AB’nin Pestisit Kullanım Kısıtlamaları Bitki Islahçılarını Birleştirdi


AB’nin Pestisit Kullanım Kısıtlamaları Bitki Islahçılarını Birleştirdi

Prof. Dr. Nazımi Açıkgöz

AB tarımsal ilaç kullanımında yeni kısıtlamalar için kolları sıvadı. 2030’dan itibaren kimyasal ilaçların kullanımının yarıya indirilmesi hedeflenmektedir. Almanya’da buğday-arpa gibi tahıllar yılda ortalama 2,2 kez ilaçlandığına göre ilaç kullanımındaki kısıtlamaların ürünlerde nasıl bir zarara neden olabileceği kolayca tahmin edilebilir.

Avrupa tarımında kullanılan pestisitlerden biri de mantar hastalıkları için kullanılan fungusitlerdir. Söz konusu bu hastalıklar sarı pas, kahverengi pas, septorya ve fusarium dur. Bitki ıslahı ile bu hastalıklara toleranslı-dayanıklı genotipler geliştirilebilmektedir. Klasik bitki ıslahı ile bu işlem 10-15 yıllık bir zaman gerektirebilir. Bu tip hastalık etmenlerinde de oldukça sık yeni ırklar ortaya çıkar. Fakat son yıllarda geliştirilen Yeni Islah Teknikleri-(YIT, Açıkgöz 2019🙂 bitki ıslahçılarına büyük ölçüde zaman kazandırabilmektedir. Bu teknik aslında klasik mutasyon ıslahının laboratuvar versiyonudur. Bilindiği gibi mutasyon canlının genlerinden birinde, kendiliğinden veya amaçlı oluşturulan bir değişimdir. YIT 2010 yılından beri laboratuvarlarda, moleküler bazda, genom içi düzenlemelerle gerçekleştirilmeye başlamıştır. Bu yöntemde genotipler kısa sürede tescil edilip, üreticilere ulaşabilmektedir. Bu genom düzenlemeleri (gen editing, gen düzenleme), CRISPR gibi bir seri yeni gen mühendisliği yöntemlerini kapsamaktadır. Bu yöntemlerde, GDO lardaki gibi dışarıdan herhangi bir gen transferi söz konusu değildir. Tersine hedeflenen genin, uygulanan geçici DNA kesici enzimleri ile susturulması, etkisinin artırılıp azaltılması, yani mikro-mutasyona tabi tutulmasıdır.

DİĞER HABERLER
Tarımda ARGE Sorunu Çözülüyor

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarda (GDO), yani transgenik canlılarda bir gen, başka tür veya çeşitten transfer edilmiştir. Piyasaya sürülme öncesinde çevre, sağlık gibi birçok risk testlerinden geçtikten sonra tescillenirler. Dolayısı ile bir genotipin firmasına maliyeti 100 milyonları aşmaktadır. O nedenle GDO yöntemi adeta küresel çok uluslu firmalarla özdeşleşmiştir. Bunun aksine YIT ile genotip geliştirme masrafları, düşük bütçeli yeni müteşebbis firmalar, üniversiteler ve kamu kuruluşlarınca dahi karşılanabilecek düzeydedir.

GDO yöntemi AB gibi birçok ülkede serbest değildir. YIT de sayısız avantajına rağmen aynı kategoride kabul edilmektedir. Oysak ki GDO da başka bir türden aktarılan gen devrede iken, YIT de canlının kendi genleri içindeki değişmeler söz konusudur. Yöntemin avantajları kısa zamanda geliştirilen birçok yeni bitki çeşit adayının tescil aşamalarına ulaşabilmesidir. Örneğin: Japonya’da tohumsuz domates; ABD de depolamada sorun bir şeker türevinin devreden çıkarıldığı patates; ABD de yağ asidi düşük soya; Kanada da yabancı ot ilacına dayanıklı çeltik; Kanada da yabancı ot ilacına dayanıklı keten; İspanya’da düşük glutenli buğday, Güney Kore’de farklı renkli petunya gibi…

Dünyada ticarete yönelik gen düzenleme araştırmalarında Çin 541 proje ile önde giderken, ABD 387 ve Japonya da 81 proje ile onu izlemektedir. Yüksek verim ve kalite gibi bitki ıslahının genel hedeflerine yönelik bu araştırmalar en çok tahıllar, soya, patates ve diğer 51 kültür bitkisinde yoğunlaştırılmıştır.

DİĞER HABERLER
Su ürünleri üretimi ayağa kalktı

Almanya’da küçüklü büyüklü 60 bitki ıslahçısı firma, yeni ıslah tekniklerinden yararlanarak, mantari hastalıklara toleranslı-dayanıklı buğday genotipleri geliştirmek için 2020 yılında PILTON[1] projesinde bir araya gelmiştir.

Böyle sofistike bir atılımın gereksinimden ortaya çıktığı kolayca anlaşılabilir. Fakat bu firmaların birlikte tek bir araştırma projesinde bir araya gelmesi, onların “Bundesverband Deutscher Pflanzenzüchter e. V.” (Almanya Bitki Islahçıları Birliği) çatısı altında toplanmış olmaları ile sağlanmıştır.

Ne var ki proje yürütücülerinin zihinlerini meşgul eden büyük bir sorunları var[2]. AB’de Islahın belirli aşamalarındaki test ve tescil işlemlerinde, yeni ıslah tekniklerinin de genetiği değiştirilmiş ürünlerle (GDO) aynı muameleyi görmeleridir ki bu durumda aday genotiplerin çevre, sağlık vs. testleri için GDO’larda olduğu gibi milyonlarca Euro gerekecektir. Bu durumda küçük ölçekli firmaların bu masrafları karşılayamayacağı bir gerçek. Bilindiği gibi YIT ile geliştirilen çeşitler ABD başta olmak üzere birçok ülkede GDO kapsamında değil, klasik ıslahla geliştirilen çeşit adaylarında uygulanan yönetmeliklere göre test ve tescil edilmektedir. Peki PILTON proje yönetiminin bu konudaki görüşü ne? Bir proje sorumlusu “İlginç bir ortamda çiftçi ve toplum için, gerçek katma değeri olan net ve pratik bir proje oluşturduğumuza inanıyoruz. Bu konuda AB kurullarının olayı yeniden düşünmesinin zamanı gelmiştir. Ayrıca olaya siyasi olarak da müdahil olabiliriz” diyor!

DİĞER HABERLER
Yeni Gıda Türleri Genç Girişimcilerle Yola Çıkıyor

Türkiye’de de zaman zaman tohumcu-ıslahçı firmalar bir araya gelmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırma ve Politikaları Genel Müdürlüğünün “Türkiye F1 Hibrit Sebze Çeşit ve Nitelikli Hat Geliştirme Projesinde” olduğu gibi bazı firmaları bir şemsiye altında toplanmıştı. Hatta bazı firmaların alt yapı projelerinde birleşebildikleri de bilinmektedir. Fakat PILTON gibi, CRISPR tekniği ile çeşit geliştirme konusunda Türk firmalarının bir araya gelebilmesi için, önce farkındalık yaratma projeleri geliştirmeliyiz.

[1]https://pilton.bdp-online.de/wp-content/uploads/2020/09/PILTON_flyer.pdf

[2] https://www.transgen.de/aktuell/2807.weizen-pilztoleranz-pilton-crispr.html

https://nazimiacikgoz.wordpress.com/2020/10/05/abnin-pestisit-kullanim-kisitlamalari-bitki-islahcilarini-birlestirdi/


22 Ekim 2020. 12:31
0 0 Oylar
Okuyucu puanı
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x