirilmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması çiftçiye yeni yükler getirdi.  Diğer taraftan ikili ticaret anlaşmalarıyla, AB standartları dışında üretim yapan ilkelerden ucuz tarım ürünlerinin ithalindeki artış AB çiftçilerinin öfkesine neden olurken, Fransa’da çiftçiler “iflas ve zorluklar nedeniyle çiftçi intiharı artıyor” iddialarıyla Paris’i adeta işgal etti.  Çiftçi örgüt başkanı: “ÇİFTÇİYE İHTİYAÇ ZAMANINDA KİM YARDIM EDECEK? Şimdiye kadar bu karmaşada bir yardım almadık. Bu nedenle doğrudan çiftçilerin cebine giren yardım talep ediyoruz, yiyeceklerle oynamamalıyız” diyordu. 

DİĞER HABERLER
Koronavirüs tarımın önemini ortaya koydu

Protestoların başlıca nedenleri arasında başta iklim düzenlemeleri ve buna bağlı olarak Yeşil Mutabakat görünüyor. Yine iklim kaynaklı tarım politikalarındaki üretici aleyhine değişiklikler, su kısıtlamaları, sübvansiyonların kaldırılması veya azaltılması yönündeki çalışmalar, Ukrayna’dan ithal edilen tahıl ise diğer nedenler.

Görünen o ki, küresel ısınmanın, iklim değişiminin, karbon salınımının baş sorumluları küresel sömürge düzeni, BATI yani küresel sermaye ve onların neden olduğu sorumsuzca sanayileşmeyle tüketim patlaması yaşarken bunun bedelinin çiftçilere ödetmeye kalkmak hatadır.  Çiftçilerin bir diğer itirazları da yeni gen teknikleri ile ilgili yasal düzenlemelerdi. Çiftçi   örgütleri, bitki ıslahında yeni yeni devreye giren gen düzenlemelerinin GDO mevzuatı ile aynı kategoride değerlenmesini istiyorlardı. Ne ilginçtir ki tam 7 Şubat 2024’te, Avrupa Parlamentosu 263’e karşı 307 oyla (41 çekimser), yeni gen teknikleri hakkındaki Komisyon teklifini kabul etti. Olumlu oy, iklime dayanıklı, zararlılara karşı dayanıklı, daha yüksek verim verimli daha az gübre ve ilaç gerektiren yeni bitki çeşitlerinin ıslahına olanak sağlayan yeni gen tekniklerinin bazı koşulları yerine getirerek (GDO dışında tutularak) uygulanması doğrultusunda olmuştur.

Yeşil Mutabakat Türkiye için çok önemlidir. Bu salt AB’nin tarımsal ürün pazarımız olmasından değil, ekonomiden sosyal hayata tüm yaşamımızda dünya standartlarına paralelleşme beklentisi.  O nedenle ABde mutabakatın arka planıyla kamuoyuna iyi anlatılması kaçınılmaz. 

DİĞER HABERLER
Tarımda Müdahale Alımları ve Fiyat Oluşumu

Avrupalı çiftçilerin başkaldırıları ile yeşil mutabakatın uygulamasında zaman ertelemelerini beraberinde getireceği beklenebilir.  Örneğin Fransız tarım bakanının gübre kullanımındaki sınırlamaları 2030’un ötesine alınabileceği konusundaki henüz doğrulanmayan gazete haberleri gibi… 

[1]. Avrupa Yeşil Mutabakatı (ticaret.gov.tr)
[2]. Tarımda Sistem Değişimi Sahaya Yansımaya Başladı – Prof. Dr. Aykut GÜL

[3]. Nobel Ödüllerinin Bulgu Sonuçları Çoktan Market Raflarına Ulaştı – Prof. Dr. Nazımi AÇIKGÖZ


7 Mart 2024. 21:55
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x