Beş yüz liraya lahmacun satılır mı? Satılır!


Radikal Gazetesi köşe yazarı Cüneyt Özdemir, 50 TL’ye lahmacun satılması ile gündeme gelen Bodrum turizmini yazdı. Özdemir’in yazısını dikkatinize sunuyoruz…

 

Bodrum’da gördüğüm bu manzara karşısında değil 50 liraya, 500 liraya lahmacun olur. 50 liraya satmayan işletmeciye de enayi derler.   Bodrum’da ve Türkiye’de büyük bir turizm patlaması yaşanıyor. Bu öyle bir patlama ki Yunanistan ve İspanya gibi ülkeleri bile kıskançlıktan orta yerlerinden çatlatabilir. Bir nevi yaz aylarında açılan bir döviz fabrikasına sahibiz. Turist sayısı her sene misliyle artarken ne yazık ki turizm politikalarımızı “50 liraya lahmacun satılır mı?” düzeyinde tartışmaktan öteye gidemiyoruz. Oysa tartışmamız gereken çok daha önemli meseleler var. Mesela bu yıl illa ki Bodrum’u konuşacaksak işe “50 liraya lahmacun satılır mı?” sorusundan önce “Nasıl oldu da Güvercinlik’in en güzel adasına bir sezonda benzeri ancak Antalya’da görülebilecek bir otel dikildi?” sorusu ile giriş yapabiliriz.

 

Merak ediyorum, acaba Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, geçen günlerde Başbakan Erdoğan’ın Bodrum ziyareti sırasında bu oteli gördükten sonra hayret dolu yüz ifadesiyle “Bu otel ne iş Ertuğrul?” sorusuna ne cevap vermiştir? Öyle ya, otel öyle bir otel ki önce yakılan bir ormanın, sonra doldurulan bir denizin üzerindeki adaya Turizm Bakanlığı ruhsatı ile göz göre göre bizzat Ertuğrul Günay’ın izni ile dikildi. “Böylesine göz önünde yaşanan bir çevre katliamına nasıl oldu da Turizm Bakanlığı ruhsat verdi?” sorusunun cevabı, emin olun “Bodrum’da 50 liraya lahmacun satılır mı?” sorusundan çok daha önemli.

DİĞER HABERLER
115 yıl sonra "Şiddetli Geçimsizlik" ten ayrıldılar!

 

Turizmin geleceği; koyver gitsin!

 

Dün öğleden sonra Sevgili Savaş Ay ile birlikte yaptığımız haberler nedeniyle Bodrum Konacık’taki Jandarma İlçe Komutanlığı’na davet edildik. Anladığım kadarıyla Bodrum’da bulunan Jandarma Genel Komutanı, Radikal’deki eleştirilerim üzerine bu ‘off the record’ bilgilendirme toplantısının yapılmasını bizzat kendisi emretmişti.

 

Akşam saatlerinde Genel Sekreter Vekili J. Yarbay Abdülkadir Koçer’den de bir başka bilgilendirme maili aldım. Bu nedenden dolayı hem Sayın Bekir Kalyoncu’ya hem de bizi bilgilendiren personeline teşekkür ederim. Konuşmamız sırasında benim meseleyi getirdiğim noktayı yani Türkiye’nin bir turizm politikası olup olmadığı sorusunu biraz açmanın faydalı olacağına inanıyorum.

 

Yalıkavak, Güvercinlik veya Bodrum özelindeki hırsızlık, imar veya gürültü yasakları meselesi ise bu konuyu açmak için iyi bir örnek.

 

Mesela 10 yıl sonra nasıl bir Bodrum hayal ediliyor? Buna göre imarından denizciliğine, karayollarından güvenlik politikalarına kadar düşünen, koordine eden bir kurumumuz var mı? Son yıllarda ‘Turizm projesi’ adı altında rant projelerine yüzde yüz imarlar vererek turizmi uzun vadede bizzat Turizm Bakanlığı’nın katlettiğini düşünürsek, ne yazık ki yok.

 

Devlet Bodrum’u sadece seyrediyor

 

10 yıl sonrasına gitmeye gerek de yok, bugün bile Bodrum’un devlet örgütlenmesi ‘yazlık’ değil ‘kışlık’ düzene göre yapılmış durumda.

DİĞER HABERLER
Türk fındığında tehdit ve fırsatlar

 

Mesela Bodrum büyüyor ama hangi yöne doğru büyüdüğüne bakan yok. Neredeyse bir mahalle büyüklüğündeki küçük Bodrum belediyeleri milyon dolarlık yatırımcılar karşısında eziliyor, çaresizler. Bırakın büyük rantlara ses çıkartabilmeyi, koylardaki sıradan bir kulübe ses yasağını bile uygulamaktan aciz durumdalar.

 

Bir tek onlar da değil; güvenlik yaklaşımı da bürokrasinin kaderine terk edilmiş. Kumsallarda hâlâ postalla dolaşan jandarmanın görev yaptığı, yıllardır basit bir kıyafet değişikliğini bile gerçekleştiremeyen hantal bir yapıdan söz ediyorum. Mesele şu bölgenin komutanı, bu karakolun durumu değil, ne yazık ki en tepeden aşağıya kadar inen bürokrasinin hantallığı. Nüfusu kış aylarında 100.000 kişi olan, yaz aylarında bir milyonu aşan yarımadada hayat ne yazık ki 100.000 ölçeğine göre kurgulanmış durumda.

 

Böyle olunca yaz aylarında karakollar hırsızlarla baş edemiyor. Uzman kadroların sayısı bölge için az kalıyor.

 

Bodrum’un sahipsiz ve çarpık büyümesini yollarında da görebilirsiniz. Öyle bir beldedeyiz ki içinde benzerini ancak şehirlerarası yollarda görebileceğiniz duble yol da var, milyarlık teknelerin olduğu marinaya giden ucube bir yol da! Bir belediyenin sınırlarına girdiğinizde kendinizi Monaco’da hissediyorsunuz. Bir başka belediye sınırlarında kendinizi 50 yıl öncesinin Halikarnas Balıkçısı’nın döneminde buluyorsunuz.

DİĞER HABERLER
Bilinçli Antibiyotik Kullanımı Sempozyumu

 

50 liraya lahmacun ucuz sayılır

 

Gelin görün ki bunların hiçbiri tartışılmıyor. Bu yıl Bodrum denilince ilk gündem maddesi 50 liralık lahmacun oluyor.

 

Geçen akşamüstü yeni yapılan marinaların birinde kısa bir yürüyüş yapıp yıllardır gittiğimiz restoranlardan birine oturduk. Mönü geldi, gözlerim yerinden fırladı. Yemekler 30 liradan başlıyor, 100 liraya kadar gidiyordu. Garson masaya 900 liralık şarap getirip tavsiye ederken hiç de olağanüstü bir şey yapıyormuş gibi bir hali yoktu. Yıllardır yaşadığımız beldenin artık bir köy değil lüks bir yaşam alanı olduğunu o an bir kez daha fark ettim. Etrafıma baktım, bütün masalar hıncahınç dolu, fiyatlara tek şaşıran benim. Anlayacağınız alan memnun, satan memnun. Benim gördüğüm bu manzara karşısında değil 50 liraya, 500 liraya da pekâlâ lahmacun olur. Hatta bu masaları dolduranlar böylesine fütursuz para harcarken lahmacunu 50 liraya satmayan işletmeciye de enayi derler. (Radikal)

 


14 Temmuz 2012. 21:00
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x