Sütün geleceği EBSO’da tartışıldı

Türkiye’nin süt ihracatında Avrupa Birliği vizesi alması, Ortadoğu’ya ihracat kapılarını da açacak. İhracat fırsatının yakalanması kadar korunmasının da önemine dikkat çeken ambalajlı süt ürünleri sanayicileri, hem ihracatçı firma sayısının artmasını hem de kalite ve standartların korunmasını istedi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ile birlikte “Dünyada ve AB’de Süt Politikasındaki Son Gelişmeler ve Türk Süt Sanayisine Etkileri” paneli gerçekleştirdi.

EBSO Meclis Salonu’ndaki toplantının açılış konuşmasını yapan ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, Türkiye’nin sütte Avrupa’ya ihracat vizesi almış olmasının Ortadoğu’nun da ihracat kapısını açacağını söyledi. Çallı, “Türkiye’de 6 firma ihracat iznini aldı. İhracat fırsatının yakalanması kadar korunması da önemli. İzinin alınması uzun ve zorlu bir süreç oldu, kaybetmek kolay. Bu nedenle 6 firma kalite ve standartların korunmasında dikkatli olmalı dikkatli olmalı ve bu sayının arttırılması gerekli” dedi.

Yeni plan yapılmalı

Türkiye’nin AB’ye üye olsa da, olmasa da tarım ile ilgili tüm gelişimleri takip etmek zorunda olduğunu vurgulayan Çallı, “AB’de yaşayan bir birey, Türkiye’deki bir bireyden iki kat süt ürünü tüketiyor. Türkiye’de üretilen süt miktarının AB standartlarına çıkarılması halinde Türkiye’nin üretimi ülkeye yetmeyecek duruma gelecektir. Öncelikli olarak süt üretim miktarını arttırarak, çocuk ve gençlerin erişimini sağlayacak politikalar geliştirmektir. Türkiye ile AB arasındaki temel fark, birbirine benzememesidir. Politikaları, iklim değişikler ile ülkesel değişimleri göze alarak yeniden planını yapmalıdır” dedi.

İzmir, sütün başkenti

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi Haluk Tezcan, İzmir’in Türkiye’deki süt üretiminin yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini belirtti. İzmir’in süt sanayisinde ilklere imza attığın kaydeden Tezcan, şunları söyledi:

“AB ülkelerinin çoğunda artık süt üretimi rakamları azaldı. AB bu yüzden 30 yıldır uyguladığı süt kotasını kaldırdı. Bu değerlendirilmelidir. Türkiye ve AB’nin süt sektörü açısından temel farklılığı, yapısal olarak birbirine benzememesidir. Türkiye’de küçük aile işletmelerinde daha düşük verimli hayvanlarla yapılan süt sığırcılığı süt üretiminin düşük, maliyetinin yüksek olması, elde edilen gelirin de düşük olmasına neden olmaktadır. Ülkemizde 2013’te süt üretimi 18.2 milyon tonu aşmıştır. Sanayide işlenen süt miktarı ise 8 milyon tondur. Türkiye süt üretiminde dünyada 7’nci sıradadır. Sütün başkenti İzmir ise 1.4 milyon tonluk üretimle Türkiye’de 1’nci sıradadır. Ülkemizde süt üretiminin yüzde 95’i soğuk zincire alınmıştır. Bu da, İzmir de üretilen sütün neredeyse tamamı sanayide işleniyor demektir. İzmir’de onay almış 113 tane süt toplama merkezi bulunuyor. Ülkemizde 2 bin 222 tane süt işletmesi bulunurken, bu rakam İzmir’de 132’dir.”

Üretim yapan işletmelerin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğine işaret eden Tezcan, “Türkiye’deki kişi başına süt tüketimi Avrupa Birliği’nin dörtte biri kadardır. Süt üretimini ve kalitesini arttıracak önlemler alınmalıdır. Ulusal ve uluslararası piyasalara yönelik kaliteli üretim için sektör, inovasyon ve teknolojiyle buluşmalıdır. Bugüne kadar bizden desteğini esirgemeyen İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na teşekkür ederiz” dedi.

Tarımın kalkınması

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, yerelde kalkınma hedefiyle tarımı ve hayvancılığı desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Büyükşehir Belediyesi’nin süt üreticilerini desteklemek ve 0-5 yaş arasındaki çocukların sağlıklı gelişmesine katkı koymak amacıyla yürüttüğü ‘Süt Kuzusu’ projesi hakkında bilgi veren Başkan Kocaoğlu, göreve geldiklerinden bu yana yerelde kalkınma hedefiyle tarımı ve hayvancılığı desteklediklerini belirtti.

Okul Sütü Projesi’ni İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığını hatırlatan Aziz Kocaoğlu, “Merkezi hükümetimiz bu projeyi Türkiye’de süt hayvancılığının gelişmesi için aldı, memnun olduk. Şimdi de 0-5 yaş arası çocuklarımıza süt içirmek için evlerinin kapılarını çalarak, tutanakla haftada 2 litre süt dağıtıyoruz. Tarımın desteklenmesi için arazi yollarının asfaltlanması, toprak analiz laboratuvarı kurulması gibi bir çok çalışmamız var. Türkiye’nin kalkınmasında tarımın çok önemli bir kaldıraç olacağına ve katma değerin topraktan, doğadan geldiğine inanıyoruz. Bu nedenle tarımı ve hayvancılığı destekliyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kooperatiflerle olan birlikteliklerimizi sürdüreceğiz. Tarımın ve hayvancılığın kalkınması için hep birlikte çalışmalıyız” dedi.

Büyükbaş hayvan sayısı 12 bin 800’e çıktı

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü Mustafa Kayhan, işletmelerin büyütülmesi için genel müdürlük olarak destek verdiklerini söyledi. Kayhan, “Bir süt ineğinin bakanlığımızdan bakanlıktan destekleme miktarı 1065 TL’yi bulmaktadır. Desteklerin hepsi üretimin arttırılmasına yöneliktir. İşletme ölçeğini büyütüp, yatırımları desteklemek ve mevcut olan hayvan ırkını ıslah etmek gibi tedbirlerimiz devam ediyor. Son 5 yılda 7,1 milyar sübvansiyonlu kredi kullandırdık. Bütün bu tedbirler sonucu işletmeler büyüdü. Son 10 yılda büyükbaş hayvan sayısı 4 bin 300’den 12 bin 800’e çıktı. Global olarak bakarsak son 10 yılda, gelişmekte olan ülkelerde çiğ süt üretiminde Çin’den sonra Türkiye ikinci olmuştur. Ülkemizde kişi başına süt üretiminde yüzde 130 oranında artış yaşandı. Biz çok fazla süt tüketmiyoruz ama süt ürünü tüketimimiz az değil” dedi.

İthal edilmesin

Açılış konuşmalarının ardından Toprak TV Ege Bölgesi Temsilcisi Dr. İsmail Uğural’ın moderatörlüğünde, Prof. Dr. Harun Uysal, Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, ASÜD Yönetim Kurulu ve EBSO Meclis Üyesi Kosat Gürler ile ASÜD Kurumsal İletişim Direktörü İlknur Menlik’in konuşmacı olarak katıldığı panel gerçekleştirildi.

EBSO Meclis Üyesi Kosat Gürler, kaliteli süt ve fiyat dengesi için piyasanın ihtiyaç duyduğu süt tedarik yönetmeliğinin zaman kaybedilmeden çıkarılması talebinde bulundu.

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük de, süt üretiminde küçük işletmelerin kapanarak büyük işletmeler haline gelmesini eleştirdi. Bu durumu ateşle oynamak olarak nitelendiren Eskiyörük, “Büyük işletmelere karşı değiliz. Ancak küçükler bir araya gelerek büyük işletmeleri oluşturabilir. Sektörde sorunlar ölçeği büyüterek değil, kooperatifleşme yolu ile çözülebilir” dedi.

İthalata da sert bir dille karşı çıkan Eskiyörük, et fiyatlarının artması ile ithalat lobisinin isteklerinin uygulanmaması istedi. Mahmut Eskiyörük, ithalat açılırsa süt sektörünün bir daha toparlanamayacağını iddia etti.

http://www.ebso.org.tr/tr/haberler/sektorel-haberler/sutun-gelecegi-ebsoda-tartisildi