Ramazan’da Kukla Yerine, Et Lobisi Sahnede Olacak!


İnsafsız et lobisinin oyunlarına karşı hükümetin  ithal karkas ette gümrük vergisinin önce yüzde 30’dan yüzde 45’e, sonra da 60 ve daha sonra da 2 Temmuz’da yüzde 75’e yükseldiğini biliyoruz.Alınan bu kararın sadece elinde  hayvan stoku ve et stoku bulunduranlara yarayacağı bir gerçek.Bu gümrük kararlarının alınmasında et büyük etkinin de yine büyük et birlikleri lobisinin olduğuna şahit oluyoruz.

Yaklaşan Ramazan ayı öncesi et lobisinin faaliyetleri vatandaşı ve perakendeciyi mağdur edecek. Retail News sektörün önemli isimleriyle görüşerek sektörün nabzını tuttu.

Et lobisi iftar sofrasına musallat oldu!

İthal karkas ette gümrük vergisinin yüzde 30’dan yüzde 45’e sonra yüzde 60 ve 2 Temmuz’da yüzde 75’e yükseldiğini görüyoruz.. Bu durum sadece elinde hayvan stoku ve et stoku olanlara yarayacak. Bu kararın çıkmasında etkili olan yine büyük et birlikleri lobisi oldu. Bu işin kaymağını fırsatçılar yiyecek. Vatandaş Ramazan üzeri yine mağdur olacak. Hayvanı olmayan sektörün diğer aktörleri ve özellikle fakir fukara bu işten olumsuz etkilenecek.

Mevzuattaki değişikliği satır başlarıyla hatırlamakta yarar var.
İthalat ilk kez 2010 yılı Nisan ayında gündeme geldi. Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Balık Kurumu’na sıfır gümrükle canlı hayvan ve karkas et ithalatı yetkisi verildi.
Böylece canlı hayvan ithalatı için kapılar açıldı. Et ve Balık Kurumu, 2010 Mayıs ayında peş peşe ihaleler yaptı. Yetmedi, özel sektörün de canlı hayvan ithal etmesi için gümrük vergisi yüzde 135’ten yüzde 40’a düşürüldü.

Canlı hayvan ithalatı da yetmedi. Karkas et ithalatına kapılar açıldı. Karkas ette gümrük vergisi yüzde 235’ti. Et ve Balık Kurumu’na sıfır gümrükle, özel sektöre yüzde 30’la ithalat izni verildi.
Yerli besiciler hayvanlarını satamaz duruma geldi. Zararları katlanarak büyüdü. Büyük işletmeler bile sektörden çekilmek zorunda kaldı. Birçok besi işletmesi kapandı. Et üretiminde ciddi düşüş oldu.İthalatta ise büyük artış oldu.

Besicilerin tepkisi üzerine 19 Mart 2011’de karkas ette vergi oranı yüzde 30’dan yüzde 40’a çıkarıldı. Bu karar besicileri zarardan kurtarmadı. 13 Mayıs 2011’de bu kez vergi yüzde 40’tan yüzde 60’a çıkarıldı. Bu karar da besicileri memnun etmedi. Çünkü zarar devam etti. Nihayet, 2 Temmuz’da yine Bakanlar Kurulu Kararı ile karkas ette gümrük vergisi yüzde 75’e çıkarıldı.

Bu durumda insanımız daha ucuz olan beyaz ete yönelmektedir. Beyaz etin sağlık ve hijyenle olan imtihanı devam etmektedir. Kırmızı etteki  ithalat izni öncesi kanatlı beyaz et üretimi 2009’da 1.340 bin ton iken, 2010’da bu rakam1.520 bin tona çıkmıştır. Halkın bu yönelimi yine zamla karşılık bulmuştur .Bu sefer burada fırsat doğmuş ve beyaz et sektörü fiyatlara gecikmeden zamla karşılık vermiştir. 

KAÇAK ET SORUNU

Etin pahalı olması beraberinde, kaçak et sorununu gündeme getirmektedir., gözden kaçan ama önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır Yakın zamanda sitemizde yayında olan özel haberimizde şu tespitlere yer vermiştik;

‘’Son olarak Atatürk Havalimanı’nda valiz içinde 100 kg kaçak etin yakalanması ile yurda her delikten girebildiği anlaşılan kaçak et, üreticiyi ve tüketiciyi fazlasıyla olumsuz etkiliyor.
Son dönemde ithal et gümrük tarifelerine gelen zamdan ve seçim heyulasından faydalanan kaçak et mafyası iş başında. Bu uygulama yerli hayvancılığa yaramadı. Merdiven altı ürün üreten firmalara yaradı.Yurda batıdan ve doğudan yoğun kaçak et girişi olduğu ve son yapılan kaçak et operasyonları sadece buzdağının görünen yüzü olduğu gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Getirilen etler en çok kavurmada kullanılmaktadır. Peki niye kavurma? Çünkü gelen kaçak etler bozuk ve kokmuş olduğundan yoğun biçimde kaynatılıp kavurma yapılıyor ki, bozulmuş olduğu ve kokusu belli olmasın. Bu konuda gerek denetçilerin ve gerekse tüketicilerin daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda sadece kaçak et konusu değil aynı zamanda “kaçak işçi” çalıştırma, vergi kaçakçılığı ve kayıt dışılıkta göz ardı edilmemesi gereken önemli bir konudur.’’ Demiştik.
Son elli yıldır yanlış yürüyen bu önemli soruna doğru teşhis koyamadık. Memleketin bu kadar önemli ve hayati meselesi yapboz usulüyle sürekli değişen kurallarla rayına oturamaz. Kapsamlı ve evrensel bir bakış açısıyla tarım, hayvancılık ve gıda politikamız yeniden çağın idrakine uygun şekilde kalıcı ve akılcı bir çözüme kavuşmalıdır.

DİĞER HABERLER
Türkiye'ye Gelemeyen Çuvalın Tanıkları Tazminatlarıyla ABD'de Sosisçi Oldu

Bu durum bize açıkça şu ‘gerçeği göstermektedir ki; tarım ve hayvancılık politikamız, yıllardan beri iyi yönetilmiyor. Doğru teşhis ve doğru reçete lazım.

Kanunun güçlüden yana olduğu dünyamızda maalesef yine güçlüler güçlenecek, ceremesini zayıflar ve düşkünler çekecek. Ramazan dolayısıyla manevi bir atmosfere girecek olan ülkemizde olması gereken fakiri gözetmek ve yoksula yardımcı olmaktı. Servet tutkusu, fakir ve fukara dinlemiyor. Kurban bayramında et pahalı olunca, sütten para kazanamayan çiftlikler ve köylüler süt hayvanını kesecektir. Buda bizi çözümsüzlüğe götürecektir.

Ülke ekonomimizin 2023 vizyonu çerçevesinden bakıldığında arzulanan hedefe ulaşması için sektörümüz açısından, öncelikle kayıt dışının, kaçak et mafyasının önlenmesi gerekir. Hayvancılıkta öncelikle denge sağlanması , yerli üretimin gerçekçi, denetlenebilir, sürdürülebilir bir çözüme kavuşması gerekir.Ali Güler/ Retail News

Sektörün önde gelen isimleri ne diyor?

MAKROMARKET A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Şeref  Songör:

 Bu konuda öncelikle Tarım Bakanlığı’nın aldığı kararla kırmızı et ithalatında, gümrük vergileri son bir yılda aşamalı olarak %30’dan %75’e yükseltildi. Bakanlığın, Türkiye’deki hayvan varlığını dengelemek ve yerli üreticileri korumak adına aldığı bu kararı bizler de yerli üreticiyi korumak adına destekliyoruz. Ancak uygulama ithal et üzerinde yapılırken ve pazarın yerli üretime yönlendirilmesi beklenirken böyle olmuyor. Adeta tavşan kaç, tazı kovala hesabı hep bir başka spekülasyon devreye giriyor. Yani ithalat vergisi artınca içeride de et fiyatları aynı oranda artıyorsa burada bir yanlışlık var.

Bildiğim kadarı ile besi materyalı ithalatında besiciyi destekleyen uygulamalarda bir değişiklik yok, yani besici ucuz fiyatlı besilik dana getirebiliyor, % 75 lik bir gümrük korumasıda getirilmiş. Buna rağmen fiyatları borsa vari, arz talep fırsatçılığına dönüştürmek şeklindeki bir uygulama, herşeyden önce kendi kendinsini vurmaktır. Bunun yerine üreticilerimiz ve idare bunu gerçek bir fırsat bilip büyük resmi görerek strateji oluşturmalıdır.

2009 ve 2010 yıllarında yaşananların, üreticimiz ve tüketicimiz açısındanda olumlu geçmediğini gördük. Bazı fırsatçılar farklı düşünüyor olabilir, bu da adı üstünde fırsatçı öyleyse işimize elbirliği içinde sahip çıkalım fırsat vermeyelim.

Bu itibarla perakendeci dostlarıma da buradan bir tavsiyem olsun. Mübarek Ramazan öncesinde tedbirimizi alalım ve müşterilerimize pahalı et yedirmeyelim. Millet ve ülke olarak manevi duygularımızın dorukta olduğu ve fakir fukaranın daha fazla gözetildiği bu dönemde insanımızı en temel beslenme ihtiyacından mahrum bırakmayalım.

İstanbul PERDER Yön. Kur. Bşk. Reşat Narman:

Türkiye et sektöründe arzın talebi karşılamadığı son dönemlerde artık net olarak hissedilmektedir. Bu sürece gelişimiz aslında 5 -10 yıllık bir birikimin sonucudur. Anadolu yaylalarında hayvancılık azaldığı ve süt hayvancılığı da istikrarlı bir süreçte olmadığı için besi hayvancılığı ve hayvan sayısı sürekli azalma göstermiştir.
Süt ve et fiyatları birbirlerine bağımlı ürünlerdir. Son yıllarda süt talebinde ve fiyatlarındaki düşüş nedeniyle üreticiler zarar ettiler. Yem maliyetleri yüksek, ürün fiyatları düşük olunca ellerindeki canlı hayvanları değerinden düşük fiyatlarla yani zararına ellerinden çıkartıp kesime göndermek zorunda kaldılar. Bu durum üreticiye için büyük sıkıntı yaşatırken tüketiciler için ancak çok kısa vadede avantaj oldu. Şöyle ki; düşük fiyatla satın alan kesim işletmeleri bir süre oldukça ucuza et satabilme şansı yakaladılar. Fakat bu imkân sorunun daha da büyümesine yol açtı. Süt üreticilerinin elinde hayvan kalmayınca süt fiyatları bir miktar arttı et fiyatları ise tavan yaptı. Bütün bunlar et arzında önemli bir azalış gerçekleşmesine; beraberinde de et fiyatlarının yükselmesine sebep oldu.

Bu tabloya çözüm getirmek için Hükümetimiz, Et ve Balık Kurumu vasıtasıyla canlı hayvan (damızlık besi) ithalatına izin veren bir politika izledi. Dolayısıyla et fiyatlarını 28 TL’den 17’TL ye çekerek fiyatlarda bir düzenleme sağladı.

DİĞER HABERLER
'Almayacaksan kurcalama' devri bitti!

Et fiyatlarının kontrol altına alınması ve bu sorunu temelden çözebilmemiz için bana göre hayvancılığa ciddi anlamda önem verip işletmelerin sayısını artırarak, sektördeki sorunlarıyla daha da yakından ilgilenerek özellikle cazip şartlarda finansman etkinlikler sağlayarak besicilik teşvik edilmelidir.

Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yeni adıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Sayın Mehmet Mehdi Eker ile yola devam etmesinin sektörümüze önemli bir değer katacağına inanmaktayım. Sektörümüzü tanıyan, sorunlarımızı bilen bir kurumla çok daha kısa sürede çözüme ulaşılacaktır düşüncesindeyim.

ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Vet. Dr. Ahmet Yücesan :

Et ithalatının başlangıcında Nisan 2010’da % 30 ile başlayan gümrük vergisi, devamında üreticiyi koruma amacıyla 19 Mart 2011’deki artışla %45, 13 Mayıs’ta ise % 60’a çıkarılmıştı. Karkas et ithalinde gümrük vergisinde yapılan son artışla 2 Temmuz’da % 75’e çıktı. % 60’lık gümrük fonu uygulaması piyasanın kaldıracağı bir rakamdı. Ancak bu son artış olmamalıydı. Bu düzenleme dengeler adına yapılmış olsa dahi piyasadaki dengelerin bozulmaması önemlidir.

Karkas fiyatının 15 veya 16 TL olması yani fiyat  değil, sorun olan sürdürülebilir bir fiyat politikası belirleyebilmektir.  Asıl sorun istikrarın yeniden bozulmasına ve endişeye sebebiyet vermesidir. Üreticinin, sanayicinin işini sürdürürken hangi fiyat ve fonla karşılaşacağını bilmemesidir. Tüketici de aynı şekilde yiyeceği etin fiyatının ne zaman değişeceğini bilmemektedir. Kırmızı etteki gümrük fonları üç ay içinde dördüncü defa değişmiştir. % 15’lik artışlarla sürekli yükselmektedir. Bu artışların kontrolsüz, zamansız yapılması üreticinin de fiyatını bilmemesine ve belirleyememesine sebep olarak güveni sarsıyor. % 135’i  yaşayan besici ile  % 30’u yaşayan ve maliyet hesabı yapmaya çalışan besici aynı besici.

Biz baştan beri önce istikrarın sağlanması, ardından da korunması önemli dedik. Sizin de belirttiğiniz öngörülerle endişenin artarak dalgalanma olmamasını umut ediyoruz.

Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi YK Başkanı Veteriner Hekim Dr. Can DEMİR:

2010 yılı ortalarından başlayarak gümrük vergileri indirilip kırmızı et ithaline izin verilmesiyle ülkemize ithal canlı hayvan ve ithal karkas et girerek sofralarımıza ulaşmıştır. 2 Temmuz 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararınca kırmızı et ithalindeki Gümrük Vergisi %60’dan %75’e çıkarılarak kırmızı et ithalinin önü kesilmesi hedeflenmiş ve adeta yeniden yerli ete merhaba denme noktasına gelinmesi hedeflenmiştir.

Genel bakı öyle iyimser gözükmesine rağmen besiciye yansımasına baktığımızda aynı iyimserliği söylemek mümkün değil Her türlü teşvike rağmen yem fiyatlarındaki artış başta olmak üzere mazot vb. diğer giderleri birleştirdiğimizde besicimizin et maliyetini karkas konumunda 15 Liradan aşağıya düşüremediği hepimizce bilinen bir gerçektir.

Bu nedenle kırmızı et ithal ettiğinizde % 75’lik vergiye rağmen karkas maliyetinin ortalama 12 Lirayı geçmeyeceği hesaplanabilmektedir. Bu durum besicimizin yüzünü güldürmeyeceği gibi tüketiciye yansıması aynı oranda olumsuz yani maliyeti yüksek yerli et tüketimine devam etmek zorunda kalacaktır.

Fırsatçılar ise et ithalindeki vergi artışını öne sürerek daha yüksek fiyatlı iç piyasaya kırmızı et vermeyi düşüneceklerdir.

Uzun yıllardır özellikle 1985 yılındaki reorganizasyondan bu yana ülkemizde Veteriner Teşkilatı’nın olmayışı, hayvancılığın kamu yönetimi anlamında bir Genel Müdürlüğünün olmayışı, bu tür olumsuzlukları bugüne taşıdığı binmesine rağmen tarihten ders çıkarılmayıp  yeni yapılanmada da ‘’Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’’ bünyesinde yine Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün bulunmaması yönetsel olarak Veteriner Hekimlerin söz sahibi olmadığı bir teşkilatlanma yapısında korkarım ki kırmızı et dahil ülke hayvancılığımızda yetersizlik devam edecektir.

Geçen hafta Türkmenistan’da T.C. Başbakanlık TİKA adına Gıda Güvenliği Eğitimi vermeye gittiğimde dana etinin kilosunun 11 TL,  koyun etinin kilosunun 7 TL olduğunu görmek beni etkilediği gibi Türkiye’deki tüketicinin ne kadar zorda olduğunu kavramak hiçde zor olmadığı bir gerçektir.

DİĞER HABERLER
Bakan Eker : Buğdayda İhtiyacımızdan Fazlasını Üretiyoruz

Dünyanın doğusundan baktığımızda kırmızı et fiyatları bu durumda iken, dünyanın batısı sayılan Avrupa’da da durum kırmızı et fiyatları yönünden hepimizin bildiği gibi tüketici lehine çok iyimserdir. Bizim ortada olmamız, batı ile doğu fiyatlarından yüksek olarak kırmızı eti tüketicimize olumsuz yansıtma durumundayız.

Bu durumu Kırmızı Etin Konseyi, Bakanlık Yöneticileri başta olmak üzere sektörün tüm tarafları tartışmalı ve cevaplandırmalıdır.

Dünya Gazetesi Tarım Yazarı  Ali Ekber Yıldırım:

Et fiyatındaki artışı durdurmak için yapılan et ithalatı fiyatı düşürmeye yetmedi. Dana karkas et fiyatı ithalat öncesinde olduğu gibi 15 lira oldu. Ramazan aynıda ve yaklaşan Kurban Bayramı öncesindeki talep artışı ve turizm sektöründeki canlılığın et fiyatını daha da artırması bekleniyor.
Geçen yıl et ithalatının yapılması için yüzde 235 olan gümrük vergisi Et ve Balık Kurumu için sıfırlanmış, özel sektör için ise yüzde 30’a düşürülmüştü. Daha sonra vergi önce yüzde 45’e daha sonra yüzde 60’a ve 2 Temmuz itibariyle de yüzde 75’e çıkarıldı. Vergi oranına bağlı olarak Türkiye’ye değişik fiyatlardan çok miktarda ithal et girdi. Daha önce kilosu 7-8 liradan ithal edilen ithal karkas et son vergi artışı ile 12-13 liraya yükseldi. Bu fiyat bile yerli besicinin maliyetinin altında. Yerli besicilerin bir kilo karkas et maliyeti 15 liranın üzerinde.
İthalatın ucuz olduğu dönemde Türkiye’ye getirilen etler Ramazan’da tüketiciye yüksek fiyatla yedirilecek.
Et sektörü açısından Temmuz en hareketli ay olacak. Turizm sezonunun hareketliliği, Ramazanın gelişi ve yaklaşan kurban bayramı öncesinde karkas etin fiyatı 15 liraya ulaştı.
Türkiye’de ayda ortalama 50 bin ton et tüketiliyor. Ramazanda tüketim 3 kat artarak 150 bin tona çıkar.  Elinde et stoku olanlar yüksek fiyatla piyasaya sürecekler. Yüksek maliyet nedeniyle yerli besici zarar ederken, tüketici de pahallıya et tüketecek.
Ayrıca geçen yıl olduğu gibi bu sene de Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık hayvanlar
ithal edilecek.

Türkiye Kasaplar, Besiciler, Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarlar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ:

Öncelikle Federasyonumuza bağlı 48 odamıza üye olan yaklaşık 15.000 civarında kasap esnafının görüş ve önerilerine değer vermeniz nedeniyle teşekkür ederiz.

Ülkemiz adına doğru bildiklerimizi her platformda dile getirmekteyiz. Bu çerçevede çeşitli raporlar hazırlayarak yetkili otoritelere sunmaktayız. Bu kapsamda Cumhuriyetin yüzüncü yılında hayvancılık nasıl olmalıdır diye bir çalışmanın içerisindeyiz.

Bize ilettiğiniz sorularla ilgili görüşlerimiz şu şekildedir:

– Canlı hayvan ithalatına uygulanan gümrük vergisinde her hangi bir değişiklik olmamıştır. Karkas ete uygulanan gümrük vergisi % 15 artırılarak % 75 e çıkarılmıştır. Esasında karkas et ithalatının uzun dönem sürmesinin ülkemizin et ihtiyacına çözüm olmadığını düşünmekteyiz. Zira karkas et ithalatı sonucunda sakatat piyasası, deri ve bağırsak piyasası olumsuz yönde etkilenmektedir. Ayrıca üreticilerin elinde bulunan besi hayvanlarıda pazarlama sıkıntısı nedeniyle ilave besiye alınarak daha yüksek maliyetlere yol açmaktadır. Söz konusu vergi artışının Ramazan ayı ve arkasından Kurban döneminde et fiyatlarını aşırı yükselteceği düşüncesinde değiliz. İnsanların işlerini sürdürebilmeleri için yaptıkları işten para kazanmaları gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu noktada üreticinin para kazanmadan hayvancılığa devam etmesi beklenmemelidir. Et fiyatlarını aşağı çekmek amacıyla sürekli ithalatın cazip tutulması düşüncesi de ülke hayvancılığını olumsuz etkileyecektir. Önemli olan ülkemizdeki üretimin artırılması ve sürekliliğinin sağlanmasıdır. Bunu sağlamada süt fiyatları, yem fiyatları ve besi materyali fiyatlarının dengede tutulması önemlidir.

İthalattan birinci derecede faydalanan kesim; et sanayicileri, yemek sanayicileri ve et ürünleri imalatçıları olmuştur. İthalatın özel sektöre ilk açıldığı dönemlerde konuyla ilgli, ilgisiz her kesin et ithalatına girişmesi neticesinde yurtdışı piyasalardaki et fiyatlarının ve nakliyesinin yükselmesine neden olunmuştur. Bu günlerde ithalata olan talebin azlığı yurtdışında şişirilen fityatların da bir nebze düşmesini gündeme getirmiştir. Kaldıki sanayici artırılan gümrük vergisi oranını kaliteyi bir basamak aşağı çekerek tolere edebilmektedir.

 


12 Temmuz 2011. 09:51
0 0 Oylar
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x