Şeker Piliç Pazarlığına Oturan Aziz Torun, Başbakan İle Gündeme Gelmekten Şikayetçi


Kanatlı sektörünün yarım asırlık şirketi Şeker Piliç ile gündeme gelen Torunlar Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun çeşitli yayın organlarına verdiği demeçlerde kazandıkları pek çok büyük ihaleden sonra Başbakan’a yakınlığı ile gündeme gelmekten çok şikayetçi olduğunu dile getiriyor.

 

Torunlar şžirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, 53’nci yılını kutlayan 650 milyon dolar cirolu bir şirketi yönetiyor. Hayatına dair belki de en çok merak edilen şey Başbakan Erdoğan ile yakınlık derecesi. ‘Dostluğumuz, gönül bağımız var. Aynı güzergahtan okula gidiyorduk ‘ diyen Torun, bu yakınlıktan kaynaklanan bir ticari işleri olmadığının da altını çiziyor.

 

Bu yıl 53’nci yaşını kutlayan Torunlar şžirketler Grubu, 1960 senesinde bir bakkal dükkanında kök salmış. Baba Osman Torun’un yanında iş hayatına atılan Aziz ve Mehmet Torun kardeşler, İstanbul Mercan’daki hem kafe hem de manav gibi işlettikleri bakkaldan sonra sırasıyla toptancı ve ithalatçı olup Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde ilk 200’e giren tesisler kurmaya kadar tırmanmışlar.

 

Bugün yıllık cirosu 650 milyon dolara yaklaşan bir holdingin başında oturan Aziz Torun, gıda sanayi, turizm, inşaat ve tarım sektörlerindeki başarısını azimli, gayretli ve çok çalışkan bir ‘işkolik olmasına bağlıyor. Ancak, kamuoyunda, Torun’un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yakın arkadaş olmasının işlerinde avantaj sağladığı yönünde görüşler de beyan ediliyor. ‘Başbakan ile gerçekten yakın arkadaş mısınız’ diye sorduğumuz Torun, hikayelerini şöyle anlatıyor:

DİĞER HABERLER
Zeytine Tuz Ayarı

 

BAŞBAKAN BENİM OKUL ARKADAŞIM

 

‘Herkes Sayın Başbakan ile toptancılık yıllarından tanıştığımı düşünüyor. Oysa ben İstanbul İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Kendisiyle tanışıklığımız oradan başlıyor. Elbette ki geçmişe dayanan bir dostluğumuz var. O dönemde okula giderken de aynı güzergahı paylaşıyorduk. Ben Karaköy’den vapura biniyordum, Sayın Başbakan da Kasımpaşa’dan biniyordu. Fener’de inip yürüyerek gidiyorduk. Bu anlamda bir gönül bağımız, hukukumuz, dostluğumuz var. Ama Başbakan’a yakın olmaktan kaynaklı bir ticari işimiz olmadı. Devletle hiçbir zaman taahhüt işimiz olmadı. Ne mal sattık ne mal aldık. Sadece özelleştirme kapsamında herkesin girdiği ihalelere girerek, herkesin üzerinde fiyat vererek satın almalar yaptık. Kütahya şžeker Fabrikası gibi birtakım yerler aldık. Bunların hepsi bizim 53 yıllık süreçte büyümemizin getirdiği aşamalar. İtibarımızı sermaye olarak kullandık. Hep tevazudan dolayı vergi rekortmenliğimizi de gizledik. Zannedildi ki, evvelden yoktuk; sonradan ortaya çıktık. Halbuki 53 senedir varız. 90’lardan sonra da hep şahıslar vergi rekortmenleri listesinde vardık iki kardeş olarak. şžirketimiz de öyle… Ama adını vermeyenler listesinde olmayı tercih ediyoruz. Bir kere çok ısrar edip Bursa Defterdarı açıkladı, o kadar, Aziz ve Mehmet Torun her yıl listede vardır, adı açıklanmaz.’

DİĞER HABERLER
Sezon Pirinçte şok

 

 

1975 ve 80’li yıllarda Rami’de toptancılık yaptıklarını, 90’larda ithalat işine başladıklarını anlatan Torun, ‘İlk defa Uzakdoğu’dan, Tayland’dan ben pirinç getirdim. Ama yanlış oldu. Uzun pirinç getirttik. O yanlış bize bir iş öğretti: İthalat’ diyor. 90-9l’de Türkiye’nin en büyük şeker ithalatını gerçekleştirdiklerini, 93-94’te de en büyük ihracatı yaptıklarını ifade eden Torun, şunları söylüyor: ‘O zaman gittik Halil Cıngıllıoğlu’na, Demirbank’m sahibi. İki çalışkan kardeşiz dedik. Akreditif lazım böyle bir iş için. Bize imkan tanı. Biraz sohbetten sonra, Kayseri şivesiyle ‘Ben sizi çok sevdim. 5 bin tonluk akreditif açmalarına destek olacağım’ dedi. O, başlangıç oldu bizim için. Sonra şeker piyasasını çok iyi bildiğimiz için Erzurum ve Konya’ya da şeker gönderdik. İşler büyüdü. 95’te sanayicilik başladı. 2000’li yıllarda çeltik fabrikaları kurduk. 2005’te Kütahya şžeker Fabrikası’nı aldık. Son 3-4 yılda tarıma kadar her safhada var olduk.’

 

Aziz Torun, ‘Aslında Erzincanlıyız ama Bursa’da çok yatırım yaptık; vergi rekortmeni olduk. Bursalı sanıyorlar’ diyor, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan ve sosyoloji de okuyan 60 yaşındaki Torun, işadamı olmayı şöyle anlatıyor: ‘Başarı elde edilmişse bunun mutlaka bedeli var: Durmadan çalışmak. Belki tabii karşılanmayabilir bu kadar işkolik olmak, 24 saat işinizle haşır neşir olmanız. Gece rüyamızın, kabusumuzun da iş olması. Türkiye’deki krizler bir işadamına kabus gördürmüyorsa, ya çok olağanüstü bir yeteneği var, tüm önlemlerini almış, ya da çok sorumsuz demektir. Hep kriz dönemlerinde kabus görüyorum. Uykuların kaçması, uyuyamama… Gece 3-4’te kalkıyorsunuz, uykunuz gelmiyor. çünkü yatarken de o düşünceyle yatıyorsunuz: Ne olacak bu döviz Kredisiz işini büyütmek mümkün değil, ithalat yaptığımız için döviz bazlı kredi alıyoruz. En büyük kabuslarım beklenmedik kur artışları. Yüzde 50 artsa, bir anda borcunuz da yüzde 50 artıyor. Tereddütler sürekli stres altında tutuyor sizi. Uykunuz da kaçıyor, sağlığınız da bozuluyor, tatile de gidemiyorsunuz.’

DİĞER HABERLER
'Halep'te isyancılar TL'ye geçmek istiyor'

 

MENEMEN YAPIP SATTI

 

Torun, bakkal dükkanını şöyle anlatıyor: ‘Barakamsı bir yerdi. Yanındaki küçük yerde menemen ve arnavutciğeri yapıyorduk. Önünde küçük bir tezgahta manav kurduk. Üzüm, domates satıyorduk.’

 


20 Ocak 2013. 14:29
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x