İklim Değişimi Gıda Krizleri Getirebilir mi?


Prof. Dr. Nazımi AÇIKGÖZ

Almanya’da sıcaklıkların 1881-2021 yılları arasında yıllık ortalamalardan sapmaların seyrine bakıldığında işin önemi ve ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor (Grafik). Zaten tüm dünya kuruluşları bu iklim değişimin önemini kavramışlar, olayın gıdaya ve tarıma olumsuz etkileri konusunda acilen tedbirler almak üzere kolları sıvamışlardır. FAO, Avrupa Komisyonu (EC), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ve Dünya Gıda Programı (WFP) kısa zaman önce, gıda gereksiniminin karşılanması için bir çerçeve iş birliği anlaşması imzaladılar. Amaç gıda güvenirliği ve güvenliği konusunda etkili, koordineli, sürdürülebilir yeni stratejiler geliştirmek.

İklim Değişimi Gıda Krizleri

İklim değişiminin beraberinde gelen ve tarımı olumsuz etkileyecek diğer bir etmen de artan sıcaklıklarla kuzeye kayabilecek hastalık ve zararlılardır. Olası etkilerini insan tasavvur etmek dahi edemiyor. Söz konusu değişimlerin artan olumsuz etkileri karşısında akla şu soru geliyor: İklim Değişimi Gıda Krizleri oluşturur mu?

Bu aşamada önce tarımsal üretimini sürdürebilir kılabilir miyiz sorusunu yanıtlamaya çalışalım. 

-Bazı ülkeler üretim modellerini değiştirmektedir. Arabistan’ın 2016 yılında su tasarrufu amaçlı olarak buğday tarımına son vermesi bir örnek olabilir mi?[1]

-Fransız bağcıların bağ tesislerini Birleşik Krallık’a kaydırmaları gibi, bazı üretimlere yeni alanlar yaratma olasılığı var mı?  

-Anıza ekim, ikinci ürün (Çin’de çeltikte yılda dört ürün bile alınabilmektedir), çift biçim, topraksız tarım, dikey tarım, şehirde çatı ya da depo-bodrum tarımı, permakültür gibi yeni uygulamalarla üretim artışları ne derece etkili olabilir?

-İklim değişikliği karşısında yarınki gıda maddelerini garantileme konusunda bitki ve hayvan ıslahı güvenilir kaynakları oluşturur. Daha şimdiden ağırlıklı olarak genetik mühendislik ve biyoteknolojiden de yararlanarak, kurağa dayanıklı mısır çeşitlerinin tescil edilerek üreticiye ulaştırılmış olması bunun bir ispatıdır. Peki bu ve benzeri uygulamalar yeterli olabilir mi?

-Yabancı döllenen ürünlerde verim artışını sağlayan hibrit tekniği Çin’de kendine döllenen bir ürün çeltikte uygulanmış ve bu ülke çeltik ekim alanlarının %56’sına hibrit çeltik ekerek pirinç ithalatçısı olmaktan kurtulmuştur[2]. Peki hibrit buğday çeşitleri geliştirerek buğday üretimini artırma şansı olabilir mi?

-“CRISPR-Cas9” gibi yöntemlerde, GDO’ların aksine dışarıdan herhangi bir  gen transferi olmaksızın, hedeflenen genin, işlem aşamasında uygulanan geçici DNA kesici enzimler yardımı ile susturulması, etkisinin artırılıp azaltılması, mikro-mutasyona tabi tutulması ile yeni genotipler yaratılmış oluyor. Bu yeni ıslah teknikleri[3]ile birçok ülkede bitki ve hayvan geliştirilmeye başlanmıştır. Bu tip biyoteknolojik yenilikler AB ve Türkiye dahil diğer ülke biyoekonomilerine kazandırılamaz mı?

-Toplumun et tüketimi azaltılarak tarımsal üretimde büyük bir değişimler sağlanabilir. Bu konuda bitkisel kökenli yapay et ve balık teknolojilerindeki gelişmeler[4] ümit vericidir. Arazi ve su kullanımı konusunda öne çıkan, iklim değişiminde de sıkça öne sürülen hayvancılığı ve balıkçılığı rahatlatacak bitki bazlı et, süt, peynir vs. üretim ve tüketiminin teşviki genelleştirilemez mi?

-Ürün kayıplarının yarıya indirilmesiyle 2050’lerde tarımsal üretim %20 artabilecektir.

Bütün bu sorular olumlu yanıtlansa bile, derecesi sabitlenemeyecek iklim krizinin gıda güvenirliği için en büyük tehdit olacağı bir gerçek.

DİĞER HABERLER
Tavuk suyu çorbanın faydası kanıtlandı

[1] Küresel Isınmanın Tarımda İlk Çan Sesi;”Suudi Arabistan’da Buğday Tarımına Son

[2]Bitki Bazlı Balıklar Geliyor

[3] Gen düzenleme ile ilk bitki soya

[4] Biyoekonomide Hayvancılık ve Et Odak Noktası

Nazımi Açıkgöz blog: nazimiacikgoz.wordpress.com


19 Aralık 2022. 14:40
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x