Veteriner Hekimliği Yönüyle Kanser


ULUSAL KANSER HAFTASI
1-7 Nisan 2024   “Kanseri birlikte yenebiliriz, Kanserden korunabiliriz”

Kanser ile ilgili toplum bilgilendirme, kanser araştırmalarını destekleme amacı ile 1947 yılında Ankara’da kurulan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği önerisi ile 1956 yılından itibaren her yıl 1-7 Nisan arası Kanser Haftası olarak belirlenmiştir. Her yıl 1-7 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Ulusal Kanser Haftası, halkı bilgilendirme-bilinçlendirme etkinlikleri ile kanserle savaşta oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 2024 yılı için, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası teması olarak “Kanseri birlikte yenebiliriz, Kanserden korunabiliriz.” belirlenmiş olup kanserle mücadelede halkımızı bilinçlendirme çalışmaları en önemli avantajımız olacaktır. İnsan hekimliği yönüyle olduğu gibi veteriner hekimliği bütünlüğü içerisinde de hayvan sağlığı açısından Kanser son derece önemli bir yer tutmaktadır. 


Veteriner Hekimliği Yönüyle Kanser

Prof.Dr. Sevil VURAL
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı

Kanser nedir ?

Kanser vücudun herhangi bir doku ve organ hücrelerinin kontrolsüz ve hızlı bir şekilde üremesi ile karakterize önlenebilir, erken tanı ile tedavi edilebilir bir hastalıktır.  Son yıllarda hayvanlara karşı duyarlılığın artması, sahipli hayvan sayısının artması, sokak yerine evde bakılan hayvanlarda ortalama yaşam süresinin uzaması, gelişen tıbbi gelişmeler son yıllarda özellikle kedi ve köpeklerde kanserin daha bilinir hale gelmesini sağlamaktadır. Aslında kanser eskiden de vardı ancak belirtilen nedenlerden dolayı son yıllarda teşhis edilme oranı artmaktadır. Buna bağlı olarak da görülme sıklığı artmaktadır. Bugün dünyada her yıl 4 milyon köpek; 100 bin kediden ise %13-25‘i kanserden etkilenmektedir.

Kanser, insanlarda, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölüm nedenleri sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak bilinmekle birlikte can dostlarımızın da en önemli sağlık sorunudur.  Tüm hayvanlarda sıklıkla da kedi ve köpeklerde görülmektedir. Kanserlerin içinde de en fazla meme ve deri kanserlerine rastlanmaktadır. Yaklaşık %38-72 oranında malign karakterde tümörler olup bunların %20-30’u adenokarsinomlardır. 

Bazı hayvanlarda ise örneğin fil (20’den fazla p53 tümör baskılayıcı gen olması) ve balinada (DNA’ların zarar görmesini engelleyen mutasyonların olması) ise çok nadir görülmektedir ve fillerde kansere bağlı ölümler % 5 civarındadır. 

Kanserin Nedenleri

 Canlılarda kanserlerin oluşumunda bireysel yatkınlık, çevresel faktörler ve çeşitli yapıcı nedenler de önemli rol oynamaktadır. Kanser oluşumunda: 

DİĞER HABERLER
Öncelikli hedef; Irak'a ihracattaki kan kaybını azaltmak

–   Bireysel yatkınlık / predispozisyon (Yaş, Irk, Cinsiyet, Organ, Kalıtım) 

–  Kanser oluşturucu nedenler (Fiziksel nedenler, Kimyasal nedenler, Onkojenik virüsler, Parazitler, Hormonlar, Stres, Gıda Katkı Maddeleri) çok önemlidir.

Bireysel yatkınlık / predispozisyon: Hereford ırkı sığırlarında göz çevreleri pigmentsiz olduğu için yassı hücre karsinomlarının, iri cüsseli köpek ırklarında (St. Bernard ve Great Dane) osteosarkomların, kır donlu atlarda melanomların, köpek ve kedilerde meme kanserlerinin ve atlarda penis kanserlerinin görülmesi ırk yatkınlığıdır.

Kanserler her yaşta ortaya çıkmalarına karşın, genellikle orta yaş ve yaşlılarda görülürler. İleri yaşlarda tümörlerin daha çok görülmesinin nedeni bilinmemekle birlikte; yaşam süresinin uzun olmasıyla kanser yapıcı etkenlere daha çok maruz kalma, hormonal dengesizlikler ve immun sistemin zayıflaması tümör oluşumu kolaylaşabilmektedir. Kedi ve köpeklerde en çok görüldüğü yaşlar 6–14 (ortalama 9), sığır ve atlarda ise 5–14 yaş arası dönemlerdir. Deri eklenti bezlerinin-özellikle perianal bez tümörlerinin erkek köpeklerde çok görülmesi cinsiyet kriterini öne çıkartmaktadır.

Kanser oluşturucu nedenler (Kanserojenler): Fiziksel nedenlerin başında basınç ve sürtünme gibi mekanik etkiler gelir. Bu etkilerin sürekli olması sonrasında sırasıyla doku kaybı, kronik yangı, rejenerasyon ve tümöral oluşum gelişebilir (Örn; mide ülserleri, safra kesesi ve böbrek taşlarının sürekli irritasyonu sonrasında kanser gelişimi). Ayrıca güneşin ultraviyole ışınları, röntgen ışınları ve yüksek ısı canlılarda tümör oluşumuna neden olabilmektedir. Yedi yüzden fazla kimyasal maddenin kanserojen olduğu bilinmektedir. Kuvvetli kanserojenik kimyasal maddeler (polisiklik aromatik hidrokarbonlar) deriye sürüldüklerinde deri kanserlerine, ağız yoluyla alındıklarında bağırsak kanserlerine ve organ tümörlerinin oluşumuna neden olurlar. Bulunduğu yerler sigara dumanı, endüstriyel alanlar, otomobil egzozu (kirli havalı kentler), jet motorlarının artıklarıdır. Boya sanayinde çalışan işçilerde (aromatik aminler) idrar kesesi kanserlerinin sıklıkla görülmesi yanında; insektisit olarak kullanılan bir maddenin (2- asetilaminofluoren/AAF) sıçan, fare, köpek, kedi ve piliçlerde idrar kesesi, akciğer, karaciğer ve uterus kanserleri oluşturduğu bilinmektedir. 

Aflatoksin B1, karsinojenik etkilidir ve karaciğer kanserine yol açar. Bunlardan başka gıdalarla alınan antioksidanlar, koruyucu maddeler ve tatlandırıcılar, meyve sularına katılan boyalar, etleri damgalamada kullanılan boyalar da canlılarda çeşitli kanserlere zemin hazırlamaktadırlar. 

Onkojenik (kanser yapıcı) viruslardan çeşitli DNA (adenoviruslar, herpesviruslar, papovaviruslar, poxviruslar) ve RNA virusları (retroviruslar) tümöre yol açmaktadır. Hayvanlarda gözlenen parazitlerden bazıları çeşitli tümörlerin oluşmasına neden olabilmektedir. 

DİĞER HABERLER
Vodafone 38. İstanbul Maratonu'nun kazananları belli oldu

Hormonlardan, östrojenin farelere uzun süre verilmesiyle meme kanseri oluşabilmesi yanı sıra köpek meme tümörlerinin gelişiminde hormonal durumun etkili olduğu bilinmektedir. 

Tanı 

Büyük oranda hayvanlarda kanser teşhisi, evcil hayvan sahipleri tarafından halsizlik, iştahsızlık veya davranış değişiklikleri gibi genel durum bozuklukları; güç soluk alıp verme, öksürük ve zayıflamanın yanısıra, onları tutarken veya bakım yaparken dış vücut yüzeylerinde sertlik ya da şişkinlik fark etmeleri sonunda gerçekleşir. Nadiren de rutin klinik muayene sırasında ya da hasta sahibinin başka bir şikayeti için yapılan kontrol ve taramalar sırasında elde edilen sonuçlar kanserden şüphelenmeye zemin hazırlar. Hayvanlar çok geç belirti verdiğinden insanlara göre daha şanssız, kanserde erken evre pek görülmüyor. Çoğu zaman tümör çok büyümüşken fark ediliyor. Bu durum da tedaviyi faydasız kılıyor. 

Kamu / Özel Klinikler ya da Hayvan Hastanelerinde tanı amaçlı görüntüleme seçeneklerini (ultrasonografi, MRG, BT) kullanır. 

Hayvanlar çok geç belirti verdiğinden insanlara göre daha şanssız, kanserde erken evre pek görülmüyor. Çoğu zaman tümör çok büyümüşken fark ediliyor. Bu durum da tedaviyi faydasız kılıyor. İyileşmek pek mümkün olmuyor.

Belirtilen yöntemlerle kitle tanısı konan olgularda doğru tedaviye başlamak için biyopsi örnekleri alınır ve kanserin adlandırılması yapılarak benign yada malign olup olmadığına karar verilerek tedavi protokolü belirlenir. 

Korunma

Yapılan çalışmalar yirmi birinci yüzyılda kanser konusunda en önemli kontrol stratejisinin korunma ve erken teşhis olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak hayvanlar korunma ve erken tedavi anlamında insanlara göre daha dezavantajlı canlılardır. İnsanlarda özellikle tarama programları ve kanser belirtilerinin erken fark edilmesi, teşhis ve tedavi hizmetlerine erken dönemde erişilmektedir. 

Tedavi 

Kanseri tedavi etmenin ana yöntemi erken teşhis ve doğru tedavidir. Köpeklerde kanseri tedavi etmenin yolları, insanlardaki kadar çoktur, ameliyat, kemoterapi ve ışın tedavileri gibi. Bir tedavi için sadece kitlenin alınması yetebileceği gibi, kemoterapi ve ışın tedavisi gibi zor yöntemler de gerektirebilir. Bazı tümörler için, ameliyatla alınmaları tedavinin ilk adımıdır.
Bir tümörün tamamının alınması, ekstremitelerin bir parçasının, bütün bir organın (örneğin dalak veya bir böbrek gibi), bir organın bir kısmının (örneğin bağırsak gibi) alınmasını da söz konusu olabilir. 

DİĞER HABERLER
Süt Hijyeni Eğitimleri Devam Ediyor

Bir kanserin ameliyat ile alınmasından sonra, metastazların oluşmasını önlemek veya mevcut kitleyi küçültmek için kemoterapi uygulanabilir. Ayrıca kemoterapi ameliyat ile alınmaları mümkün olmayan tümörler için de bir tedavi seçeneğidir.

Genel olarak tümörlerde kemoterapi 1865 yılında Lissauer’in potasarsenit kullanımıyla başlasa da modern şeklini prostat kanserinde östrojen etkisinin görülmesiyle almıştır.

Veteriner hekimlikte ise 1946 yılında köpeklerin perianal bölge adenomlarında ve prostat hiperplazilerinde östrojen kullanımı kemoterapinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Daha sonra bunu mast hücre tümörlerinde kortikosteroid kullanımları takip etmiştir.

İnsanlarda kullanılan kemoterapinin benzeri köpeklerde de kullanılır. Ama bu ilaçlar aynı insanlardaki gibi hayvanları da yormaktadır.

Kemoterapinin yan etkileri iştahsızlık, baş dönmesi, kusma, ishal, enfeksiyonlar, böbrek tahribatları, karaciğer tahribatları, kan hücrelerinde anormallikler veya kalp sorunlarıdır. Bu yüzden kemoterapiyi en iyi, kullanımı konusunda deneyimli ve yan etkilerini de iyi bilen veteriner hekimler tarafından uygulanır. Kemoterapinin sonuçlan son derece başarılı olabildiği gibi, oldukça başarısız da olabilir, bu da tedavi edilen tümörün türüne, tedavinin başlamış olduğu aşamaya ve seçilen kemoterapinin türü, dozajı ve sıklığına bağlıdır.

Kemoterapinin hedefleri sadece bir tedaviyi sağlamak değil, aynı zamanda köpeğin yaşam kalitesini yükseltmek ve süresini uzatmak için bir tümörün boyutunu ve faaliyetini düşürmektir. Lenfosarkoma denilen lenf bezlerindeki kanser, sık görülen tümörler oldukları gibi tedavisi de en başarılı olandır. 

Radyoterapi (Işın tedavisi), X ışınlarının vücuttaki belirli bir dokuya yoğun şekilde uygulanmasını amaçlayan tedavi yöntemine verilen isimdir. Belirli tümör türleri için kullanılan daha az yaygın bir tekniktir. Genellikle ameliyat ile alınamayan tümörlerde kullanılır. Ülkemizde uygulama olanağı çok kısıtlıdır. Ameliyat, kemoterapi ve ışın tedavilerinin kombinasyonu hem yaşam kalitesini artırmakta, hem de köpeğin yaşam süresini uzatmakta en başarılı olanakları sağlamaktadır.

Teşhis edilip tedavi edilen tümör tiplerinin sayısının artması ile birlikte, iyileşme oranları da artmaktadır. Zamanında ve uygun bir tedavi ile, tümör teşhisi konulmuş pek çok köpek aylar, hatta yıllar boyu mutlu ve hareketli bir yaşam sürdürebilir. 

Tedavilerin sonrasında köpeklerin ortalama hayatta kalma süreleri yaklaşık 24 aydır. Köpeklerin yaklaşık %69’u 1 yıl ve %47’si 2 yıl hayatta kalmıştır. 


7 Nisan 2024. 17:20
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x